"Vahşi kedicik ha? pek vahşi değil gibi ama sana pas vermediği kesin... Buz gibiydi resmen." deyip gülmeye başladı Jungkook.
Garip olan da buydu ya! Hoseok onun kendisine neden bu kadar soğuk davrandığına anlam veremiyordu. Daha dün tam tersi tepki vermişti. Küçük gözlerindeki pırıltılar ve pembeleşen yanakları olmasa gerçekten umursamadığını düşünecekti.
"Sana buz gibi gelmiş olabilir ama aslında yanıyordu." dedi sakince arabanın camından dışarı bakarak.
"Sen uyanık mısın gerçekten? Uykunda yürüme, konuşma hatta iş bağlama gibi alışkanlıkların yoktur umarım." deyip bu sefer kahkaha denilecek derecede sesli gülmeye başladı.
"Dua et direksiyondasın şuan!" Hoseok ilk defa onun takılmalarına bu kadar sinir oluyordu. Genelde bu şekilde dalga geçip etrafa gülücükler saçan gamsız kendisi olurdu kas yığını arkadaşı değil!
"Tamam, tamam hep sen mi eğlencene bakacaksın... Kim bu vahşi miyav?" Kook'un verdiği saçma lakaba gülümsemeden edemedi ama ciddiyetini bozmayacaktı.
"Woobin'in iş yerinden arkadaşı."
"Kütüphaneden mi?
"Nereden olabilir?" deyip gözlerini devirdi Hoseok.
"Dikkatini çekmiş. Bu Woobin'in hoşuna gitmeyecektir."
"Yaptığım her şey onun hoşuna gitmek zorunda değil. Hoşuna giden şeyleri zaten büyük bir özenle yapıyorum."
"Ah evet... Bilmez miyim? Geçen ay beni o dağ evinde ne hale soktuğunu unutmadım hala!"
"Nereden bilebilirdim ki senin sap geleceğini?!! Birini getirseydin sabaha kadar o soğukta bizi dinlememek için verandada oturmazdın." Bu sefer gülme sırası Hoseok'taydı.
Arabadan inip asansöre binmiş odalarına doğru gidiyorlardı. Yeni tesis için hazırlandıkları toplantıyı başarıyla atlattıkları için geçen sene kurtardıkları batmakta olan Kangest'ı ziyaret edip durum güncellemesi yapmışlardı. Sonuçlar oldukça başarılıydı. Bir zamanların devinin batmasına izin veremezlerdi. Yaşlı Kang'ın bir çocuğu olmamış ölmeden bir sene öncesine kadar kardeşinin oğlu yönetimiyle şirketi batma derecesine getirmişti. Jeon'un babası, saydığı bir iş adamı ve eski bir dost olarak gördüğü yaşlı adamın ricasını kırmayıp şirketin yüzde altmış beşlik bölümünü satın almaya ikna etmişti J&J şirketler grubunu. Kang'ın yeğeni kötü biri değildi sadece ticarete kafası basmayan iyi niyetli orta yaşlı bir adamdı. Neyse ki artık şirket yönetimi usta ellerdeydi.
Jungkook asansörden inmeden hemen önce Hoseok'un da aklını kurcalayan o soruyu soruvermişti.
"Sence minik miyavın ne işi vardı orada?"
"Vahşi kediden minik miyava nasıl bir geçiş yaptın bilmiyorum ama bu sorunun cevabını ben de bilmek isterdim."
"Biliyordum! Bunun aklını kurcalayıp durduğunu, onu tekrar görmek için yanıp tutuştuğunu hatta bu akşam Woobin'i almaya gitme planları yaptığını.... Seni tanıyorum Jung!"
"Kapa çeneni. Woobin'i almaya falan gitmeyeceğim."
"Ama düşündün."dedi pis pis sırıtarak.
"Belli ki izinli gitmemin bir anlamı yok..." diye mırıldandı odasına girerken. Neyse ki Kook onu duymamıştı.
Masasındaki dosyalara gömülmüş vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştı Hoseok. Woobin'den gelen mesajla telefonuna uzandı. Mesajdan önce ekranda görünen saate baktı. Baya geç olmuştu. Yarın mühendis ve mimarlarla tesis için toplantı yapma kararı alınmıştı ve Kook'un da hala çıkmadığını biliyordu. Elindeki kalemi bıraktı. Ağrıyan gözlerini orta ve baş parmaklarıyla ovaladı. Ailesinin yanında kaldığı dönemde bile, ki şehirden oldukça uzaktı, ofisinde uyumamıştı ve buna hiç niyeti yoktu. Hazırlanıp Kook'un odasına gitti. Işık açık, Kook ise devasa planlara gömülmüş durumdaydı.
