Bay Yoon, HoSeok ve HyunWoo'nun aynı katta olduklarını öğrendiği anda HoSeok ve beraber kaldığı kişilerin odasını iki kat aşağıda kalan bir başka öğrenci grubunun odasıyla değiştirtmişti. O iki manyağın beraber olduklarında çıkarabilecekleri yaygarayı düşündükçe onları bu kadar yakına yerleştirdikleri için kendine kızıyordu. Son anda da olsa hatasından döndüğü için de şükretmeyi ihmal etmiyordu elbette.
Dört günlüğüne geldikleri bu otelde ilk günlerini diledikleri gibi geçirmeleri için öğrencileri serbest bırakmışlardı. Tabii bir sonraki günden itibaren günde iki adet denemeye girecekler ve belli saatler arasında da otelin toplantı salonunda ders çalışacaklardı. Tabii çocukların bu sıkı programdan haberleri yoktu ve bu sıkı programa girmeden önce biraz da olsa streslerini atmaları gerektiğini düşünmüşlerdi. Gün boyu istediklerini yapabilirlerdi. Otelin havuzunda yüzebilir, sahilde takılabilir, oteli keşfe çıkabilir, ders çalışabilirler, odalarında oturabilirlerdi. Kısacası ortadan kaybolmadıkları sürece istediklerini yapmalarına izin verilmişti.
Erken bir saate geldikleri için otelin kahvaltısına yetişebilmişlerdi. Herkes büyük kahvaltı salonunda gruplar halinde tabaklarına yığdıkları sosis, patates kızartması, pankek gibi yiyecekleri yemekle meşguldü.
JooHeon daha bir lokmasını yutmadan bir diğerini ağzına tıkıştırmaya çalışırken tıpkı bir şeyler yiyen bir hamsterı andırıyordu. ChangKyun da onu izleyerek dalga geçiyordu. MinHyuk bir şeyler atıştırırken dedikodudan geri kalmamak için elindeki telefonu bir saniye dahi bırakmadan DanBi ile mesajlaşıyordu. DanBi ne yazık ki ailesi izin vermediği için geziye gelememişti, fakat bu MinHyuk ile haberleşmelerine engel olan bir şey değildi.
HoSeok ile HyunWoo ise oyun oynuyorlardı. HyunWoo kaşığın iç tarafına koyduğu bir patatesi kaşığı biraz gererek HoSeok'a fırlatıyor, HoSeok da bir o yana bir bu yana giderek patatesi ağzıyla yakalamaya çalışıyordu. Bir iki tur böyle devam ediyor sonra yer değiştiriyorlardı.
HyungWon, HoSeok'a baktıkça istemsizce bir hata yapıp yapmadığını, doğru kişiyi seçip seçmediğini düşünüyordu. Kıyamam sana HyungWon. KiHyun da iyi bir kuzen gibi ona imalı bakışlar atıp gülüyordu.
MinHyuk birden heyecanla bağırana kadar masadaki ortam kabaca böyleydi. O bağırırken HoSeok tam kaşığındaki patatesi fırlatmak üzereydi ve o an ani sesle biraz sarsılmış ve patates yerine yanlışlıkla kaşığı fırlatmıştı. Tahmin edebileceğiniz üzere HyunWoo patates beklerken suratına şlap diye inen metal bir kaşıkla karşılaşmıştı.
Acıyla inledikten sonra "MinHyuk tek vasfın insanlara zarar vermek. Senin gelmişini geçmişini-"
"Öhm öhm..."
HyunWoo sinirle KiHyun'a dönmüş tam ona küfredecekken MinHyuk birden hala aynı heyecanla konuşmaya başlamıştı: "Akşam parti varmış!"
"Parti?" diye sorarcasına MinHyuk'a dönmüştü KiHyun.
HoSeok elindeki ekmeği KiHyun'a doğru sallarken "Genellikle gençlerin içtiği, dans ve sohbet ettiği eğlenceli etkinlik." demişti hızlıca.
KiHyun sahte olduğu her halinden belli bir kahkaha atmıştı. "Çok komiksin. O kadar komik ki üstüne kusasım geldi şu an."
O anda çatalındaki sosisi ağzına atmadan önce JooHeon ufak bir gülüş sergilemişti. "Baya paraları var gibi. Sizce de öyle değil mi?"
Herkes anlamadığını belirten bakışlarla ona bakarken devam etmişti sözlerine: "Bizi bu otele getirdiler, istediğimizi yapmamıza izin veriyorlar ve akşam parti var? Hadi ama birazcık kıllanmış olmanız gerekir. Gerçi sizden çok emin değilim" demişti HoSeok, HyunWoo ve MinHyuk'u gözleriyle işaret ederek."...ama hiç değilse KiHyun'un böyle düşünmesini beklerdim."
"Saçmalıyosu-"
"Haklı, aslında." demişti KiHyun, HyungWon'un cümlesini keserek. Şimdi hepsi bu güzelliğin altından çıkacak şeyden endişeleniyorlardı ve haklılardı da.
Kahvaltı bittikten sonra ne yapacaklarına bir türlü karar vermemişlerdi. HyunWon odaya çıkıp uyumak istiyordu fakat HoSeok ve HyunWoo sahile gidip voleybol oynama taraftarıydılar. JooHeon ile ChangKyun alt katta bulunan kafede deniz manzarası eşliğinde oturup kahve içmek istiyorlardı.KiHyun tahmin edebileceğiniz üzere yine inekliğini konuşturup tatile geldikleri şu zamanda bile test çözmek istiyor, MinHyuk da nedendir bilinmez ona katılmak istiyordu.
Tartışma giderek büyürken KiHyun neden ayrılmadıklarını sorduğunda kimsenin bu soruya bir cevabı yoktu. Hepsi bilinçdışı olarak beraber olmak istiyordu fakat istekleri buna uymuyordu. KiHyun'un sorusuna da kimse gerçek cevabı verecek kadar karizmasını yıkmayı düşünemediği için "İyi", "Öyle yapalım o zaman.", "Neden en başında bunu yapmadık ki zaten?" cümleleri bir anda sarf edilmiş ve ardından ayrılmışlardı.
HoSeok derin bir iç çekmiş ve huzursuzca kafasının arkasını kaçımıştı. HyunWoo ona ne oldu dercesine baktığında "Dalga geçmezsen söylerim." demişti.
"Ben ne zaman seninle dalga geçtim?" diye sordu alaycı ama bir o kadar alıngan bir tonda HyunWoo.
"Neredeyse her dakika?"
HyunWoo hafifçe gülmüştü. "Sen kafanda kurmuşsun."
HyunWoo'nun alaycılığını görmezden gelerek "Sence de tuhaf değil mi?" diye sormuştu HoSeok.
HyunWoo biraz şaşırmış bir şekilde dostuna bir bakış atmıştı. Genellikle bir cümlede alayvari herhangi bir şey varsa HoSeok'un bunu asla gözardı etmeyeceğini, ona katılacağını biliyordu. Ciddi bir şey olmalı, diye düşünüyordu.
"Ne tuhaf değil mi?"
"Bu, biz..."
"Çok açıklayıcı oldu teşekkürler." dedikten sonra tekrar sahile doğru giden patikada HoSeok'u arkada bırakıp ilerlemişti esmer genç.
HoSeok ise göz devirmiş ve hızla koşup HyunWoo'nun sırtına atmıştı kendini. HyunWoo bir an için tökezlese de toparlanmış ve onu sırtından atıp gülerek koşmaya başlamıştı.
Günü birbirinden ayrı geçiren yedili akşama doğru tekrar birbirini bulmuştu. Hepsi aşırı açtı fakat ortada bir sorun vardı: Akşam yemeği yoktu. Yemek saatini biraz kaçırmışlardı ve yemek salonuna gittiklerinde neredeyse hiçbir şeyin kalmadığını görmüşlerdi. Hepsi, özellikle JooHeon, dolu tabaklarındakileri silip süpüren kişileri gördükçe düşüp bayılacak gibi hissediyordu.
"Bana yemek bulun yoksa sizi kemiririm." dedi JooHeon gözlerini kısmış diğerlerine tehditari bakışlar atıyordu. Açlıktan guruldayan karnını tutarak asansöre yürümeye başladığında diğerleri de onu takip etmişti.
"Paşama bak bir de yemeğini biz bulacakmışız. Az ye de uşak tut." (KiHyun yine bildiğiniz gibi.)
Asansör geldiğinde de KiHyun, JooHeon'a hala laf sokup duruyordu. HoSeok ise tam asaönsöre binecek olan MinHyuk'un tişörtünü tutmuş ve onu geriye çekmişti. MinHyuk tökezlemiş, HoSeok'a "Bıktım senden." temalı bir bakış fırlatmıştı. Yapılı genç ise sadece gülüyordu.
Sonunda asansöre binebildiklerinde ise ortalık yine pek sakin değildi. MinHyuk biner binmez HoSeok'a laf atmış, HoSeok da onu duvara yapıştırmıştı. HyunWoo olan biteni izlerken pis pis sırıtıyor, HyungWon kenarda uyukluyor, JooHeon guruldayan karnını tutarken ChangKyun da açlıktan deliren gencin cebindeki çikolatayı fark etmemesini umuyordu. KiHyun ise her zamanki "Neden bunlarla arkadaşım?" adlı sorgulamasına başlamıştı yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trespass °monsta x
FanfictionAynı gün, farklı sebeplerle cezaya kaldıktan sonra birbirlerinin hayatına izinsiz giren yedi genç. •• yarı texting •• |18|