Sabah sabah annemin "Emily uyan kızım okulun ilk günü geç kalmak istemezsin değil mi?" diye bas bas bağırmasıyla uyandım. Off neden ben Tanrım neden! Annem beni düşünüyor biliyorum ama bu kadar bağırmasına ne gerek var hem de alarm kuruluyken uyandırması tam bir faciha. Bir yandan alarm bir yandan kendi sesi... Neyse yataktan zorda olsa kalktım. Elime kameramı aldım bir kaç poz fotoğraf çektim. Kameramı alıp koşarak mutfağa indim. Annem kreplere bakmış ve dalmıştı. Kesinlikle bizim bu hale nasıl geldigimizi düşünüyordu. Nasıl mı geldik ? Babam olan düşüncesiz yüzünden. Ailemizin tüm servetini kumarla harcayıp bitirdi, sonra da ortalıktan kayboldu. Bir kaç hafta boyunca ne yapacağımızı bilemedik. Annem Kanada'dan gitmek istediğini başka bir yere taşınmamız gerektiğini söyleyince ona anlayış gösterip, elimizde ne var ne yok alıp Kanada'dan New York'a taşındık. Annem bir işe girip çalışmaya başladı. Sabah erkenden gidip gece geç saate kadar eve gelmez oldu. Onun adına gerçekten üzülüyordum. Ona yardım etmek istiyordum o ise bana 'derslerin iyi olursa bana en büyük yardımı yapmış olursun' derdi.
Ben de tüm tatil boyunca ders çalıştım. Babama bize bunları yaşattığı için çok kızgınım ona ait bende ne varsa şu anda çöpteydi. Yalnız bir şey hariç. Ne mi ? Babamın bana 14 yaşıma girdiğimde aldığı kamera. Bu kamerayı atmıyorum daha doğrusu atamıyorum çünkü ne zaman bu kameradan bir fotoğraf çeksem bana mutlu aile gibi olduğumuz zamanları hatırlıyordum. Ama bir yanım kamerayı atmak istiyordu. Kameradaki her bir fotoğraf bana babamın gülüşünü, benim sarıp döndürdüğü o mutlu günlerimizi hatırlatıyordu. Bazen annem dalmışken yüzüne bakıyorum ve üzlüyorum çünkü annemin gözlerinde hala babama olan aşkını görüyordum. Kreplerin kokusuyla o düşüncelerimden sıyrılıp anneme döndüm ve
"Gülümse çekiyorum"dedim flaşın patlamasıyla annem kendine geldi. O güzel gülümsemesi ile "Günaydın tatlım"dedi ve beni öptü. Sonra üzerime baktı "Aaaa! Emiliy daha giyinmemişsin bugun erken çıkmam gerekiyor acele etsen iyi olur bugün okula ben seni bırakacağım" dedi "Hadi ama anne büyüdüm ben beni okula kadar bırakmana gerek yok ben kendim gidebilirim."dedim bana bakıp gülümsedi "Em hadi krepler soğuycak. "dedi dudak büzdüm ve koşarak odama gittim. Dolabımı açtım krem rengi bir T-shirt ve altına koyu kot renginde pantolon geçirdim, krem rengi ayakkabılarımı giyip, çantamı hazırladım, kameramı çantama koyup doğruca banyoya koştum. Saçlarımı doğal bırakıp hafif makyaj yaptım ve odadan fırladım. Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya binip okulun yollunu tuttuk. Annem beni kapıya kadar bıraktı bana dönüp "İyi şanslar Em" dedi. Ve hızlıca uzaklaşıp gitti. Çantamdaki kameramı kontrol etim - onsuz dışarıya asla çıkmam- okula girdim hemen müdür odasını aramaya koyuldum. Birkaç kişiye sorup müdür odasını bulup içeriye girdim. Müdür karşısında benim yaşlarımda bir çocuğu almış onu azarlıyordu. " Yeter artık okulda bir daha kavga edecek olursanız uzaklaştırma cezası alırsınız" dedi. Çocuk çok rahat görünüyordü. Koyu yeşil bir göz rengi