"Kendi yaptığın işe bari güvenin olsun." dedi takılarak.
"Tabii ki var! Bunlar benim değil. Akşamüstü alış-veriş merkezi planları gönderildi. onlara bakıyorum. Yarın ki toplantı için her şey hazır." diye cevap verdi tavşan gülüşüyle. "Çıkıyor musun?" diye ekledi ardından.
"Evet. Yarın görüşürüz." Elini sallayıp basit bir 'hımm' dedikten sonra yeniden planlara gömülmüştü Kook.
Eve girmek kadar güzel bir şey daha yok, diye düşündü. İçeride hiç bir hayat belirtisi yoktu. Zaten Woobin iyi geceler mesajını atmıştı çoktan. Bu tür şeyler kendisinden daha ufak tefek olan sevgilisi için önemliydi, Hoseok'tan cevap alamasa da atardı mesajları...
Birden aklına Yoongi takıldı. Onun bembeyaz yuvarlak yüzünü getirdi gözünün önüne. Gerçekten kendisiyle kıyaslayınca bembeyazdı. Kısaydı da... Zayıflığı daha da ufak gösteriyordu bedenini. Woobin'le aynı boyda falan olsa gerek diye düşündü. Benden 7-8 santim kısadır belki de 10. Yorgunluktan gözleri kapanmaya başladığında Yoongi'nin o sabahki pembe yanaklarını düşünüyordu. Nedense birden yatağında, yanakları pembeleşmiş, hafif dalgalı kızıl-kahve saçları yastığına dağılmış, bembeyaz boynunda, omzunda, karnında, bacaklarında Hoseok'un dudaklarının bıraktığı kırmızının ve morun çeşitli renklerinde izler oluşmuş halde hayal etti o küçük bedeni... Sertleşmeye başladığını hissetmesiyle uykusu hafif açılmıştı. Pembe yanaklardan nerelere gelmişti böyle? Tıpkı senelerce kimseye dokunmamış ergenler gibiydi vücudunun tepkisi. Ama bu düşünce hoşuna gitmişti.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Kangest'tan çıkar çıkmaz konuştuğu Bay Wang, Yoongi'ye kalan son dört gün için gelmesine gerek olmadığını, senelik izninden düşebileceğini ve ayın on beşinde bankadan aylık maaşını çektikten sonra çıkış işlemini başlatacağını söylemişti. Bu gerçekten çok iyi olacaktı. Yeni işine başlamadan önce biraz kafa dinlenmeye ihtiyacı vardı.
Akşam Tae ve Jin ile yeni işini kutlamış, geç de olsa evine dönmüştü. Jin kalması için ısrar etmişti ama bütün gün oradan oraya gitmek yorduğu için kabul etmedi.
Eve gider gitmez hemen soyunup yatağa girdi duşunu sabah halledebilirdi. Tam uyumak üzereyken bir kedi miyavlaması gecenin sessizliğinde yankılandı. "Vahşi kedi" diye seslenmesi geldi aklına ve gülümsedi Yoon. Sonra birden kızdı kendisine. Bu kızgınlık hissi uykusunun kaçmasına neden olmuştu. Başka birinin, üstelik tanıdığı birinin sevgilisine böyle bir tepki vermek rahatsız etmişti. Acaba bugün neden oradaydı? Hemen telefonunu eline alıp internete girdi. Kangest yazıp arama butonuna bastı. Tahmin ettiği gibi Kangest geçen sene J&J şirket grubuna satılmıştı! Nedense bu tekrar gülümsemesine neden oldu. Sık sık görebilecek miyim acaba, diye düşündü ve yine kendine kızdı. "Sana ait olmayana elini uzatma Yoon, bedelinin çok ağır ödendiğini biliyorsun." diye mırıldandı. Yatağında kıvrıldı ve gözlerinin önünden gitmeyen kocaman gülümseme ve ışık saçan gözlerin hayaliyle uyudu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Keyifli okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️J. Y. G. (JungYoonGi) SOPE ~~ Love Me - 1
FanfictionJ&J dünya çapında birçok sektörde çalışan, büyük bir şirketler topluluğudur. Jung HoSeok ve Jeon JungKook ise bu şirketlerin genç, yarı işkolik yarı çapkın yöneticileri... YoonGi sade ve herkes tarafından sıkıcı olarak görülen hayatına renk getirm...