Lee Donghyuck
Çantamı fırlattıkları yerden alırken dolan gözlerime inat sinirle dişlerimi sıktım. Alayla kıkırdadıklarını duyabiliyordum. Yine de laflarına karşılık vermeyecektim, beni daha çok hırpalamaları için onlara fırsat oluşturmaya niyetim yoktu. Yalnızca eve gitmek ve yastığıma sarılıp ağlayarak uyumak istiyordum.
Aptal sürüsüne arkamı dönüp ayaklarımı sürüyerek yürümeye başladığım sırada Hyunjin'in bağırdığını duydum.
"Nereye kaçabileceksin ki, şişko! İki adım sonra yorulursun ki sen!"
Kahkahalar, kahkahalar.
Çok mu komik aptallar, diye bağırmak istesem de dilimi ısırıp yoluma devam ettim. Bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordum.
Sokağın sonuna ulaşıp köşeyi döndüğümde, sonunda görüş alanlarından çıkmış olmanın verdiği rahatlıkla gözyaşlarım birer birer dökülmeye başladı. Kendimden nefret ediyordum. Kendimden nefret ettirmişlerdi. Çirkindim zaten, şişkoydum da. Aynaya bakmak bile istemiyordum.
Gözyaşlarım yüzünden önümü göremez hale gelmiştim. Yaklaşık bir saat önce yağan yağmurdan dolayı yerler ıslanmış ve çamur olmuştu. Bir adım ötemdeki çamurlu gazete parçasını fark etmeyip üzerine basınca ayağım kaydı, ardından popomun üzerine yere yapıştım. Mutsuzlukla homurdandım, ayağa kalkacak halim bile yoktu. İçimden küfür ederek düşmeme sebep olan sayfayı elime aldım. Minik çerçeveler içindeki yazılardan oluşan bir ilan sayfasıydı. Yer yer çamurla kaplıydı, üzerine kuru yapraklar yapışmıştı. İlanlara göz gezdirip bir defa daha küfrettim.
Bakışlarım renkli çerçeveye takılınca alayla güldüm, bu ne çocuksu bir şeydi böyle? Bir insan neden rengarenk bir çerçeve içinde bir ilan verirdi ki?
Son beş dakika içinde milyonuncu defa içimden sövüp ilanın üzerindeki çamurları temizlemeye çalıştım. İlanı böylesi renkli bir çerçevede verecek kadar hayatı seviyorlar mıydı cidden? Ne yazdığını merak etmiştim.
Hey, bu ilanı okuyan kişi, merhaba.
Bu ilanı yazma fikrini bana okuduğum bir kitap verdi. Burada o kadar ayrıntıya girmeyeceğim, eğer gelirsen belki kitaplar üzerine uzunca konuşabiliriz. İstersen başka konular üzerine de konuşabiliriz. Hiç fark etmez.
Anlayacağın üzere, ufak bir topluluk kurmayı amaçlıyorum. Herhangi bir konudan konuşabileceğimiz, bir arada vakit geçirip eğlenebileceğimiz, belki ufak proje ve etkinlikler düzenleyebileceğimiz bir topluluk. Yalnızca lise öğrencilerinden oluşacağız, bu yüzden rahat olabilirsin.
Eğer ilgini çekiyorsa pazartesi günü saat 17.00'da meydanın alt sokağındaki kafede buluşalım.
Katılımın beni çok mutlu edecektir.
Teşekkürler, sevgilerimle.
Tahmin ettiğim gibi. Çerçeve kadar ilan da çocuksuydu. Teşekkürler, sevgilerimle de neydi ya?
Sayfayı buruşturup kaldırımın kenarına fırlatırken fark etmediğim bir şey vardı. İlanın sonundaki adres ve tarih çoktan aklımda yer edinmişti.
Bilmediğim bir diğer şey ise, Pazartesi okul çıkışı kendimi o kafeye giderken bulacağımdı.
☄