HoSeok, MinHyuk'u zorla yanına çekmiş ve ona mükemmel atma yeteneklerini kullanarak sahte dedikodular anlatıyordu. Bu sahte dedikoduların içerisinde HyunWoo'nun klozete aşık olduğu ve onu bazen öptüğü, KiHyun'un testlere bakarak mastürbasyon yaptığı, HyungWon'un aslında kendisine yürüdüğü ve HoSeok'un ona pas vermediği gibi şeyler bulunuyordu.
MinHyuk ise konu dedikodu olduğundan sesini çıkarmıyor ve kucağındaki patlamış mısır dolu kasesiyle onu dinliyordu. Şu anki halleri onları tanıyanlar için gerçekten tuhaftı. Onları uzaktan izleyen ChangKyun ve JooHeon ise bu kişilerin başını çekiyordu. İkili onlardan gözlerini bir türlü çekemiyordu.
"Onların düşman olduğunu sanıyordum." dedi ChangKyun fısıltıyla.
JooHeon ise hafifçe kafa salladı. "Düşmanlar bile bazen ateşkes yapıyor ama bunlarda o da yok. Onları didişmeden gördüğüm ilk sefer bu galiba."
MinHyuk şaşkınlıkla ağzını kocaman açarken gözleri HoSeok'a kaymıştı. HoSeok ise sinsice gülümsüyordu.
"BU DOĞRU OLAMAZ!" diye bir bağırma yankılandı ortak salonda. HoSeok ise sadece gülmekle yetiniyordu.
Kısa bir süre sonra yurtta kalan tüm öğrenciler ortak salonda toplandığında görevli olan Bay Yoon onlardan oturmalarını istemişti.
HyunWoo ve HoSeok kalkıp ChanYeol ve diğer basketbolcuların yanına, MinHyuk ise yavaş yavaş JaeMin'in yanına yaklaşmış ve oturmuştu. JaeMin hâlâ MinHyuk'a trip atıyordu.
HyungWon uyuyabileceği bir köşeye sinmiş, KiHyun elindeki test kitabıyla ön taraflarda bir yere oturmuştu. JooHeon ve ChangKyun ise abur cuburların olduğu masanın yakınına geçmişlerdi.Herkes yerleştiğinde Bay Yoon bir süre gözlerini kalabalıkta gezdirdi. Yine şanssız günündeymiş gibi hissediyordu. Gerçi o ne zaman yurda ya da okula gelse öyle hissediyordu ya. Ufak bir öksürükten sonra herkesin duyabileceği bir tonda konuşmaya başladı. "Evet, çocuklar. Biliyorsunuz, temsilciniz ve aynı zamanda başkanınız olan JiSung'u delirtmeniz üzerine çocuk yurttan kaçtı. Bu nedenle artık bir temsilciniz yok."
Jackson yanında bacağına uzanan YuGyeom'un saçlarını okşarken mırıldanmıştı. Gerçi sadece o mırıldandığını sanıyordu ya orası ayrı bir konu elbette. "Başkasının pipisinden korkmayı anlarım da kendi pipisinden korkan başkan mı olur?"
YuGyeom gülmeye başladığında Bay Yoon elindeki cetveli ikiliye doğru fırlatmıştı. Cetvelin ucu Jackson'ın omzuna sertçe çarptığında acı bir inleme kaplamıştı salonu. YuGyeom arkadaşının iyi olup olmadığına bakarken diğerleri gülmekle meşguldü.
SeungJun kahkahasının arasından konuşmuştu. "Cetvelle dayak yiyen de ne bileyim..."
"1.5 litrelik su şişesiyle yediğin dayağı anlattırma şimdi bana!" Jackson cetveli yerden alıp SeungJun'a fırlatmıştı.
SeungJun acıyla karnını tuttuğunda ise InSeong, Jackson'a sinirle bağırmıştı. "Tutmayın beni!"
HwiTaek ise biraz uzaktan cevapladı onu. "Tutmuyoruz zaten."
İkili birbirlerinin üstüne çıktığında ve bir ileri bir geri hareket ederek birbirlerini yere yapıştırdıklarında diğerleri onların etrafına toplanmış ve tezahürat yaparak izliyorlardı.
"Reis sen yaparsın bastır!"
"Reis mi? Kime arka çıkıyorsun?" diye sordu şaşkınca SanHa, EunWoo'ya.
EunWoo ise omzunu silkmiş ve "Kim kazanırsa onun." demişti.
Ortamda yankılanan tezahüratların argo ve saçmalık dereceleri her geçen saniye artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trespass °monsta x
FanfictionAynı gün, farklı sebeplerle cezaya kaldıktan sonra birbirlerinin hayatına izinsiz giren yedi genç. •• yarı texting •• |18|