2 ay sonra...
Ashley: Merhaba,
Ashley: Ben geldim.
Ashley: Aslında seni bir daha rahatsız etmeyecektim ama gerçekten kendi yalnızlığımda yine ve yine boğulduğum bu zamanlarda gerçekten içimi boşaltmaya ihtiyaç duyuyorum.
Ashley: Bugün onu gördüm. Evet gördüm. Ve o sanki massummuş gibi gülüyordu biliyor musun? Ben onun yüzünden gülme yetimi kaybettim. Kaç kere kendimi öldürmek istedim. Kimin haberi vardı ki?
Ashley: Yanında arkadaşı vardı. Onu gördüğümde nefes alış verişim durdu resmen. Arkadaşıyla kahkaha atarak konuşuyordu, bir başkasının gülüşünü sonsuza dek kestiğini bilmeden, sanırım.
Ashley: Onun için hiçbir zaman bir şey ifade etmedim.
Ashley: Tanrım, karnım giderek büyüyor. Ondan kalan izi kaldıramıyorum. Giderek yavaş yavaş ölüyorum ve beraberimdeki canı da yavaş yavaş öldürüyorum.
Ashley: Hiçbir şeyden zevk almıyorum. Sürekli kan kusuyorum. Her kustuğum kanda sanki her bir damarım tek tek dökülüyor.
Ashley: Yaşayamıyorum. Sürekli gözyaşı döküyorum. Her gözyaşımda sanki içim tekrar tekrar paramparça oluyor. Kendimi kaybediyorum. Lütfen lütfen kurtar beni.
Ashley: Beni asla bilmeyecek birinden medet umacak kadar aptalım. Evet, sen. Bu mesajları asla okumayacaksın. Beni asla bilmeyeceksin. Seni asla bilmeyeceğim. Üzgünüm.
Ashley: Her ne olursa olsun, her şeye; zamana, hayata, insanlara, aileme, kendime üzgünüm ve her şeyden nefret ediyorum.
Ashley: Acıyorum gerçekten, kendime.
Ashley: Senden özür dilerim.
Ashley: Gidiyorum. Bu sefer dönmemek üzere.
Ashley: Seni tanımasam da oralarda bir yerlerde varlığından bir parça olduğunu hissettirmek iyi hissetiriyor her kim olursan ol.
Ashley: Kendine iyi bak.
Ashley çevrımdışı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me. || texting
Cerita PendekBir kurtarıcıyı bekleyerek yaşamak bazen umutsuz bir vakadır.