1.5

117 12 1
                                    

Meriç

"Bana oğlum deme." Birden kaşları çatıldı "Neden sen benim oğulm değil misin?" Kafamı hayır anlamda bir sağa bir sola çevirdim konuşmak istiyordum karşısına geçip bağırıp çağırmak istiyordum ama boğazdımda olan o düğüm buna engel oluyor sadece o düğüm değil gözlerimin dolmasına da engel olamıyorum ki. Çağan bir yandan benim için endişeleniyor ve destek amaçlı elimi sıkıyor.

Sonunda kendimi toparlayıp konuştum "Beni bırakıp gitmeden önce evet babamdın ama ertesi gün siktir olup gittiğinde anlamıştım senin benim babam olmadığını şimdi lütfen her şeyi daha da kötü bir hale getirmeden bu evden çık." Bu sefer susma sırası ondaymış gibi bir şey demeden çıkıp gitti evden. O evden çıkar çıkmaz sanki göz yaşlarım bunu bekliyormuş gibi akmaya başladı onlar akmaya başladığı gibi sadece ruhum değil bedenim de yere çakıldı tabi ki benimle beraber Çağan da yerdeydi  ve bana her zaman olduğu gibi destek çıkıyordu.

Yerde Çağana sarılıp 1-2 saat ağladıktan sonra kendimi daha da iyi hissettim tabi Çağan da tek bir kelime etmediği için ona minnettarım. Yüzüme bir tebessüm yerleştirdikten sonra Çağanın yüzüne baktım "Tek bir kelime etmeden benim sakinleşmemi beklediğin için her zaman ne olursa olsun yanımda olduğun için ve en önemlisi sana olan aşkıma karşılık verdiğin için çok teşekkür ederim biliyoru-" Evet cümlem yarıda kesildi hem de Çağanın dudaklarından bir kaç saniye sonra dudaklarını benimkilerden ayırdıktan sonra yüzüne baktı "Çok konuşma tabi ki bu kadar mükemmel bir aşka karşılık vereceğim salak." Ama ben bu çocuğu yerim ya.

"Neyse hadi sen bir banyoya gir sonra da kaşın daki yarayı temizleyelim hadi." Tam bir şey söylicektim ki beni kaldırıp banyoya ittirdi ve mutfağa ilerledi ben de bir itiraz da bulunmadan banyoya girdim.

Banyodan çıktıktan sonra hemen mutfağa girdim ve ocağın başına minnak sevgilim gördüm minnak dediğime bakmayınız aramızda 1 cm var ama yine de ben ondan 1 cm büyüm. Arkadan çok tatlı duruyordu ben de dayanamadım ve gittim arkasından beline sarıldım bir az irkilsede yüzüne hemen bir gülümseme yerleştirdi. "Ne yapmış benim sarışınım bana?" Sarışınım demem her zaman hoşuna gitmiştir. "Mükemmel bir makarna yapmışım uf tadına bayılacaksın." Makarna demesine küçük bir kahkaha attım. "Demek makarna ha." Kafasını gururlu bir şekilde yukarıya kaldırdı ve "Evet" dedi.

"Peki ben de o zaman sofrayı hazırlayım" kafasını yine evet anlamda aşağa yukarı salladı. Sofrayı hazırladıktan sonra Çağan da iki tabak makarna ile geldi. Tabağı önüme koyduktan sonra tam yicektim ki zil çaldı. "Ben bakıp geliyorum." "Tamam." Kapıya doğru yürürken aklım hâlâ yemekteydi acım ben ya kapıyı açtığım da tanımadığım birisi vardı karşımda. "Siz kimsiniz?" Gülümseyip cevap verdi. "Ben......"

Evet arkadaşlar 300 olmamızın şerefine şerefsizlik yaptım tebrik etmenize gerek yok sizi çok seviyorum kendinize dikkat edin ♥

Sevgilerle YIKIK yazar

Somebody tells  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin