-1-

81 11 1
                                    

Bir buğday tarlasındaydım yavaş yavaş ilerliyordum. Uzakta baskın olan ışığa doğru her adım atışımda buğday tarlasındaki başaklar ayakkabımın sertliği ve gücüne yenik düşerek seriliyordu enine,gözlerimi kısarak bakmaya çalılıyordum. Ne olduğuna dair bi fikrim yoktu. Merakıma yenik düşüp birazda korku ile görebilmek için ilerliyordum,beyaz bir silüet çarptı gözüme. Bir kadındı,dans edercesine ilerliyordu güneş doğrultusunda. Adımlarımı biraz daha hızlandırıp yetişmeye çalışıyordum. Arkama baktığımda her ilerlediğim,her attığım adımda yere serilmiş buğday başaklarını görüyordum. Takip ettiğim beyaz elbiseli kadına doğru baktım. Hafif bir tebessüm ile bakıp saçlarını yavaşça omzuna serdi. Bir merak ile tekrardan hızlandım,nerde olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Bir kaç soru sorup bilgi alacaktım. Bir adım daha attığım anda bileğim burkulmuştu. Hafif sersemledikten sonra acı ile bileğimi tuttum. Her durduğumda,biraz daha ilerliyordu uzaklardaki kadın. Kafamı kaldırıp baktığımda görünürde yoktu. Birden kedimi boşlukta hissetmiştim,etrafıma hızla bakındım gözlerimi kapattığım her anda aklıma geliyordu o gülüş. Geldiğim yön görünüyordu,uzaklardaydı geri dönmek gibi bir niyetim yoktu.Sert bir ses tonuyla bağırıp" Beyaz elbiseli kadın yardım edin. nerdeyim ben ?"

Aniden gözlerimi açtım çok garip bir rüya idi,kendimi boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim,kalbim kuş gibi çırpınıyordu. Sıcak yatağımdan kalkıp duvarımda asılı duran saatime baktım. Saat 06.13 gösteriyordu. Gözlerimden uykunun etkisi geçmemişti. Lavaboya doğru çıplak ayaklarımla yavaş yavaş ilerledim. Kapısını açıp bir kaç adım attım,musluğu kısık bi şekilde açıp ellerimi yıkadıktan sonra yüzüme bir kaç avuç su çarptım. Banyo kapısının arkasında aslı olan havluyu çekip yüzümde su damlası bırakmazcasına sildim. Aynaya bakıp saçlarımı ellerimle bir sağa bir sola salladım. Lavabodan çıkıp odamdaki perdeye doğru yaklaştım,perdeyi işaret parmağım ile araladığımda gözlerime günün ışığı vurmuştu,gözlerimi aniden kısıp sokağa baktım. İşe yetişmeye çalışan memurlar,okul formalarını giyip neşe,heyecan ve şakalarla ilerleyen çocuklar. Herzaman ki sıradan şeylerdi. İçeriye girip mutfak dolabına doğru ilerledim. Aniden çalan telefonumun alarmı,şaşkına uğratmıştı beni. Geri dönüp masadan telefonumu aldım alarmı kapatıp cebime koydum. Şimdi tek amacım küçük bi kahvaltı hazırlayıp yedikten sonra evden çıkmaktı. Babam yüzünü yıkamış uykulu uykulu bana bakıyordu.

-Günaydın oğlum,dedi. Hafif bir tebessüm ile,

-Günaydın baba,dedim.

Şu zamana kadar klasik bir ömrüm vardı. Her çocuğun geçirdiği bir çocukluk geçirmiş,lise hayatımda güzel insanlar tanımış bir insandım. Klasik ve çoğu insanların yaşadıklarından bi farkım yoktu.
Babamla birlikte kahvaltı hazırladıktan sonra babam annemi uyandırmıştı,hep birlikte kahvaltımızı yapmıştık.

Mesaj;
-Hadi,nerdesin bak geç kalacağız.

-Hemen çıkıyorum. Kahvaltı yaptım,geciktim biraz kusura bakma.

-Hadi hadi acele et biraz.

-Bu ne acele,sakin ol biraz.

-Tamam. Sizin sokağa doğru yaklaştım,sende bana doğru gel hadi.

Mehmet; Çocukluğumdan bu yana tanımış olduğum yegane dostumdu,lakin orta okuldan önce sadece arkadaşımdı. Orta sona giderken küçük bir kavga ettikten sonra çok samimi olduğum ve bu zamana kadar gelmiş olan dostumdu. Her şeyimiz birdi. Bir yere giderken birlikte gider,fikir verirdik birbirimize. Bu zamana kadar fikir ayrımına düşmüşlüğümüz bile sayılı olmuştur. Mehmet benim aileme göre biraz daha varlıklı bir insandı ama bunu asla belli etmez ve üstün görmezdi kedini. Neyimiz varsa hep yarı yarıya paylaşırdık Mehmetle. Aşırı duygusal bir yapısı vardı,birazda alıngandı.

Ahu'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin