Bölüm _hihaho_ ya gelsin :)
Keyifli okumalar :)
Sabah telefonumun mesaj sesi ile güne gözlerimi açtım. Kendi kendime uyanmadığım sürece başka bir sebepden dolayı uyanmaktan nefret ediyordum. Hafifçe yattığım yerden doğruldum ve komodinin üzerinde duran telefonumu elime aldım.
Mesaj Yiğt'dendi.
Dün akşam fırsatım olmadı. Arayamadım. Uyanınca arayabilirsin.
Telefonumu yatağımın bir köşesine fırlattım ve oflayarak yerimden kalktım.
Boynumu sağa sola hareket ettirdikten sonra banyoya doğru ilerledim. Soğuk suyu yüzüme defalarca çarptığımda, ayıldığım kanaatine vardım ve yüzümü kuruladıktan sonra banyodan çıktım.
Odama geçtim ve ayna'nın karşısında kendime baktım. Nilay beni bu halde görse kalp krizinden ölürdü. Berbat görünüyordum. Ama dizilerde olduğu gibi uykudan kalkmama rağmen saçıp kuaförden yeni çıkmış ve yüzüm rüyamda makyaj yapmış gibi görünemezdi ya!
Elbise dolabıma doğru ilerledim ve kapaklarını açtıktan sonra içerisinde göz gezdirmeye başladım. Kot dar paça pantalonun üzerine kareli bir gömlek çıkardım ve ikisinide üzerime geçirdim. Klasik kombinimi üzerime geçiriyordum ki, son saniyede gömleğimin altına toz pembe bir tişört giyindim ve böyleyece gömleğimin düğmelerini açık bıraktım. Ayaklarıma da uygun ayakkabıları geçirdikten sonra tekrar aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı taradım.
Kıyafet seçimim Nilay'ın hoşuna gitmeyecekti ama bugün spor takılmak istiyordum.
Yatağıma doğru yöneldim ve yatağımı toparladım.Telefonumu elime aldım ve Yiğit'in numarasına tıkladım. Çok geçmeden karşı taraftan ses duyulmuştu.
''Derin.''
''Yiğit.''
''Sen misin?'' diye sorduğunda ''Ben benim.'' dedim.
''Evet sen Derinsin.'' dedi Yiğit ve güldü.
''Ekranda adımı görüyorsun, telefonu 'Derin' diye kaldırıyorsun. Ne diye bir daha ben miyim diye soruyorsun. Boş yere kelime kalabalığı oluyor.'' dedğimde ''Aferdersiniz hanım efendi.'' demesini duydum.
''Sensin hanım efendi.'' dedim ve saçmaladığımı farkına varıp sustum. Karşı taraftan ses gelmeyince sessizliği bozmak adına boğazımı temizledim.
''Yiğitcik. Fazla uzatmayacağım. Baran bir şey biliyor olamaz değil mi?'' diye sorarken Yiğit'in tedirginliğimi azaltacak cevaplar vermesini umuyordum. Oysa biricik kuzenim soruma cevap vermek yerine, soru ile karşılık verdi.
''Ne gibi?'' diye sorduğunda gözlerimi devirdim.
''Kutup ayılarının neslinin tükendiğini.''
''Ne alaka?''
Duyduğum soru ile içimden yok artık dedim ve seslice ofladım. ''Yiğit sen iyi misin? Neyi olucak, benim gerçek kimliğimi öğrenmiş olamaz değil mi?''
Bir süre bir cevap alamadıktan sonra, karşı taraftan Yiğit'in seslice nefes alıp verdiğini işittim. ''Sanmam. Nasıl öğrenecek ki? Hem öyle olsa babana söylerdi. Baban gelip seni bulurdu.'' dediğinde dediklerine hak verip hemen inanmak istediğim için çok düşünmedim. Yiğit'in göremeyeceğini bilsemde başımı olumlu anlamda salladım.
''Haklısın...Adamın bunca işinin gücünün arasında benimle uğraşacağını da sanmıyorum. Neyse. Başka bir şeyler var mı? Babamın damat adayını öğrenebildin mi?''