7/ "Süveyda"

17 3 0
                                    


Selam Aleyküm arkadaşlar. Canımın istediği bir gece paylaşıyorum bu bölümü. Yedinci bölümle karşınızdayım. Güzel bir bölüm ismiyle geldim bu sefer de. Bölüm isimlerini açıklamıyorum, ama biliniz ki, her isim bölümü açıklamada yardımcı oluyor anlamıyla. İsmin anlamını bulmanız o yüzden çok önemli. İmla hataları olabilir, görmezden gelin lütfen, yavaş yavaş öğreniyorum profesyonelce yazmayı. İnşeallah zamanla herşey rayına oturacaktır. İyi okumalar.. 


Karşımda yıkılmaz duvarların
Yollarım hep çıkmaz sokakların

Sarılmış sanki dört bir yanım
Durmaz peşimdeki canavarlarım
Silemez günahlarımı senin yağmurların
Ama dur bakalım

Ruhum hep yanında
Bedenim senden uzak olsa da
Korkma, her şey yolunda
Gökyüzüm siyah olsa da

Hayat kaldığı yerden devam ediyordu. Her kes kendi hayatı uğrunda mücadeleler veriyordu;

Rauf bey Oktayla olan son konuşmadan sonra kendi köşesine saklanmış dışarı çıkmamakta ısrarcıydı. Bu hafta sonu İtalyaya gidecekleri gerçeği ve Havinle Oktay ikilisini yanyana görecek olması deli gibi çarptırıyordu kalbini. Çok yakın bir zamanda kalbi birden bire dayanırsa, şaşırmayacaktı adam. O son konuşmada suskunluğunu korumuş ve bir daha oğluyla karşı karşıyaya gelmemek için uğraşmıştı. Bu yaştan sonra bu kadar dertle bir de oğlunun akıllı saydığı nutuğu dinleyemezdi elbet. Hem ona Havinle ilgili gerçekleri söylerse, o zaman her şeyi en başından ve dosdoğru anlatması gerekmez miydi? Ama buna Rauf beyin sabrı yeter miydi? Hayır. Onun için zamanı mıydı? Hayır.

Sabahın erken saatlerinde spora başlayan Havinse, gizlenecek kadar şanslı değildi. O hiç bir zaman ortadan kaybolacak kadar rahat bir hayat yaşamamıştı. Ve bundan sonrası için de planladığı hayata bakılacak olursa, birden bire ortadan kaybolamayacaktı. Buyüzden tek uzaklaşacağı yer ya bir günlük otel odası, ya da sabah yaptığı spordu. Stresi başka türlü atması imkansız olurdu zira.

İşleri oldukça yoğun olması bir yana üzerine Musa da onu çıldırtıyordu. Bugün yine karşı karşıya gelmek, aynı masada bulunmak çok sıkıcı ve bıktırıcıydı. Neden bugün son, artık görüşmeyeceğiz dediği an yeniden karşılaşıyorlardı ki..?! Bugün son dedikçe, karşısında ya canlı kanlı bir Musa beliriyordu, ya da onun hayali canlanıyordu gözünün önünde.

Aniden damdan düşer gibi hayatına izinsiz giren bu adam oldukça garip ve yorucuydu kız için. İllallah dedirtecek kadar bir ilişkileri vardı Musa ile Havinin. Ne durdurabiliyor, ne devam edebiliyordu. Havinin bitmek bilmeyen işi ve soğuk ruhu devam etmeye izin vermiyordu, Musa yüzünden de durdurulamıyordu.

Yorulduğunu anlayınca yönünü evine taraf çevirmişti kız. Eve geldiği gibi yılların alışkanlığıyla ilk mutfağa girdiğinde annesini ortalıkta görememesi şaşırtmıştı onu.

"Annem nerede, Selen hanım?" yardımcıya hitaben konuşsa da gözleri hazırlanmış kahvaltı masasındaydı.

"Sezen hanım uyuyor, efendim. Kapıyı çaldım ama kalkmadı." Diye rapor veren Selen kaldığı yerden işine devam etmişti.

"Hasta mı?!" diye kendi kendine mırıldanıp aceleyle yukarıya çıkmıştı. Kapıyı tıklamadan içeriye dalmıştı yine, endişeyle.

"Anneciğim.." titrek seslenmiş ve hemen annesine yanaşarak ellerinden tutmuştu. Yeri hazırdı zaten- Sezen hanımın o sıcacık koynu Havine yuvaydı. Hem hangi annenin koynu çocuğuna yuva olmazdı ki?!

"Yağmur.." uykulu sesiyle uyuşmuş şekilde kıpırdandı yerinde Sezen.

"Neyin var? Sen bu kadar zaman uyumazdın.." endişeyle sormuş, sonra da ateşini kontrol etmek için dudaklarını annesinin alnına bastırmıştı.

Kasım / Payiz serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin