Liv dört ,kışı da sevdim'

75 10 0
                                    




italik yazılar; Yoongi.
normal yazılar; Jimin.
geçmişe dönüşler '#' imgenin olduğu yerler.

"

RM - Forever Rain

'Ve cevap veriyorum: Ben hayatın bir rehiniyim
Yaşamıyorum çünkü ölemiyorum'


"

"insan bedenin yorulduğu sonbahardan sonra biraz huzura kavuşacağını düşünse de hemen ardından her zaman kış gelirdi, sert güçlükler daha da yüklenerek omuzlarındaki yorgunluğu arttırırdı. Sonbaharın kuruyan dallarına benzemezdi, kış insanda sadece dökülen yapraklar bırakmazdı. Eller soğuya uyum sağlayarak buz keser, koyacak bir yer bulamayınca cebine sıkıştırırdı, insan ucuz bir bozukluk gibi davranırdı her şeye. Sonbahara geri dönmek cazip gelirdi bazen, kışa hazırlayan bir mevsim olması pek de önemli değildi. Bazen sonunun kötü olduğunu bile bile bir filmi izlerdi veya üzüleceğini bile bile dinlemeye devam ederdi. insandı bu İnanılmayacak bir şey yoktu aslında,. Soğuğu sevmek miydi garip olan, ısının var olmamasını sever. Eğer karanlığı sevmek garipse o zaman ışığın olmamasını severdi, insandı ya sesin olmadığı bir yerde daha mutlu olurdu kim bilir. Belki dertlerini de sever. Belki elinde onlardan başka bir şey kalmadığında onları da sevmeyi öğrenirdi. belki hiç kimsenin onu anlamadığını anladığında, kışı da severdi.."

Min Yoongi'nin içine kapanık ve kendini konuşarak ifade edemeyen biri olduğunu biliyordum ama onun bu yönünü hiç fark etmemiştim. Elime aldığım her kağıt parçası beni öyle derinden etkiliyordu ki, sadece ben de değil bambaşka şeylerle dolu kağıtlara baktıkça anlıyordum. O kendine başka bir dünya kurmuştu, tamamen dünyadan kopuk.

Bu dünyada ben de vardım. Evet, bulunuyordum. Ama 'acı' kelimesinin sözlüğündeki karşılığı gibiydim. Ona sadece eski zamanlarda sevgi kırıntıları bırakan bir acı kaynağıydım. Onu ben bırakmamıştım bir kere, Min Yoongi kendisi 'gitme' dememişti. Gitme deseydi, tek bir adım dahi atamazdım. Ama o da biliyordu. Onun için uzun zamandır sadece acıydım belkide. Belkide..

"

#

Yataktan zor bela kalktığımda, kolları bedenimden az önce ayrılan beden huysuzca seslendi. Saat sabahın altısıydı.

"Yatağa dön.." Uykusundan daha kopamadığı için hışırtılı gelen sesini aldırmadan banyoya ilerledim. Bugün şirkete erken gitmeli ve olacak toplantı için hazırlık yapmalıydım. Bütün görev bana yıkılmıştı, yeni gelen patron biraz.. garipti.

Odada yerdeki eşyalarımı toplamaya bile vaktim olmadığı için ayağımla ittim, "bugün evde misin?"

"Evet"

Yatakta sırtını yaslayacak şekilde doğrulduğunda, şiş gözlerini bana dikmiş bakıyordu.

"İyi, evi biraz temizlersin o zaman"

"Tamam."

Elime geçirdiğim ilk takımı giyindim ve saçımı hızlıca yaptım, elime dün geceden hazırladığım notları aldım. Yeni müdürümüz fazla konuşan ve her daim işe erken gelen bir tipti. İşle alakası bile yoktu, aslında buraya kadar nasıl geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu. Her şeyi bize yaptırıyor, bizim hakkımızdaki raporları bile sekteterine yazdırıyordu.

Hayat tam anlamıyla şerefsizin teki.

"Geç mi geleceksin bugün de.."

"Bilmiyorum," Arkamdan duyduğum mırıldanmayla ona döndüğümde, kendisine birkaç beden bol gelen tshirtün ucunu düzeltmeye çalışır gibi çekiştiriyordu. "Eğer raporlar uzun sürerse geç kalabilirim, beni bekleme yine. Uyu"

Liv 'Yoonmin,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin