CK\Katil -1-

229 8 0
                                    

Burnuma gelen harika kek kokusuyla irkildim. Etrafımda savrulmuş 500 tane kağıt olabilirdi. Kocaman kitaplar ve aldığım notlar. Saatin 8 olduğunu görünce hızlıca banyoya koştum. Sıcak suyu açıp vanilya kokusuyla saçımı yıkadım. Bu koku nedense düşüncelerimi dağıtıyordu. Ailemin nasıl öldürüldüğü hakkında ki düşüncelerimi. Herkes büyü kazası dese de ben buna tabii ki inanmıyordum. Konsey’dekilerden bile şüpheleniyorum. Hepsi değil ama bazıları düşmanlarımızdı.

‘Pierce Cadısı olmak kolay değildir’ , herkes bana bunu diyordu. Ama belkide haklıdırlar. Çünkü ailemiz lanetlenmiş gibiydi. Ben 14 yaşımdayken yeni doğan erkek kardeşim ölmüştü. Sonradan annem ve babam…  Aslında dolaşan dedikodulara kulak asmazdım. Ancak bir tanesi öyle dikkatimi çekmişti ki. Konseyden çıkarken Dulcie ve Trista konuşurlarken duymuştum. Annemin hiçbir erkek kardeşi olmamıştı. Bir tane olmuştu ama oda öldürülmüştü. Ondan sonra doğan bütün kızların ailesi katledilmişti. En son da annem ve babam. Geriye sadece Julia teyzem kalmıştı. Oda evlenmemişti zaten. Ailem öldüğünden beri o benim velimdi. Odan başka kimsem yok.

Cassandra’ dan şehre gitmemiz yasaktı sadece bazı durumlarda gidebiliyorduk. Ormanda apaçık bir alanda yaşıyorduk, ama büyülendiği için opleler bizi göremezdi. Ople, cadı olmayanlara verdiğimiz bir isim. Bence saçma ama neyse.

Duştan çıkar çıkmaz giyindim. Hafif bir makyaj yapıp okula doğru yola çıktım. Kesin bir cadı olmak isteyen herkes eğitimi geçmelidir. Bu seneden sonra sadece bir senem kalmış oluyor.

Sınıfa aniden giriş yaptım. Hemen yerime oturdum. Bay Either derse girmişti bile tahtaya bir şeyler yazıyordu. Arkasını dönmeden konuşmaya başladı.

“Bayan Pierce, sanırım uyku sorununuz var. Okuldan sonra burada kalırsanız sorunlarınız hakkında görüşebiliriz” arkasını dönüp sinirli bir bakış attı. Bu üstü kapalı ceza verme taktiğiydi. Kafa salladım.

Shawn Either, konseydendi. Son iki sene konseydekiler bize ders veriyordu daha iyi öğrenebilmemiz için. Aslında Bay Either çok iyi biriydi fakat çalışma konusunda ondan kötüsünü görmemiştim.

Uykulu uykulu tahtada yazanı okumaya çalışırken gözlerim kamaştı. Gözümü kapatıp açtığımda tahtada kanla ‘Katil’ yazdığını gördüm. Kafamı hafif yan yatırıp tekrar okudum. Besbelli katil yazıyordu. Etrafıma baktığımda her yerde kan olduğunu fark ettim. Elimde değişik süslemelerle çevrilmiş bir hançer ve elimde kanlıydı. Kafamda yankılanan ‘Katilsin’  sesleri. Gittikçe artıyordu ses. Kulaklarımı kapatıp susun diye bağırdım. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Arkamdan birinin elini hissettim ve hızla arkaya döndüm.

“İyi misin?” Ah Skylar. Burada ki tek dostum. Onun da ailesi öldürülmüştü. Ama o bunu kabul etmiyordu. Kahverengi gözleriyle bana şaşkınca bakıyordu. “Madison?”

“Ne?” dedim şaşkınca.

