Elindeki pamuk şekeri MinHyuk'a doğru tutarken tekrar büyük bir kahkaha patlatmıştı KiHyun. Yurttan çıktıklarından beri suratındaki geniş gülümseme bir türlü kaybolmuyor ve her on dakikada bir MinHyuk'u işaret ederek kahkaha atıyordu. Onun gülüşünü duyan diğerleri de MinHyuk'a bakarak kahkahayı basmayı ihmal etmiyorlardı elbette.
Kahkahalar eşliğinde, MinHyuk somurtsa da, sonunda lunaparka geldiklerinde ise herkes farklı farklı aletlere binmek istediğinde MinHyuk cüzdanına sıkıca sarılmış ve itiraz etmiş de olsa sonunda ikna olmuştu.
Çarpışan arabalar için sıra beklerlerken HyunWoo, JooHeon ve KiHyun aralarında daha fazla MinHyuk'a nasıl işkence çektirebiliriz diye tartışıyordu. HyungWon ise eline geçirdiği JooHeon ve ChangKyun'un fotoğraflarıyla küçük olanı sinir ediyordu. MinHyuk bugünün bir an önce bitmesini dileyerek etrafına bakınırken HoSeok'un ona seslendiğini duymuştu.
"Ne var be?" Sinirle kafasını yapılı olana çevirdiğinde HoSeok hafifçe gözlerini kırpıştırdı.
"Bacaklarınız diyorum çok güzelmiş. Acaba lens mi?"
MinHyuk onu suratından geriye doğru ittirirken HyungWon'a seslendi. "HyungWon al şu keneyi başımdan."
HyungWon ise bir saniyeliğine onlara dönse de umursamadan ChangKyun ile uğraşmaya devam etmişti.
Birkaç saniye sonra "Hayatım çok güzelsin." diyerek tekrar kahkaha atmıştı HoSeok.
Tam suratına bir yumruk geçirecekken sıra onlara gelmiş ve KiHyun ile HyunWoo, MinHyuk'u ittirerek bir arabanın içine sürüklemişti.
HyungWon kullanmak istemiyorum diyerek HoSeok ile aynı arabaya binmiş ve diğer herkes de farklı arabalara yerleşmişti.
MinHyuk'un sağ omzunda kırmızı giyimli ve sol omzunda ise beyaz giyimli birer Dior belirmişti. MinHyuk şeytanice gülümseyerek sol omzundaki Dior'u omzundan fırlatmış ve kırmızı giyimli olanın intikam planlarını dinlemeye başlamıştı.
Sürenin başladığını belirten zil duyulduğunda arabalar hareket etmeye başlamıştı. HoSeok sürekli birilerine vurup kaçıyor ve HyungWon'dan habire azar işitiyordu.
"Yavaş ol hayvan!"
"H-HoSeok geliyor!"
"Ulan kaçsana gerizekalı! Bacağım acıyor diyorum sana!"
"Bacağımı çarptım işte senin yüzünden! Mutlu musun?"
"Ben göreyim diye kalçanı kıvırıp durduğun gibi şu direksiyonu da kıvır da kaç biraz!"Herkes HoSeok'a sinirlenerek onlara çarpmaya başladığında ise HyungWon bir yandan söylenirken bir yandan da sinirden HoSeok'un koluna vurmaya başlamıştı.HoSeok ise hiç bozuntuya vermeden kahkaha atıyordu.
JooHeon, ChangKyun'a işaret verdiğinde ikisi de iki taraftan KiHyun'a çarpmıştı. KiHyun savrulurken "UVVVAAA!" diye bağırış sesi yankılanmıştı alanda.
MinHyuk birine çarpıp kaçıyor ve daha sonra suçu başkalarına atıyordu. Aslında arabayı daha iyi kullanabilirdi ama giydiği etekle bu pek de kolay değildi. İçinden HyunWoo'ya bolca küfürlerini sunarken direksiyona kolunu çarpmış ve kenarda arabasında olan KiHyun'a gözü takılmıştı. Gülümsedi ve hiç tereddüt etmeden gün boyu ona gülen KiHyun'a sertçe vurdu. KiHyun yana savrulmuştu. Ve alanda tekrar KiHyun'un sesi yankılandığında bu sefer de MinHyuk kahkahayı basmıştı.
Sürenin bittiğini haber veren ses duyulduğunda MinHyuk eteğine dikkat ederek arabadan inmiş ve saçını savurarak KiHyun'un olduğu bölgeden uzaklaşmıştı.
HyunWoo bu kadar eğlencenin yeterli olduğu ve saatin altıya yaklaştığını söyleyerek geri dönmeleri gerektiğini dile getirdiğinde altı genç ne kadar istemese de yurda doğru yürümeye başlamışlardı. Önde HyunWoo ve JooHeon giderken onların arkasında HoSeok HyungWon'a sırnaşıp özür dileyerek yürüyor, ChangKyun da etrafa son bir kez göz atarken en arkada ise KiHyun ve Dior, afedersiniz MinHyuk yürüyordu.
MinHyuk son anda aklına bir şey gelmiş gibi durarak KiHyun'u da durdurmuştu.
KiHyun ona ne var dercesine bakarken Di- MinHyuk onunla beraber bir yere gelmesini istemişti.
Başta kabul etmese de sonunda kabul etmek zorunda kalmış, diğerlerine beklemelerini söyledikten sonra MinHyuk'un onu sürüklemesine izin vermişti.Yeni yeni kalabalıklaşan lunaparkın dönmedolabına doğru ilerlerken MinHyuk cebinden iki bilet çıkarmış ve gülümsemişti sevimli gence.
KiHyun onun çok güzel olduğunu düşünüyordu. Hem kız haliyle hem de erkek haliyle kalbini nasıl tekletebildiğini merak etmişti. Üstelik o bir baş belasından başka bir şey değildi.
...MinHyuk sonunda diğerlerinin yanına geldiğinde onlara KiHyun'un bir işi olduğunu ve kendisini beklememelerini istediğini söylemişti.
Diğerleri ise hiç sorgulamadan onaylayarak yurda doğru gülüşerek yürümeye başlamışlardı.
Yurda vardıklarında herkes, HoSeok hariç, odasına dağılmıştı.
HoSeok kapıya vurdu bir kez daha. "Ama uyuyan ramenim sen neden şimdi böyle yapıyorsun ki?"
"Kes sesini HoSeok!" İçerden gelen bağırtı ve kapıya fırlatılan şeyin yüksek sesiyle irkildi yapılı genç. Sonunda pes ederek Jackson'ın odasının kapısını çaldı.
"Aradığınız Jackson'a şu anda ulaşılamıyor HoSeok. Git ve bir daha deneme."
HoSeok bu sefer de sinirlenerek ortak salondaki koltuğa atmıştı kendini. Oflayarak havaya birkaç tekme savurdu.
Birkaç saat sonra kontrol yapıldığında hâlâ KiHyun'un gelmediğinin fark edilmesiyle herkes onu aramaya koyulmuştu. MinHyuk ise odasına kaçmış ve kapıyı kilitlemişti.
Elbette onlara KiHyun'u bilerek lunaparkta bıraktığını söyleyecek değildi.
y/n: Bugün de KiHyun'a yakalım qkskxjdkms
Bu hikayeyi hâlâ okuyan var mı emin değilim ama her neyse.
Biraz paslanmışım bu yüzden bu bölüm saçma olmuş olabilir.
Bundan dolayı özür dilerim. Kontrol etmek için fazla üşengecim, yazım hatası ya da herhangi bir yanlış varsa affedin lütfen.
Umarım keyif almışsınızdır. İyi geceler~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trespass °monsta x
FanfictionAynı gün, farklı sebeplerle cezaya kaldıktan sonra birbirlerinin hayatına izinsiz giren yedi genç. •• yarı texting •• |18|