Odadan çıkmadan son kez baktım aynaya. Morarmış göz altlarım yine çerçeveliyordu gözlerimi. Yine uyuyamamıştım geceler boyu. Hep aynı rüyalar süslüyordu 2 dakikalık uykularımı. Hep aynı çığlıklar, yardım dilenişler...
Ankara'nın ayazı yurttan çıkar çıkmaz belli etti kendini. Gri bulutlarla kaplı şehrim, sert rüzgarlarıyla karşılıyordu herkesi.
Okul 15 dakikalık yürüme mesafesindeydi yurttan. O 15 dakikaya her gün nice hayal, mutluluk ve hüzün doldururdum şarkılarımla. Sert esen rüzgar yüzüme vurdukça ayılırdım daldığım düşüncelerden. Şarkılar onu bana getirirken; alırdı soğuk rüzgar onu benden.
Her şarkıda kahramanlar bizdik. Ben bekleyen olurdum, o arkasına bakmadan giden. Ona diyemediklerimi bağırırdım şarkılarda.
Yine huzur verici gitar sesiyle giriş yapmıştı şarkı. Bazı şarkılar sadece şarkı değildir ya hani. Çağan Şengül'ün Bir Deli Hasret şarkısı da öyleydi benim için. Artık bendi o şarkı. Diyemediklerimi diyor, hislerime tercüman oluyordu.
Mutluluk da onunla beraber gitmiş gibiydi hayatımdan. Her şeyim o olmuşken ondan sonra nasıl mutlu olabilirdim ki? Yalnızlığıma alışmışken girmişti hayatıma. Kimsesizliğime kimse olmuştu. Sadece sevgiliden ziyade; annem, babam olmuştu. Anne şefkatini onunla tatmıştım. Hastalandığımda endişelenen birisi olmuştu ilk defa. Üzüldüğümde üzülen, mutlu olmam için elinden geleni yapan birisi. Her zaman yapabileceğinin en iyisini yapmıştı benim için. Kalbinin güzelliğine inandırmıştı beni. Şimdi gidişiyle suçlayamazdım ki onu.
Ondan önce bilmezdim sevmeyi ve sevilmeyi. Çoğu kez kırdım onu sevgisizliğimle. Her şeye rağmen benim yanımda durdu. Yaşadığım boşluktan çıkarttı beni. Hayatın sadece okul ve yurt arasında olmadığını öğretti. En önemlisi bir kalbimin olduğunu gösterdi.
Seni seviyorumlar biriktirmiştik yüzlerce anımıza. Her zaman yanındayımlar, asla bırakmayacağımlar...
Sadece anı olarak kaldılar artık aramızda. Nerede, kiminle, ne yapıyor bilmiyorum ama onu çok özlüyorum. Onunla yan yana olmayı, kalp atışlarını elimin altında hissetmeyi özlüyorum. Onu bir daha görebilecek miyim bilmiyorum ama görebilmek için elimden gelen her şeyi yapardım. Bir kaç yıl sonra yanında başka bir kızla görmeye gücüm var mı onu da bilmiyorum. Gökay'ın olduğu her sorunun cevabı belirsiz benim için. Konu o olunca asla yapmayacağım dediğim şeyleri yapar halde buluyorum kendimi.
Hiçbir şey demeden belirsizliklerle bıraktı beni. Eskisi gibi hissedemiyorum sana dese bile daha az üzebilirmiş gibi geliyor çoğu zaman. Her akşam gidişinin sebeplerini düşünürken daha çok yakıyodum canımı. Onu düşünmemek için derse vermiştim kendimi. Gidişinin tek iyi yanı buydu. Barajı bile geçememeyi tercih ederdim gitmemesine. Onu her şeye tercih ederdim...
Kaç şarkı geçti farketmedim Bir Deli Hasretten sonra. Bugün daha çok dikkatsizdim diğer günlere göre. Okula yaklaştıkça içimi bir huzursuzluk kapladı. Sabah kalkamadığım için zaten yok yazılmıştım. okula gitmek yerine kütüphaneye gitmenin benim için daha iyi olacağına karar verip kütüphaneye gitmek için geri döndüm geldiğim yoldan. Okul zaten 12. sınıflara devamsızlık hakkı veriyordu. Kullanmaktan zarar gelmezdi ya.
Gökay'ın gitmesinin ardından tyt konularımı bitirmiştim. Zaten gidişinden sonra iyice içime kapanmış, bütün arkadaşlarımla arama mesafe koymuştum. Bir süre sonra onlar da gitmişti zaten benden. O yoksa kimse olmasın istemiştim. Ben onun gidişiyle sadece onu değil, annemi ve babamı da kaybetmiştim.
İlk 2 hafta her dakika aramış mesaj atmıştım. Bütün tanıdığım arkadaşlarına ulaşmıştım. Kaç sabah evinin önünde bekledim çıkmasını. Ne giren oldu eve ne çıkan. 4. gün bir teyze orda oturanlar gittiler boşuna bekleme kızım, dedi. Sonra bütün seslere kapandı sanki kulağım. Her yerde Gökay'ın seni bırakmayacağım deyişi yankılanıyordu. O binadan nasıl çıktım yurda nasıl gittim bilmiyorum.
İnanmak istemiyordum artık gözlerinin gözlerime değmeyeceğine. Hala inanmıyorum aslında. İnansam yaşamamın bir amacı kalmayacak. Tek amacım iyi bir meslek sahibi olup Gökay'ın karşısına geçmek ve güçlü kızının onun yokluğunda bile onunla olduğunu bende hiç eksilmediğini göstermek.
Karşılaşacağımızın anın hayalini hep farklı şekillerde kurdum. Hepsinde aslında beni hala sevdiğini elinde olmayan sebeplerden dolayı gittiğini söylüyordu. Hayal ya işte. Özürler diliyor, bir şekilde kendini affettiriyordu. Eskisi gibi huzuruma ortak oluyordu. Aslında huzurum o oluyordu.
O kadar korkuyorum ki bunların sadece hayal olarak kalmasından. Kahverengi gözlerinin bir daha gözlerime değmemesinden.
Rüzgar belime uzanan siyah düz saçlarımı yüzümün önüne itiyor, görme açımı daraltıyordu. Ezbere bildiğim Ankara sokakları her geçen gün daha da üstüme geliyor gibi hissediyordum. Kütüphanenin önüne geldiğimde hissettiğim huzursuzluk bir nebze de olsa azaldı. Kitaplar bana iyi geliyordu, bu dünyadan soyutlaşmak iyi geliyordu.
Kütüphanenin yanındaki kafeden gelen sıcak çikolata kokusu kitapların beni biraz daha bekleyeceğinin habercisiydi. Kafede gri renk ağırlıklıydı. Duvarlarında yeşilcam artisleri ve replikleri vardı. En köşeye gidip garsondan sıcak çikolata istedim. Burdaki kütüphaneyi şans eseri kafamın yine bozuk olduğu ve yürümenin iyi geleceğini düşündüğüm bir gün bulmuştum. Çok bilindik bir yer değildi. Kütüphanede her zaman boş denecek kadar az kişi olurdu. Kütüphanenin sahibi de 50li yaşlarında tatlı bir amcaydı.
Sıcak çikolatamı içerken instagramda dolaşmaya başladım. Aktif kullanmadığım halde takipçim çoktu. Yüz hatlarım ve uzun boyumla yaşımdan büyük gösterirdim. Ana sayfama düşen gönderilere ve hikayelere baktıktan sonra keşfete baktım.
Sıcak çikolatamdan son yudumu da alıp kalkmadan önce saate baktım. Saat 6 olmuştu ama bana 10 dakika gibi gelmişti. Hava şimdiden kararmaya başlamıştı. kütüpaneye gidip yurda dönme zamanında bu sokaklar iyice ıssızlaşırdı. Kütüphaneye gitmeden direk yurda gitmem daha iyi olacaktı.
Hava daha da soğumuştu. Kulaklığımı takmış tam şarkı dinlemeye başlayacakken Gökay'ın arkadaşı mesaj attı.
Kimden; Kaan
Bugün okula gittin mi?
Kaanla en son Gökay'dan haber almak için konuşmuştum. Bu mesajı atması biraz tuhafıma gitmişti. Kaan, Gökay'ın en yakın arkadaşıydı. Çoğu yere bizimle birlikte o da gelirdi. Gökay'ın gidişinden sonra yanımda olmaya çalışanlardan birisi de oydu. Kaan'ı görmek ve Gökay'ın olmadığını bilmek tuhaftı. Kaan'ı her görüşümde Gökay da bir yerlerden çıkacak gibi gelirdi. Durumu ona söyleyince anlayışla karşılamıştı. Elinden geldiği kadar olduğum yerlerde olmamaya çalıştı.
Kime; Kaan
Noldu ki
Şarkı değişti.
Mesaj geldi.
Oğuzhan Koç hadi çat kapı gel sevineyim dedi.
Kimden; Kaan
Gökay okula gelmiş diye duydum