35

14.5K 1.6K 1.1K
                                    

Sizden bir sürü yorum beklediğimizi unutmayın, sizi seviyoruz

Arabayı nereye çektiğinden haberi bile yoktu. Umurunda da sayılmazdı zaten. Sokaklar boştu, bu pis bara gelenlerin de arabası olmadığına emindi. Hızla indi ve kapıyı sertçe kapattı. Damarlarında kan yerine sinir akıyordu sanki, bu çocuğun onu bu kadar zorlamasına dayanamıyordu. Nefes almayacak raddeye geliyor, her ne kadar ona uzak davranacağım dese de bunu yapamıyordu. Bu kararı aldığı her an başarısız oluyordu çünkü, Jeongguk git gide daha da çekiyordu onu kendisine. Bir girdap gibiydi o ancak Taehyung artık boğulmayı önemsemiyordu.

Oradaydı. Yanıp sönen bar kapısının biraz ilerisinde yerde oturuyordu. Hızlı adımları ve derin soluklarıyla ilerledi Taehyung. Tanrı şahitti ki, öfke nöbeti bile geçiriyor olabilirdi. Yolu kontrol etti, parmaklarını çıtlattı ve karşıya geçti. Jeongguk'un ayağa kalktığını bile fark etmemişti.

"Taehyung, gel-" Jeongguk'un havada asılı kalan elleri ve cümlesi bu boş sokakta görülmeye değer tek şey değildi. Çünkü Taehyung'un yaptığı şey; tam olarak kızıl oğlanı duvara yasladığı gibi onun dudaklarına yapışmaktı. Burnundan alıp verdiği hızlı nefesler Jeongguk'un tenini yakıp geçiyordu. Dudakları onunkileri dövüyor, elleri ince beli kırıyordu. Sinirliydi. Gecenin bir vakti, evinden kalkıp buraya sırf bu sarhoş çocuk yüzünden gelmiş; üstelik yolda polislere takılmıştı. Sinirliydi. Çünkü bu kızıl kafalı oğlan sürekli devrelerini bozuyordu. Daha az önce yaptığı, tüm o mesajlarda olanlar, Taehyung'a bu kadar aşık olması... Bunların hiçbirini istememişti, hiçbirini. Fakat sinirliydi işte. Öfkesinin hedefi de Jeongguk'un küçük, dolgun dudaklarıydı.

Genç oğlanın dudaklarını dişliyor, belini sıkıp saçlarını çekiyor ve onu duvara itmekten başka bir şey yapmıyordu. Alt dudaktaki savaşı yarılayıp Jeongguk'un ince üst dudağına geçmişti şimdi. Onun karşısında bu denli savunmasız oluşu sinirini katlıyordu.Kollarını bileklerinden tutup duvara yasladı ve Jeongguk'un hareketsiz duran dudakları arasına kaydırdı dilini. Şimdi orada bir keşif başlatmıştı. Haberi yoktu oysa, Jeongguk'un dizleri tutmuyordu. Kaybolmuştu, onu ne hale soktuğundan sahiden de haberi yoktu.

Taehyung sert bir şekilde kızıl tavşanın pembe dilini emdiğinde Jeongguk dayanamadı ve bir sızı gibi olan iniltisi ilişti kulaklarına. Gerçekten düşecekti, eğer Taehyung onu tutup kucağına almasaydı ciddi anlamda düşecekti. Elleri boşta kalınca Taehyung'un omzuna güçsüzce tutundu, ona tutunmaktan başka çaresi yoktu zaten. Taehyung'sa acımasız öpüşüne devam etti, Jeongguk'un alt dudağını dişlediği zaman tekrar bir inleme kazanmıştı. Fakat geri çekilmek zorundaydı çünkü ikisi de, nefessiz kalmıştı.

Son kez dilini Jeongguk'un damağında dolaştırdı ve kendini geri çekti. Hızla inip kalkan göğüsleri birbirlerine değiyordu. İkisi de alınlarını birbirlerine yaslamış, göz kapaklarını yummuştu. Islak dudaklarına değen nefesleri hafifçe ürpermelerine neden olsa da geri çekilmediler. Jeongguk'un konuşmaya takati yoktu zaten. Taehyung ise siniri yerine farklı duygular geçmeye başlamıştı.

Başını geri çekip kızıla baktı. Darmadağın olmuştu. Bunu tahmin ediyordu. Kahretsin, biliyordu işte. Uzanıp iki dudağını da son kez emdi, öptü ve uzaklaştı, "Senin yüzünden ceza yedim."

Jeongguk'un başı birbirine takılan soluklar beraberinde öne düştüğünde Taehyung onun saçlarından gelen güzel kokuyu belli belirsiz içine çekmişti. Kızıl saçlı olan düşmemek için bacaklarını Taehyung'un kalçası üzerinde iyice sıkı bağlamaya çalışırken üstüne sinen bu dinginlikle imkansız olduğunu kavramış ve pes etmişti. Ama, ama kayıyordu ve-Koca bir siktir. Az önce ne olmuştu öyle? Taehyung Jeongguk'un duvardan aşağı kaydığını uçup gitmiş aklıyla henüz algıladığı vakit ellerini sıkılaştırıp onu kucağında zıplatmış ve sağlama almıştı böylelikle.

ART-MEDIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin