"Kim Taehyung"
Adımın söylenmesiyle pardon söylenmesiyle değil haykırılmasıyla okul müdürünün olduğu tarafa döndüm.
Bana hızlı adımlarla gelen ve yüzündeki ifadenin endişe mi yoksa öfke mi olduğuna karar veremediğim adam tüm öğrencilerin hazır ola geçmesine sebep olmuştu.
"Efendim hocam?"
Yansıttığım umursamaz tavır müdürün sinirini bozmuş olucak ki aramızdaki mesafeyi büyük bir adımla kapattı.
"Ben senin boklarını temizlemekten çok sıkıldım Kim Taehyung. Gece içip içip tüm Seoul'ü bir birine katıyorsun ve öğrenci kartını düşürüyorsun ve okulumuza sabah polisler akın ediyor. Fakat Taehyung bey zamanında okula gelmeyi bilmediği için tüm sorumluluğu üstüme alıyorum. Bu sana mantıklı geliyor mu Lan?"
Tüm koridorun dün yediğim bokları öğrenmesiyle yüzümde oluşan saçma gülümseme müdürün yüzündeki siniri görünce biraz daha arttı.
"Kusura bakmayın hocam bir dahakine çıkarken öğrenci kartımı evde bırakırım."
Verdiğim cevap karşısında koridordaki insanlar gülerken müdür sinirden patlamaya hazır bir bomba halina geldi. Eğer biraz daha durursa beni öldüreceğini farketmiş olacak ki arkasını dönerek hızlı adımlarla sınıfımın bulunduğu kattan uzaklaştı.
Sağa döndüğümde bana bakan sinirli bir Min Yoongi beklemiyordum.
"Yoongi yine ne oldu?"
Ellerini kütleterek yanıma gelen Yoongi ne yaptığımı bilmesem de kesinlikle beni öldürecekti.
"Sabrım böyle gıdım gıdım taşıyor Taehyung. Evet anlayabiliyorum liselisin kaba saba davranmak, insaları kırmak sana pek bir şey ifade etmiyor. Ama karşındaki kişi okul müdürü. Belki yıllarını vererek geldiği bu konumda senin gibi öğrenciler tarafından delirmesi benim hiç hoşuma gitmiyor."
Yoongi her zaman haklıydı. 18 yıllık hayatımda sanırsam kendi ailemden çok gördüğüm tek kişi oydu. Hep haklıydı çünkü ben sikini düşünen bir ergenden fazlası değildim. Her gün düzeleceğime dair kendime söz veriyor sonra kendimi yine aynı bokun içinde buluyordum.
"Mm sanırsam haklısın. Sadece biliyorsun klasik bir Taehyung ne yaptığını bilmiyor işte."
Yoongi bıkkınlıkla başını iki yana sallayarak yanıma gelip elini omzuma attı. Bu bizim aramızda ne olursa olsun arkandayım deme şekliydi.
Aradan geçen 3 dersten sonra ailemizin en küçük üyesi Jimin ,ben ve Yoongiye doğru koşmaya başladı.
"Taehyung Jimin neden bu tarafa doğru ışık hızında koşuyor?"
Yoongi'nin endişeli sesine karşın baktığını yöne doğru kafamı çevirdim. Yanakları büyük ihtimalle koştuğu için kızarmış olan Jimin çok sevimli görünüyordu.
"Hey Hey sakin ol ve nefes al"
Yoongi hızla Jimin'in yanına giderek ona sarılmış ve konuşmaya başlamıştı. Yavaşça nefesini düzene soktuktan sonra titreyen elleriyle bana doğru döndü.
"T-Taehyung"
Yoongiyle endişeli bakışlarımızın hepsi Jimin'in üzerindeydi ve ağzından çıkacak kelimeler için pür dikkat onu izliyorduk.
"Şey dönmüş Taehyung"
Dediği şeyle tek kaşım alayla havaya kalktı. Şey dediğinde gerçekten anlamamı bekliyor olamazdı.
"Ney Jimin-ah"
"Taehyung söyleyeceğim ama lütfen sinirlenme tamam mı?"
Jimin'in uzatması ve beni germesi benim sadece ellerimi kaşımdırıyordu ve bu hiç iyi bir şey değildi.
"Jimin sen de söyle artık böyle yaptığın zaman Taehyung sadece daha fazla sinirleniyor."
Yoonginin haklı olduğuna dair bazı mırıltılar çıkardım. Ama Jimin hala masum bakışlarını bana yolluyordu.
"Jimin hadi artık söyle olur mu?"
Ona söylediğim masum cümleye karşı kafasını bir bebek edasıyla salladı ve ateşin tüm bedenimi ele geçirmesini sağlayacak o kelimeleri söyledi."Jeon Jungkook okula geri dönmüş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still Love U /Taekook
FanfictionŞiddetli aşkların doğurduğu sonuçlar bazen ne olduğunu anlamamıza izin vermeden bizi koskocaman bir cehenneme sürükler. En çok zarar gördüğümüz insanın yeniden bizi kurtarmasını bekleriz. Bazıları buna aptallık der bazıları acizlik ben ise aşk diyor...