“İyi misin? Biraz… garip davranıyorsun da”

“Şey… evet iyiyim sadece uykumu alamadım” Ona rüyadan bahsetmemeliydim. Zaten benim üstümde çok titriyor.

“Yine mi araştırma yaptın? Madison bu seni sadece çok yoruyor biraz dinlenmelisin” Kafamı salladım.

“Bugün o gün!” deyip kocaman gülümsedi. Gülümsemesi de bir başkaydı.

“Ne? Hangi gün?” Bana ciddi misin bakışı atarak,

“Bugün şehre gidebilicez unutmuş olamazsın.”

Artık 3.sınıf olduğum için ayda bir kere bizi şehre götüreceklerdi. Orda serbest bırakıcaklar istediğimizi yapmamıza izin vericeklerdi.

“Ah, evet. Ama Skylar ben gelebileceğimi sanmıyorum. Üzgünüm.”

“Hadi ama Madi, bu ilk şehre gidişimiz olucak” Haklıydı ilk defa şehre gidebilecektim bugün.

“Hem sen değil miydin, ‘orayıçok merak ediyorum’ diyen?” Bunda da haklıydı şehri acayip merak ediyordum.

“Şey peki o zaman”  yine o gülümsemesini yaptı. Okuldan sonra Bay Either ile sınıfta oturduk ah. Bana dik dik bakıyordu. Bense gözlerimi kaçırıyordum. 1 saat boyunca hiçbir şey demeden öylece bana baktı. Tam bir şey dicek iken saati çaldı. Yani cezam bitmişti. Çantamı toplayıp kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtım ki bana seslendi. Arkamı döndüm.

“Dikkatli olun Bayan Pierce. Opleler iyi insanlardır. Fakat bir kuralımız var, aklından çıkarma” deyip benden önce sınıftan çıktı. O kuralı çok iyi biliyordum.

‘Bir cadıyla bir insan çiftleşemez’

                                                            ……………………………………………….

Kavuk ağacının orda toplandık. Giriş ve çıkış burasıydı. Margaret geldi ve sihirli sözcükleri söyleyip kavuk ağacının içinden bir mağara açtı. Sadece Margaret bilirdi o sözcükleri. Buranın anahtarcısı gibi bir şeydi yani. Kavuk ağacının içinden geçerek başka bir kavuk ağacının önüne çıktık. Ve tam karşımda da şehirduruyordu. Skylar ile biraz gezdik. Ama gezdiğimiz süre boyunca bir gariplik vardı. Evet evet. Bir kadın daha doğrusu biraz yaşlıydı. Bizi takip etmişti. Skylar ile bir yerde durduk. Onla konuşurken kadının bana kafa salladığını gördüm.

“Şey ben tuvalete gidiyorum” deyip Skylar’ın konuşmasına izin vermeden lavaboya doğru arkama bakarak ilerliyordum ki birden birine çarptım. O kişi birden bana sarıldı.

“Hey napıyorsun?” deyip onu itledim. Hafif sarı saçlarıyla. bal rengi gözleriyle çok seksiydi.

“Aa şey sen kimdin” dedi sanırım sarhoştu.

“Ben Madison. Şey sen?” dedim gariplikle.

“Jalen..hahahah”

“Niye gülüyorsun?” dedim gülümseyerek.

“Çok güzelsin.” Dedi gözlerimin içine bakarak.

“Teşekk—“ demeden dudağıma yapıştı. Şu an ilk defa birisiyle öpüşüyordum. Gerçekten inanılmaz bir duyguydu. Daha fazlasını istiyordum. Beni duvara itledi. Hala öpüşüyorduk. Bir lavaboya girip beni tezgahın üstüne otutturdu. Boynumu öpmeye başladı. Üstünü çıkardı bende çıkardım. Daha fazlasını arzulamıştım ve alıyordum.

Cadılar KonseyiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin