♦️5♦️

706 92 82
                                    

Final.

İyi okumalar❣

Daha çok erken olduğundan sabahın esintisi yaprakları savuruyor, denizin kıyıya taşıdığı dalgalar ise sesini belli edercesine çarpıyordu.

Jungkook erkenden kasabadan ayrılan otobüsü beklerken içindeki kuşkuyla savaşıyordu.

Gelmeyecek miydi?

Akşamı Taehyung'la geçirmiş tatlı sohbetlerinden sonra gelip gelmeyeceğini tekrar sormuştu. Kendisine cevap vermeyişini önemsemeden elini tutarak bir öpücük bırakmıştı. Bugün gitmek zorundaydı. Daha önceden gelmiş olmayı diledi. Keşke daha önceden gelseydi, onu ikna da edebilecek zamanı olurdu.

Elindeki mor kalbi parmaklarının arasından geçirip şefkatli bakışlarını atarken kendisiyle bekleyen bir kaç yabancı turistin arasından tekrar yola baktı. Beklediği otobüs değildi. Henüz gelmemeliydi. Eksik gitmek istemiyordu.

Kamerasını çantasına daha düzenli bir şekilde yerleştirmiş, darbe almaması için giysilerini kenarlarına koymuştu. Tekrar fermuarını çekerken yılanın sarmış olduğu güle tutundu eli.

Ya gidince de böyle olursa..ya gidince de her dokunduğu köşede  onu hatırlarsa. Ondan daha güzelini bulamadan nasıl devam edecekti karelerini insanlarla paylaşmaya?

Tekrar sıkıntılı bakışları yolu buldu. Ne taraftan geleceğini bilmese de beklemeye devam etti. Sanki yağmur olmuştu, sanki her tarafını sarmıştı Taehyung.

Esintinin vuruşuyla üşüyen ellerini siyah pantolonun cebine koydu. Saçlarının arasından geçen esinti, içini daha da sıkıntıya sokarken toprak yoldan gelen otobüse baktı sıkıntıyla.

Gidecekti. Gidecekti ama eksik olmak son isteğiydi. Dudaklarını bastırarak esintinin yanaklarını kızartmasını umursamadı.

Büyük bir gürültü ve toz bulutuyla duran sarı otobüse ilerleyen turistler valizlerini yerleştirirken o da ilerledi isteksiz adımlarıyla. İstemese de ellerini ceplerinden çıkardı. Çantasını verirken de oldukça isteksizdi.

Geleceğini söyleseydi ya da geleceğinden emin olsaydı beklemelerini rica edebilirdi asık yüzlü şoförden. Ama emin değildi, yanağına kondurduğu bir öpücük ile ayrılmıştı ondan. Keşke tekrar sorsaydım diye düşündü.

Çantasını verip otobüse binmeden önce bakışları tekrar güneşin doğduğu kısıma değdi. Umarsızca önüne dönerken ise kalbine olduğu kadar aklına da kazınan görüntü ile tekrar döndü o tarafa.

Mavi çantası koşarken zıplayıp duruyor, büyük kapşonlusunun omzu düşüyordu. Uzun saçları alnına çarparken  durup kendisine el sallamış, tekrar koşmuştu.

Jungkook'un yaşamının en umutlu saniyelerini yaşatmıştı çocuk. Bir kaç kez tökezlese de kendisine koşmaya devam ediyordu. Kendisine seslenen şoföre beklemesini söylerken o da adımladı kendisine koşan çocuğa.

Belini kavrayıp, huzurla kucağına sığdırırken mırıldandı. "Gelmeyeceksin sandım."

" Veda etmem gereken bir şeyler vardı."

Nefesleri arasında cevabını verip daha da sevdirdi kendini ona. Mavi çantasını sırtından alan Jungkook'un eline kendininkini sığdırıp güzel gözlerin kendine dönmesiyle huzurlu bir gülüş sundu.

Belki de hayatında alıp alabileceği tek karardı. Daha önce gitmediği şehire , yabancı olduğu sokaklara dalacaktı onunla. Jungkook'la hayatının miladını yapacaktı. Bu yüzden bütün birikimini yanına almıştı. Hayallerine daha erken gidecekti onunla.

Ellerini ayırmadan asık suratlı şoförün otobüsüne bindiler. Ön taraftan bir yere geçerken bile ellerini ayırmadılar. Oturduklarında Taehyung omzuna başını koyup soluklandı biraz daha.

Saçlarına dolanan parmaklarla kafasını kaldırıp beyaz parmakların yanağına düşmesine izin verdi. Kendisini parlak gözlerle izleyen Jungkook'a yaklaşırken ellerini sıkıca tuttu. Dudaklarını kabul eden dudaklara sıcacık bir öpücük bırakıp çekildiğinde kirpiklerini öpen adamdan uzaklaşamadı. Tekrar birleşen dudakları birbirine tutunurken camdan yansıyan güneş ikisinin de güzel yüzünü aydınlatıyordu. Kimseyi umursamadan birbirlerini severken birbirlerine tekrar sarıldılar.

Kendilerine bakarak  söylenen şoföre dil çıkaran Taehyung'u göğüsüne bastırırken Jungkook, saçlarına daldırdı burnunu.

Şehre inen otobüste iki kalp vardı şimdi...Birbirlerinin ritmine aşık, birlikte atan.

İlk görüşte güzel olan, ilk görüşte güzel bakan...

Bu ikisi birbirini bulmuştu. Şimdi bir kasabadan çıkıp bir şehire akıtacaklardı güzelliklerini.

Güzel olacaklardı.

İkisi bir iken en güzel olacaklardı.

Okuduğunuz için teşekkür ederim!♥️

IndescribableHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin