İki ay büyük bir hızla geçmişti. İşe başlamış, atölyeye yakın semtlerden birinde yeni bir ev tutmuştu. Hem bu ev Tae ve Jin'in evine daha yakındı ve diğerine göre daha geniş, havadardı.
Yaz sezonu için kreasyon hazırlıkları yüzünden çalışma temposu inanılmaz derece yoğundu. Kütüphaneden sonra ne kadar hamlamış olduğunu anladı. Sadece çalışıyor, yiyor ve uyuyordu. Uykusu eğer iş söz konusu değilse asla taviz vermeyeceği tek hobisiydi.
Tek bir kez gelmişti atölyeye, geçen ay ortasında. Yaz kreasyonu için yapılan toplantıya geldiklerinde sadece baş stilist Hani ile görüşmüş ve gitmişti. Görmemişti geldiğinde sadece duymuştu. Çok fazla düşünmemişti, zaten vakti de olmamıştı.
Haftalar sonra ilk defa erken çıkabiliyordu. Elleri çizim ve yapmak, eski çizimler ve geçmiş dönem kreasyonlarına bakmaktan çizikler içindeydi. Kağıt çiziği gerçekten çok can acıtan bir şeydi ve parmakları onlarla doluydu. Eskizleri renklendirmek için kullandıkları boyalar tinerle çıkıyordu kolayca ama çizikleri yaka yaka.
"Erken çıkmışsınız bugün ha?" Nedense bu sesi bekliyormuşcasına heyecanla arkasını döndü. Yorgun görünüyordu. Hep yorgun görünüyordu aslında.
"Evet." dedi heyecanını saklayamamıştı sesi. Ve karşısındakinin bundan memnun olduğu kocaman gülüşünden anlaşılıyordu. "Sık gelmiyorsun buraya?" dedi sorar gibi mi çıkmıştı sesi? İçinden lanetler yağdırdı kendisine.
Şaşırmıştı Hoseok. Gelmesini mi bekliyordu da bu tonda sormuştu acaba? Nedeni her ne ise hoşuna gitmişti. Biraz üstüne gidip şansını deneyebilirdi. Küçük bir gülümseme yerleştirdi biçimli dudağının kenarına.
"Evet. Daha mı sık görmek istiyordun yoksa."
"Ha? Ah ben... Öyle sormak yani demek istememiştim."
"Ama sordun." Ah yanakları... Pembeydi yine. "Karnım aç. Yemek yiyelim mi?" pat diye sormuştu. Yanaklarının daha da pembeleşeceğini bile bile.
"Olur." Sesi titrememişti Yoongi'nin... Ama biraz fazla mutlu bir tınıyla çıkmıştı sanki.
"Benimkini kullanalım. Yarın söz seni ben bırakacağım işe." dedi arabayı kast ederek. Karşısındaki pembe yanaklının her hareketinde daha bir cesaretleniyordu. İlk defa hiç olmadığı kadar temkinliydi birini ürkütmemek için. Nedense?
"Yarın pazar." dedi gülerek Yoon.
"O zaman pazartesi bırakırım." birbirlerine kaçamak bakışlar atarak Hoseok'un arabasına bindiler.
Gittikleri restoran lükstü. Oldukça rahat ve lüks. Açık sarı ince çizgili gri, deri koltuklar iki kişinin kolaylıkla sığabileceği kadar genişti ve yaslanma yerleri de Yoongi'nin başının neredeyse bir baş daha üstünde bitiyordu. Ne çok aydınlık ne de çok karanlıktı. Ve tabii Jung Hoseok tanınan biriydi.
Garson büyük bir saygıyla karşılamış hemen 'rezerve' yazan masalardan birine oturtmuştu onları. Demek zengin müşteriler için daima 'sahte bir rezerve' masa vardı. Menü geldi ve yemekler ile içecek söylendi.
"Nasıl gidiyor yeni işin?" diye gayet sıradan bir giriş yapmıştı Hoseok.
"Yeni sezonun çalışmaları oldukça yoğundu..." diye söze başladı ve son bir aydır konuştuğunun neredeyse üç katı fazla konuşarak hayatında olan biteni anlattı. Yemekler geldiğinde susmak zorunda kalınca anlamıştı ne kadar çok konuştuğunu ki aslında konuşkan biri değildi.
"Memnun ve hevesli olman çok güzel. Yoğun bir tempo ama belli oluyor ki seviyorsun."
Bu adam neden bu kadar güzel gülümsüyordu? Yoongi'nin aklı karışıyordu. Bir şeyler yapmalı derken o da sesine sıradan bir ton vererek sordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️J. Y. G. (JungYoonGi) SOPE ~~ Love Me - 1
FanfictionJ&J dünya çapında birçok sektörde çalışan, büyük bir şirketler topluluğudur. Jung HoSeok ve Jeon JungKook ise bu şirketlerin genç, yarı işkolik yarı çapkın yöneticileri... YoonGi sade ve herkes tarafından sıkıcı olarak görülen hayatına renk getirm...