sarı saçlı genç koltukta uzanmış karşısında ki saatte geçen her bir saniyeye gözleriyle eşlik ediyordu. belki ev arkadaşı vazgeçip erken gelirdi.ya da gelmezdi. draco gözleriyle saate eşlik ederken bir yandan elleriyle sarı koltuklarında ritim tutuyordu. bu ritim tutmalarına, elini telefona atıp arayıp arama ikilemi de katılıyordu bazen. draco kendini harry'i arayıp bağırmamak için zor tutuyordu. belki öylesine aramış gibi yapıp gelirken çikolata almasını isteyebilirdi. hem arkadan ses geliyor mu diye minik bir kontrol bile yapabilirdi. bu çok mantıklıydı! draco hızla elini telefonuna atıp onu en son bıraktığı yerden aramaya koyuldu. zar zor bir dakikaya aşkın süre sonunda bulduğunda hızla güç tuşuna bastı. birkaç defa bassa bile hala siyah ekranla bakışınca şarjı bitmiş telefonu yanına attı. belki zihin gücüyle onu çağırabilirdi?
sarışın çocuk baktığı tavanda bir sürü şekil çizdi kendince. gözleri kapanıp şekillerini karanlığa bırakana kadar çoktan saatler geçmişti.
harry ise o uyuduktan çok sonra gelmedi. en fazla bir saat olmuştu. içinde bulundukları saatte draco'nun çoktan uyuduğu zamana geldiğini bildiğinden kapıyı yavaşça açıp içeriye süzüldü. ayakkabılarını çıkartırken kafasını ileri uzatarak salona göz gezdirmeye çalıştı. ayakkabısını çıkartmaya çalışırken sallanan vücudu ile devirdiği anahtarlık sessiz evde büyük yankı çıkardı.
harry bir an için dondu. normalde sarışının bu sese uyanmayacağını bilen genç, şu an normal bir zamanda olmadıklarının da farkındaydı. draco uyanıkken olduğu gibi uyurken de harry'i bekliyordu. duyduğu şıngırtılarla gözlerini açıp kollarını esnetti. "uyandırdım mı?" diye sordu kafasını hole uzatmış harry. "hayır seni salak, ben uyurgezerim ve uykumda konuşabiliyorum." diye alayla cevap verdi draco kollarını esnetse de yerinden daha fazla kımıldamadan.
harry uzatmak için fazla üşüdüğünü hissetti ve minik adımlarla salona girdi. "zaten uyurgezer değil misin zaten? ayrıca uykunda kıyafet aşırabiliyorsun. konuşmak bunun yanında bir hiç." gülümseyerek draco'nun oturduğu koltuğa oturdu. "Komik değil." diye somurttu sarışın ve oturduğu yerde daha da küçüldü. harry onun dağılmış sarı saçlarına ve kısık, uykulu gözlerine baktı. "dışarısı çok soğuktu." dedi harry kollarını kendine sararak. "çıkmasaydın. ev gayet sıcaktı." draco ona göz ucuyla baksa da tamamen dönmek için bir sebep bulamıyordu. soğuktan camları buharlaşan gözlüğünü çıkaran harry onu yanda ki minik şifonyere koymuş, belli olmayan adımlarla draco'ya sokulmuştu. "bence evimizi sıcak yapan sensin."
soluk tenlinin vücudu çoğunlukla sıcak olmasına rağmen şimdi daha bir yanıyordu. "bu fazla cheesydi potter. orijinal şeyler beklerdim." draco ona bakmak için fazla utangaçtı o anda. yüzü karşılarında ki kapalı televizyonda aklı ise hemen yanı başında ki soğuktan burnu kızarmış çocuktaydı.
harry, draco'nun boynunda kendi nefesleriyle daha da sıcak bir ortam bulmuşken yavaşça mırıldandı, "pek orijinal değilim. söyleyecek bir sözüm de yok. ama bilmelisin ki boynun çok sarhoş edici. ellerin de, dudakların, saçların ve çoğunlukla alayla bakan gözlerin de öyle. sen, malfoy gördüğüm en sarhoş edici şeysin." dediklerinin çoğu kısık çıkmıştı harry'nin. yılların sonunda soluk tenliye karşı dürüst olduğu ilk andı bu. ama bu draco'nun nefesinin teklemesine engel olmamıştı. "şimdi şuracıkta sarhoş olsam mesela, sonra bana çok kızar mısın?" dedi harry. sesi yine kısıktı. draco'nun yüzünü görmek için kafasını çevirdi. sarışın boynunda hissettiği eksiklikle üşüdüğünü hissetti. o da kafasını çevirip harry'e baktığında içinden bu gergin anı bozmak ve harry'ye ansızın kafa atmak geliyordu. hem ortamda ki gerginlik dağılırdı. belki sonra kafasına buz koyması için yardım da edebilirdi. fakat diğeri buna fırsat vermedi, diğerinin dudaklarına uzandı. harry, draco'nun alt dudağını kendi dudaklarıyla esir aldığında bunu uzun bir süre devam ettireceğinden emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
homemates「drarry」
Fiksi Penggemarharry ve draco'nun çoğunlukla birbirlerine atışsalarda iyi olan bir ev arkadaşlıkları vardı. harry'nin kıyafetleri bir sabah birer birer kaybolmaya başlayana dek.