Selçuk Bey ve Zeynep, Bahar ve ailesini üç gün önce uğurlamış; üçüncü günün sabahında Zeynep çiftlik evinin bahçesine kurduğu kahvaltı masasına Selçuk Bey'i bekliyordu. Sabah gazeteleri her zamanki yerinde, çay bardağının bile yeri değişmemişti. Zeynep çayı doldurduktan sonra Selçuk Bey de baş köşedeki yerine oturdu. Selçuk Bey, karakteri sert bir insan olduğu için kızının ve torununun gidişini çabuk hazmetmiş olmalıydı ki; lokmaları gereğinden fazla büyüktü. Aslında ailesine düşkün biriydi ama bunu asla dışarıya belli etmezdi. Tek evlilikten doğan tek kızı Meltem üç gün önce Bahar ile birlikte onu çiftlikte yalnız bırakmışlardı. Bu olay onu biraz yıpratsa da bunu asla belli etmiyordu.
Selçuk Bey 'in hikayesini kimse bilmiyordu,ama geçmiş yılların birinde Selçuk Bey, eşi Aynur Hanım'ın ölüm yıl dönümünde, çok içtiği bir zamanda, konuşmaya ihtiyaç duyduğu bir anda Zeynep'e,hayatının geniş bir özetini geçmişti. Zeynep'te bu bilgileri üç gün önceye kadar içinde tutmuş ve sadece Ayhan Bey ile paylaşmıştı.
Selçuk Bey, Bolu'nun Göynük ilçesinde doğmuş ve on dört yaşına kadar da ailesiyle birlikte orada kalmıştır. Çocukluk zamanlarında şımarık bir hayat yaşayan Selçuk Bey on dört yaşından sonra ki ömür diliminde yedi yıllık bir hovardalık hayatına terfi etmiş. Sivisine hırsızlıktan yaralamaya kadar yer verilebilecek olan Selçuk Bey bu yaşantı biçimine ancak Semiha ile tanışana kadar devam edebilmiştir. Semiha aşık olduğu ilk kadın; ilk göz ağrı; ilk acısı. Babası Semiha'yı kabul etmeyince Selçuk Bey, Semiha ile birlikte Bolu'da yaşamaya başlamıştır. Yarım yıllık bir birlikteliğin getirdiği huzur ve mutluluk, mutlu çifte ayrılığı unutturmuş.Taki bir sabah, Selçuk Bey yatakta yalnız uyanana kadar. Semiha evini terk ederek kayıplara karışmış ve ne ölümü ne de yaşamı hakkında kimsenin bir bilgisi yoktu. Zaten o sabahtan sonra sekiz yıl boyunca hep yalnız uyuyup yalnız uyanmış Selçuk Bey. Kadınlara güveni sarsılan Selçuk Bey bir daha asla yatağına ve evine kimseyi almamış. Bir çiftlikte at bakmaya başlayan yaralı genç yıllarca Semiha'nın nerede olduğunu merak edip durmuş. Altı yıl boyunca çalıştığı çiftlikte büyük bir beğeni toplayan Selçuk Bey, zamanının dolduğunu düşünerek artık Bolu'dan ayrılmayı niyet ederek, çiftlik sahibinin karşısına çıksa da işler umduğu gibi gitmemiş. Çiftlik sahibi vazgeçmek istemediği kahyasından kızı Aynur ile evlenmesini istemiş.Aynur çiftlik sahibinin tek çocuğuymuş ve büyük bir çaba sonucu beklenen izdivaç gerçekleşmiş. Birlikteliğe adım atan yarı mutlu çift, çiftlikte kalmaya karar vermişler ve Aynur kısa süre içerisinde Semiha' yı ve Semiha'nın bıraktığı matemden eser bırakmamış. Bu birlikteliğin ilk meyvesine Meltem ismini veren Selçuk Bey geçirdiği bir kaza sonucu bir daha çocuk sahibi olamamış.
Yıllar yılları takip etmiş , nice kara geceler ak gündüzlerle ödüllendirilmiş,nice güneşler doğmuş nice güneşler batmış ve aradan tam on bir yıl geçmiş. Aynur Hanım'ın babası vefat etmiş ve çiftliğin başına ise Selçuk Bey geçmiş. Aynur atları çok seviyor,zamanının büyük bölümünü at binerek geçirdiği için kızı Meltem'de annesinden geri kalmamış.Amazon Meltem lakabına kadar erişen Meltem, Aynur Hanım'ın attan düşerek hayatını kaybetmesi sonucu at binme sevdasına son vermiş. Annesi vefat ederken Meltem on bir yaşında idi. Selçuk Bey ömür sermayesinin altı yılını da kızıyla birlikte yaşayarak harcamış.
Meltem on sekiz yaşına vardığında yarı zoraki de olsa Selçuk Bey'in iş ortağının oğlu Ayhan ile evlendirilmiş. Bu zoraki birliktelikten temiz bir aşk ve güzel bir kız dünyaya gelmiş. Semiha'nın gidişinden beri ilk kez sıkıntı içermeyen bir huzura eren Selçuk Bey bunun tek sebebi olarak torunu Bahar'ı gösteriyormuş. Selçuk Bey insanlara hayatını anlatırken bölümlere ayırırdı. Semiha'dan önceki hayatını bir hiç olarak nitelendirirdi. Semiha ile geçirdiği altı ayı bir rüya olarak anlatır, yalnız uyuduğu altı yılı -Aynur ile tanışmadan önce ki hayatı- kayıp olarak düşünürdü. Hayatının sıkıntısız geçtiği tek zamanlar torunuyla geçirdiği zamanlar olduğu için torununu hayatında bir milat olarak düşünürdü. Bir ömre sığabilecek her şeyi sığdırmıştı yaşamına. Ayhan Bey babasının ona bıraktığı iş gereği İstanbul'a taşınınca Selçuk Bey tamamen yalnız kalmış. Saygın bir dostunun önerisiyle Zeynep'i çiftliğe alıp onu yanından hiç ayırmamış.