taa evvel zamandan şu do kyungsoo denen motorcu herifin park chanyeol'ü öpüverdiği geceye kadar uzanan kadere lacivert mürekkep kalemle yazılmış günlere göz atalım mı? dostlar sorarsa bi' arkadaşa bakıp çıkacaktık deriz. fakat yalnız dostlara diyebiliriz bunu. park chanyeol'e yakalanmadığımız sürece işleyeceğimiz günah yalnızca bir sır.
şimdi bana bir söz ver, kırık tırnaklar üstüne yeminlerini et ve sırrımıza senet değeri biç, okuyacaklarını kimseciklere paylaşmayacaksın. birinin kaderini o kişiden izinsiz okumak günlüğünü okumaya benzemez. günahının affı olmaz, bunu da en iyi park chanyeol bilir. sen ve ben tırnaklarımız kırılana kadar sır diye saklayacağız yaşananları.tamam mısın?
/ pembiş kıvrık kuyruklu domuz kumbaram
her şeyin on üç yaşımda annemin bana pembe domuz şeklinde bir kumbara hediye etmesiyle başladığını söylersem mübalağa etmiş olur muyum acaba? bilemiyorum. bilebildiğim şeylerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini serçe parmağıma mühürleyeli uzun zaman oluyor. mesela do kyungsoo'nun uslanmaz bir serseri olduğunu da çok iyi bildiğimden ona orta parmağımı ayırdım. dommmuz suratlı meymenetsiz bir herif olduğuma dair hiçbir bilgi kayıtlı değil parmaklarıma ve zaten gerekli de değil bunu kaydetmem, sonuçta sehun her sabah günaydınına somurtarak kendimce bir cevap verdiğimde beynime bunu "domuz herif," ile başlayan cümlelerinde bir kez daha çok kez seferde olduğu gibi kazıyor.
hayat, on üçünüzde çizgidizi izleyeceğiniz kadar yavan ilerliyorsa ve anneniz size harçlığınızı koymanız için cüzdandan ziyade pembiş kıvrık kuyruklu domuz kumbarası alıyorsa cedric'in sekizinde aşık olması size "aşk da ne, patates kızartması mı?" düşüncesini ektirebilir. amanın, dikkat etmeniz gerekir böyle suallerde çünkü cedric'in biricik aşkı chen'i görünce her gün okulda yüz yüze baktığınız çekik kızlardan biri olduğunu anlamanız ve cedric'in patates kızartmasından daha çok bir kızı sevmesi birkaç şimşek çaktırabilir zihninizde. sizin için kızların patates kızartmalarından mühim olmadığı yazabilir kıvrak şimşeklerde. kızların hiçbir şeyden daha mühim olmadığını sekiz yaşındaki maşuk cedric ile fark edebilirsiniz tıpkı benim fark ettiğim gibi. hayatınız aynen böyle yavan ilerliyorsa yaşanacak en absürt şeyde kendinizi tanımınız muhtemeldir, işte ben de pembe domuz kumbarama ilk sırrımı bu tanışıklıkta atıverdim. her şey o ilk sırla başını aldı. çünkü kumbaram bozukluklarımdan çok sırlarımı saklamaya, sırlarımın ardı arkası kesilmemeye ve pembiş kıvrık kuyruklu domuz kumbaram şiştikçe şişmeye başladı..
sır bir
anne, ben patates kızartmalarını kızlardan çok seviyorum.patates kızartmalarının yalnızca karnımı doyurduğunu kalbiminse gurul gurul guruldadığını cedric ile fark etmedim. hayatım o kadar da yavan ilerlemedi. ya da ilerledi ama bunun ne önemi var? kalbimin guruldadığının farkına bal peteğim sehun'un bir sene sonra hayatıma girmesiyle vardım.
yamuk köpek dişleriyle sürekli gülümseyip bana ben büyüyünce koccaman bir star olacağım diyen sıra arkadaşımı gönlümün starı, geceleyin kayan tek yıldızım yaptığımda onun uslanmaz arlanmaz bir şıpsevdi olduğunu da öğrendim. sehun şıpsevdinin tekiydi. yaradılışında hamuruna eklenen sevgi fazlalığı onun güleç kimliğinden taşıp okul koridorunda bir kere bile olsa görmesinin yettiği herkese gönlünü alev alev alevlendiriyordu. yakışıklı olduğundan mı, büyüyünce star olacağından mı yoksa on dördümüzde hormonlarımızla tanıştığımızdan mı bilinmez kolu boş kalmıyor, gönlü kime yansa o kişi birkaç gün sonra koluna da giriyordu. ekilmelerim, duvarlarla konuşmalarım ve patates kızartmalarıyla okul koridorlarında dolaşamayacağımı fark etmem kalbimin sesini duyulur kıldı kulaklarıma. en masum sırrımı kumbarama o vakit fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smile on my face | chansoo
Fanficdo kyungsoo'yu ömrüme almayı denesem içine sığmayacak gibi bir hâli var, oysa her bir kesilen nefesimi tombul parmağıma sığdırıp elmacık kemiklerini o tombul başparmağımla sevmeyeceksem ne anlamı var alev alev yanmamın?