Bacaksız ✖️ ~1

136 9 7
                                    

"Doğu. Gelecek misiniz artık? Arel'le beklemekten sıkıldık," dedi Mina, her zaman ki acelesiyle. Oysa Doğu bizi arayalı sadece beş dakika olmuştu.

"Mina, sadece beş dakikadır bekliyoruz biraz daha bekleyebiliriz."

Bekleyemeyiz. Beklersek gece yarısı erken gelir ve külkedisine dönüşürüz. Ares bizi beklemezdi. Fakat sadece onu görmek için bu salakça partiye gidiyordum. Onun toprak gibi yumuşacık kahverengi gözleriyle aynı uyumda ki koyu kahve saçları... Sadece bunlar için bile o partiye giderdim.

"Doğu, cidden nerde kaldı? Merak etmeye başladım," diye meraklı gözlerle baktı bana Arel. Tamam Arel. Olay anlaşılmıştır. Sinsice ona doğru baktım, Arel kızarmıştı. Upss, pot kırdım.

"Anlat bakalım," dedim, ona utanmaz bir gülüş atarken. Belki de sadece platonikti? Ama Arel istediği erkeği elde ederdi. Kızıl saçlıydı, kocaman hergün bir yeşil bir mavi olan gözleri vardı. Fiziğiyse, balık etliydi. Çokda yakışıyordu ona balık etli olmak. Kısacası çok tatlı ve masum gözülürdü. Herzaman. Sevişirken bile.

Oysa ben; ben sexydim. Erkekler beni böyle tanımlardı, manken fiziğim vardı. Mavi kocaman gözlerim, kırmızı dudaklarım, bembeyaz bir tenim vardı. Ares'i etkilemek ve onunla bir gece geçirmek kolaydı. Ama ben onu kendime bağlamak istiyordum. Yani kısacası ateşli değilde, romantik anlar yaşamak, aşık olmak istiyordum. Arel'e göre Ares aşık olacak bir tip değildi.

Ama ben ona kendimi aşık ettirecektim.

Araba sesiyle iç sesimi susturmayı başardım ve Arel'e dönerek; "Seninki de sonunda geldi baksana," diyip göz kırptım. Arel'in tekrar kızarıp, bana kaş göz işareti yapmasıyla kahkahalara boğuldum. Fakat sonra arkama bakınca Doğu'nun arkamda olduğunu farkettim. "Afferin Mina. Bugün ki ikinci pıt kırışın, tebrikler.." diye bağırıyordu içimde ki tanrıça. Kırdığım pot yüzüden bende kızarmıştım.

"Şeyy. Yani öyle demek istememiştim. Ya bak sen değilsin. Aaa bak yunus! Yunus işte! Yunus diyorum. Hani. Arel yunusları çok sever. Yunuuuuscukk!"

Gittikçe daha da çok batıyordum ama Arel ile Doğu benim bu halime kahkahalarla gülüyorlardı. "N'oldu?" der gibi onlara baktım. Neden buna gülüyorlardı ki?

"Biz çıkıyoruz Mina." dedi Arel.

"Vicdonsız namıssozlar bana neden söylemediniz? Ben senin en iyi arkadaşınım, Arel! Gülme!" Evet çok sinirlenmiştim ama aynı zamanda mutlu olmuştum; arkadaşım adına. Doğu kaliteli çocuktu. Çok tatlıydı açıkcası; Ares olmasa Doğu'yu elde etmeye çalışırdım. O sırada Arel ve Doğu gülmekten karınlarını tutmuşlardı.

"Hadi gidelim o zaman," dedi Doğu kibar bir şekilde gülümseyerek. Sonunda gidiyorduk, Ares'i görmek için sabırsızlanıyordum. Aceleyle Doğu'nun arabasına atladım. Arabalardan anlamam ama bu arabanın son model olduğu kesindi. Doğu okulun züppelerindendi. Ona böyle demek hiç yakışmıyordu, hiçbir şeyi ile hava atmazdı, kimseyi küçümsemezdi. Ama okulun zengin grubunda olduğundan -aynı zamanda popüler- direk "züppe" lakabını alıyordu. Ares'de okulda çok popülerdi. Kızları bir gecelikti, onlardan olmak istemiyordum çünkü Ares bir gece takıldığı kızla bir daha konuşmazdı -kızlar ona yalvarsa bile-. Ben de züppelerden sayılırdım. Babam her ay farklı ülkelere giderdi. Orlarda çalışırdı. Onu ayda 4-5 kez ancak görebilirdim. Fakat kazandığı para çok fazlaydı. Bize yetiyor ve artıyordu.

"Hadi Mina. İn, geldik," dedi Arel sabırsızca kolumdan çekiştirerek. Arabadan indiğimde tüm gözler bizim üstümüze çevrildi. Üzerimde; kot ceketim vardı -ilk üç düğmesini açmıştım siyah sudyenim gözüküyordu- altımdaysa beyaz yırtık yüksek bel şortum vardı. Playboy'dan almıştım.

Bacaksız ✖️Where stories live. Discover now