vardı karışık siyah saçları ona çekiçilik kazandırıyodu. Siyah bir T-shirt giymiş ve kasları ortaya çıkmıştı yırtık bir pantolon giymişti deri ceketini koltuğun kenarına asmıştı. Müdür beni görünce "Sen yeni öğrenci olmalısın benim adım Robert Jackson sen de Emily Evans olmalısın." dedi. "Evet efendim"deyip hafif gülümsedim "Biraz bekler misin Emily ?"dedi "Tabiki "dedim eliyle o delici bakışları olan çocuğun karşısındaki koltuğu işaret etti bende oturdum. Karşımdaki cocuk çok rahat görünüyodu Bay Jackson'ı bile dinlemiyordu Bay Jackson boşa dil döküyordu. Bay Jackson konuşmasını bitirdiğinde çocuk Bay Jackson'a dönüp " Bitti mi?" diye ukala bir biçimde sordu "Evet. Şimdi dışarıya çık bir daha senin kavga ettiğini görmek ya da duymak istemiyorum" dedi çocuk sırıttı yüzündeki gamze ortaya çıktı. Odadan çıkarken göz göze geldik bakışlarında çekicilik vardı. Eminim ki okulun popileriydi yani benim işim olmazdı. Ayrıca ben böyle bir çocuğa bulaşmak istemiyorudum. Çünkü çok belalı bir çocuğa benziyordu Bay Jackson sanırım bu yüzden ona bağırıyordu. Çocuk odadan çıkınca Bay Jackson bana dönüp "Bayan Emily sınıfınız E4 bu da ders programınız." dedi ve ders programını bana uzattı. "Teşekkürler. Şey... Bay Jackson sınıfım kaçınca katta? diye sordum Bay Jackson "3. Katta Emily 11.sınıflardan herhangi bir öğrenciye sorarsan seni götürebilir o kattaki tüm öğrenciler 11. sınıf" dedi "Teşekkür ederim Bay Jackson" dedim ve izin alıp dışarıya çıktım. Ders programını incelerken sarışın mavi gözlü bir çocuğa çarptım. Çocuk hemen arkasına dönüp bana baktı "Be... Ben çok özür dilerim sınıfımı arıyordum da" dedim "Önemli değil .Yeni öğrencisin sanırım. Hangi sınıf sana yardımcı olayım bu arada ben Connor "dedi ve elini uzattı elini sıkıp "Ben de Emily. Şey... sanırım E4 11. sınıfım Bay Jackson 3. katta olabileceğini söyledi" dedim "Benimle aynı sınıftasın istersen seni götürebilirm." dedi "Tabiki" dedim. Sınıfa girdiğimde tüm gözler bana dikildi. Connor herkese "Yeni öğrenci adı Emily" dedi. Ona bakıp gülümsedim o da bana bakıp sevimli bir ifadeyle güldümsedi. Etrafa bakarken o siyah saçlı, koyu yeşil gözlü çocuğu gördüm bu çocuk açıkcası biraz gizemli görünüyordu. Bana bakıyordu ona bakmamaya özen gösterdim ne zaman çocuğa baktığımda beni etkiliyordu. Gözleri beni delip geçiyordu. Önde oturan kızlar o çekici çocuğun ilgisini çekmeye çalışıyorlardı. Ne acınası hepsi bir sürtük gibi duruyordu. Şekilden şekile giriyorlardı. Yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Şapşal gibi göründüğümü düşündüm bu yüzden dikkatimi Connor'a verdim. Bu çocuğun kusursuz bir yüzü vardı yüz hatları inanılmaz derecede çekiciydi içimden kesinlikle fotoğrafını çekmem gerektiğıni düşündüm. Ve en arka sıraya geçip oturduğumda yine o beni bakışlarıyla delip geçen çocuğun bana bakıp göz kırptığını görünce şok oldum. Bu çocuk ile aramda pek iyi şeyler geçmeyeceğini hissettim.
Wattpad'teki ilk hikayem umarım beğenirsiniz. Okuyanlar lütfen oy verebilir mi? Şimdiden oy kullanan veya okuyan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.