Dün gece başlayan masaj, baştan çıkarıcı dokunuşlara ve öncesinde minik inlemelere sonrasında uyarılmış iki nedene dönünce sabaha ertelenmişti. Yoongi yüz üstü yatmış, başını Hoseok'un olduğu sağ tarafa doğru çevirmişti. Onun hareketlerini görebildiği kadarıyla izliyor, bir yandan da çizim yapmaktan tutulmuş boynunun ve sırtının, çizim masasının önünde ayakta durmaktan ağrıyan bacaklarının yumuşamasını hissediyor olmanın zevkini çıkarıyordu. Başlarda biraz utanmıştı ama şuan utanamayacak kadar keyifli ve uyuşuktu. Uyumamalıydı... Zaten sevişme sonrası harika bir uyku çekmişti. O gittikten sonra uyuyabilirdi ama o yanındayken uyuyarak, yani en sevdiği -o ana kadar sevdiğini zannettiği- şeyi yaparak, onunla geçirebileceği vaktini harcayamazdı. Uykulu bir sesle konuşmaya başladı.
"Hoseok... Sadece birkaç kez gördükten sonra nasıl bu kadar net bir şekilde özel diyebiliyorsun?"
Gülmüştü Hoseok.
"İlk gördüğümde daha seninle tek kelime etmemişken, düşmeyesin diye seni kolundan tutarken, düşeceğini düşünerek kocaman açılmış korku dolu gözlerine bakarken, boştaki elinle sıkı sıkı yakama yapışmışken, hayatımdan çıkmaması gereken biri olduğunu düşünmüştüm çoktan." dedi ve hala gülümsüyordu. Onu gülümserken görmek gülmek istemesine neden oluyordu Yoongi'nin. Birden kulağında hissediverdi nefesini ve içi titredi.
"Üstelik o pembe yanakların o kadar iç gıcıklayıcıydı ki..." diye devam etti Hoseok, gülümsemesi genişlemişti iyice. Başını yavaşça ona çevirdi Yoongi. Dudaklarının bu kadar yakın olması minik elektriklenmelere neden oluyordu. İşte buydu! Onların arasındaki kimya çok farklıydı. Diğerlerine benzemiyordu. Nefesi sıklaşıyor, huysuzluğu terk ediyor, beyaz teni kızarıyordu onunlayken Yoongi'nin. Üç sevgilisi olmuştu ve üçü de onu fazla içe kapanık ve ilgisiz olmakla suçlamışlardı. Üstelik bunlardan biri çocukluk arkadaşıydı. En kırıcı olan da o olmuştu. Ama neden Hoseokla birlikteyken onlar kadar emin ve sert duramıyordu? Neden eli, kolu, dili, sözcükleri ve kalbi birbirine karışıyordu?
Birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşken aklından geçen şeyler silinip gitmişti dudaklarını hissedince. Küçük küçük derinleşiyordu öpüşmeleri. Dirseklerinin üstündeydi artık Yoongi. Hoseok'un eli ise tişörtünün içine doğru kayıyordu yavaş yavaş. İşaret parmağını kürek kemiklerinin arasından başlayıp aşağı kadar sırtının ortasında hafifçe bastırarak aşağı kaydırmış, omuriliğine yapılan baştan çıkarıcı ve küçük işkenceyle inlemişti minik olan.
"İlahi gibi bu ses." dedi Hoseok. İnlemenin çıktığı ağzı bir kez daha kaplamıştı dudakları hemen bu sözden sonra... Bu sefer öncekiler gibi hızlı olmamıştı soyunmaları. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak çıkmıştı tişört mesela... Sabah kalktığında Hoseok'un giydiği gömleğin düğmeleri tek tek sabırla ve heyecandan titreyen parmaklarla açılmıştı. Önce üstleri çıplak kalmış, elleri her yeri keşfetmişti gündüz aydınlığında.
Ani bir hareketle Hoseok yerlerini değiştirivermiş Yoongi'yi üste geçirmişti. Elleri incecik belindeydi. Daha koyu renkli olan elleri, bembeyaz teni büyük bir arzu ile yavaşça ama bir o kadar da sert okşuyordu. Her köşesini hissetmek ve her köşesi tarafından da hissedilmek istiyordu adeta. Yoongi başını yaklaştırıp öpüşmelerini devam ettirdi. Pantolonları hala üzerlerinde olsa da sevişmenin heyecanıyla minik sürtünmeler başlamıştı. İnlemeleri gittikçe daha yüksek sesli oluyor Yoongi, Hoseok'un boynunu, kulaklarını emiyor, yalıyordu açlıkla. Hoseok'un elini bacak arasında hissedince bir an nefesi kesildi ve tam kulağının dibine müthiş bir inleme bıraktı. Çıkardığı sesle utanarak hafifçe geri çekildiğinde Hoseok onu takip edip oturur pozisyona geçmiş, muzip bir gülümsemeyle kucağında bacağı iki taraftan sarılı adama bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️J. Y. G. (JungYoonGi) SOPE ~~ Love Me - 1
FanfictionJ&J dünya çapında birçok sektörde çalışan, büyük bir şirketler topluluğudur. Jung HoSeok ve Jeon JungKook ise bu şirketlerin genç, yarı işkolik yarı çapkın yöneticileri... YoonGi sade ve herkes tarafından sıkıcı olarak görülen hayatına renk getirm...