8

19.7K 2.3K 3.3K
                                    

Selamlar selamlar! Öncelikle ufakça bir özür dileyeyim çünkü bu hikâye için ne kadar heyecanlı olursak olalım sunsetandvincent ile ikimiz beraber yazdığımız için pek düzenli güncelleme yapamıyoruz ve filanlar filanlar.

Her neyse, umarım bolca yorum yaparsınız. Boş kalırsa çoook üzülürüm. Ve- ve yine umarım ki beğenirsiniz.

İyi okumalar! w/sunsetandvincent, onu takip etmeyi unutmayın ühhüğhü harika birisi. ♡

Jeongguk elinde tuttuğu elma çayı dolu fincanı önündeki masaya bıraktıktan sonra koşar adımlarla odasına yürümüş ve açık kapıdan içeri girdikten hemen sonra üzerindeki pijamalardan kurtulmuştu. Öylesine bir şarkının melodisini mırıldanmaya başlarken ellerinden biri gardılobunun koluna kaydı. Giysilerine birer birer bakınırken yakın arkadaşı Yoongi'yle yaşadığı ufak sorun yüzünden keyifsiz hissediyordu. Bu düşüncelerin aklını karıştırmasına izin vermemeye çalıştı çünkü, hadi ama! Bugün onu görecekti.

Bir iki dakika içinde üç dört defa kararsızlık yaşasa da giyeceklerini seçip hazırlanmış; saçlarını yapmaya koyulmuştu. Dudakları içindeki huzursuzluğa rağmen büyük bir heyecanla gülümsemek için aralanırken işte, çoktan hazırdı.

Çelik kapıya uzanıp dışarı çıkmadan önce kendini son kez kontrol etti ve derin bir nefes aldıktan sonra kendini yola attı.

**

Bindiği otobüsün kapıları yüksek bir sesle açılan Jeongguk irkilerek kendine gelirken bir an için inmesi gereken yeri kaçırdığını düşünmüş ve tam o an gözleri sonuna kadar açılmış; içi belki de tamamen gereksiz olan bir telaşla dolmuştu. Hızla ayağa kalkıp olabilecek en seri şekilde araçtan inmiş, korktuğu başına gelmediği içinse rahat bir nefes vermişti, "Tanrım! Şükürler olsun.."

Küçük adımlarla indiği durağın hemen arkasında kalan konuma yürümeye başlamıştı. Omzundan düşüp duran sırt çantasının kolu canına tak etmiş gibi sinirle solumasına neden olduğunda yalnızca üç dakika içinde yaşadığı onlarca duygu geçişini fazlasıyla heyecanlı oluşuna bağlıyordu.

Doğru yere ulaştığında önünde dikilmeye başladığı mekân kalp atışlarını hızlandırmıştı. Yeni insanlarla görüşürken öyle çok heyecanlanıyordu ki! Nabzı kulaklarında çınlarken elleri terleyip duruyor, ayakları buz kesiyordu ve yanaklarıysa her seferinde al al olmasa, hayır. Bu hiç şaşmıyordu.

Cesareti beraberinde derin bir nefesle ciğerlerini doldurduğu zaman içine girdiği atmosfer şimdiden hoşuna gitmişti. Hafif şeffaf; dışarıyı gösteren siyah camlar, aynı şekilde siyah, genişcene bir bar tezgahı ve duvarları süsleyen çeşitli figürler. Şık, diye geçirdi Jeongguk içinden. Sahiden öyleydi ve tahmin ettiği gibi yabani bir ortam olmadığı için de rahatlamıştı.

İçeri girip de ellerinden birisi çantasının kolunu kavradığında bu ortama uygun olup olmamasını önemsemiyordu. Gözleri heyecanla etrafta dolaşırken etraftaki kişilerin zengin görünümleri olması onu şaşırtmamıştı. Burası çok hoştu ve- Ve normal barlar falan gibi değildi. Jeongguk çok sevmişti, zaten buranın aksi bir yeri ona yakıştıramazdı.

Dişleriyle alt dudağını kemirmeye başlarken hâlâ görememişti aradığı kişiyi.

Dişleri dudağını serbest bırakır bırakmaz kafa karışıklığıyla büzülen dolgun dudakları sadece bir dakika içinde hafifçe aralanmış ve Jeongguk bu sefer, onu görmüştü.

ART-MEDIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin