O Ses

88 4 2
                                    

O ses bana tanıdık gelmişti. Sesin geldiği yöne baktım. Ve hayatımda hiç bu kadar şaşırmamıştım.

Edward!

"Kızı hemen bırak yoksa canını yakarım!" dedi sinirli bir sesle. Bana yardım etmesini şimdi o kadar çok istiyordum ki burda o, ben bir de beni hala sömüren o çocuk vardı. Ya beni Edward kurtaracaktı ya kendimi kurtaracaktım ya da şimdi burda ölerek bu beladan kurtulacaktım.

"Git kendine başka birini bul Edward bu ateşli bebek benim." dedi. Sapık! Bunu dediğinde daha fazla debelenmeye başladım, hala eliyle ağzımı kapatmıştı. Nefes almakta zorlanıyordum ve hala ağlıyordum. Canımı çok yakıyordu. Edward elindeki sigarsını yere attıp üzerini ezdi. Çok soğuk bir şekilde bize doğru ilerledi ve Edward yumuruğunu çocuğa geçirdiğinde hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım ve kendimi duvara daha çok yapıştırdım. Çocuğun ağzından kanlar fışkırdı. Gerçekten çok korkmuştum, kalbim o kadar hızlı atıyorduki sanki göğüs kafesimden dışarı fırlayacaktı.

"Hadi ama Edward paylaşabilirz ikimize de yeter bu bebek." dedi ve güldü. Ağzından kan daha fazla akmaya başladı. Edward bir yumruk daha indirdi. Edward onu öldürebilecek güçteydi ve bunu şimdi yapıyordu. Bana döndü "Git çabuk burdan!" diye bağırdı sesi öfkeli çıkıyordu. "Git dedim!"  arkamı döndüm ve ana caddeye doğru koşmaya başladım, belli bir süre sonra koşmayı bırakıp yürümeye başladım çünkü zaten yorgundum iyice yorulup bu iğrenç yerde bayılmak istemiyordum. Soğuk bir elin kolumu tutmasıyla irkildim ve çığlık attım. "Sakin ol benim Edward." ağlamaya başladım çünkü kendimi çok güçsüz hissediyordum. Nasıl bulaştım ben bu belaya! " Teşekkür ederim. Be...beni kurtardığın için." dedim gözyaşlarımı silerek. Edward hızlı hızı nefes alıp veriyordu. Nefesi alkol ve sigara kokuyordu bu çok mayhoş bir kokuydu. Norlmade iğrenmem gerekiyorken iğrenmedim aksine bu koku gerçekten hoşuma gitmişti. 

"Önemli değil ama senin orda ne işin vardı? Oraları pek tekin yerler sayılmaz." dedi sakin ve yumuşak bir sesle, sabahki beni tehdit eden o geniş egolu çocuktan eser kalmamıştı. Belkide sarhoştu. "Burda yeniyim biliyorsun ve kayboldum." dedim ne diyebilirdim ki 'seni gördüm bir çocuğu bıçakladın belkide öldürdün o yüzden korkudan ve şaşkınlıktan yolumu şaşırdım' mı demeliydim. Deseydim ne yapardı acaba? Ah bunu düşünemeyecek kadar yorgundum. Başımı öne eğdiğimde kanayan elini gördüm.

"Edward elin kanıyor." dedim elini işaret ederek. 

"Pek önemli sayılmaz. O piç  cam parçasıyla elimi çizdi küçük bir çizik." dedi gözlerimin içine bakarak gözleri çok güzeldi. Koyu bir renkti ama koyu yeşil değildi. Daha çok siyah tonlarında bir kahverengiydi. Ama çok etkileyiciydi ve çok çekiçi ve çok seksi ve... Kendine gel Emily! Karşında duran bu çocuk seni tehdit etti ve kameranı kırdı. Gözlerimi gözlerinden ayırarak eline tekrar baktım. Bu mu küçük bir çizik! Edward benim için yaralanmıştı bir şeyler yapmalıydım. Şortumun bez kemerini çıkararak elini iki elimin arasına aldım ve sardım. Şaşkınlıkla ne yaptığımı izledi.

"Böyle daha iyi oldu. Kemer sende kalabilir sonra verirsin." dedim Edward hala şaşkındı ama kendini toparladı ve ifadesiz yüze büründü. "Şey... ben gitsem iyi olacak hava iyice karardı tekrar teşekkür ederim Edward." dedim tam arkamı döndüm  gidecektim ki Edward'ın arkamdan seslenmesiyle durdum ve ona döndüm koşarak yanıma geldi "Sanırım bu senin." dedi ve telefonumu bana uzattı. Evet. Doğru, debelenirken düşürmüştüm. "Teşekkür ederim." dedim Arkamı dönüp evin  yolunu tuttum. Eve vardığımda bugün hiç yaşanmamış sayacaktım. Tabii yapabilirsem.

Eve vardığımda kapıyı açmadan önce üzerime baktım. Ah kesinlikle böyle annemin karşısına çıkamazdım. Tonlarca soru sorup beni daha çok yorardı. Bir an önce yatağıma kıvırılıp bugün yaşananları düşünmeden uyumak istiyordum. Üstümü düzelttikten sonra anahtarla kapıyı açtım. ama annem mutfaktaydı. Çok sinirli ve üzgün olduğu sesinden belli olıyordu. Telefonda  hararetli bir konuşma yapıyordu ama burdan pek anlaşılmıyordu. Televizyon açıktı ve bir haber kanalına çevrilmişti. Haberde ise kayıp genç kızlarla ilgili haber vardı. Off annem cidden beni merak etmişti. Mutfak kapısına doğru ilerlediğimde annemin öfkeli sesini daha çok duydum. 

"Hepsi senin yüzünden lanet olsun! Senin yüzünden biz bu hale geldik. Kızım kim bilir nerde ne halde ne yapıyor!" diye telefondaki kişiye bağırdı ve ben daha çok yaklaştım kapıya " Özür dileme! Ben affetsem bile Emily asla seni affetmez !" annem çok fazla üzgün ve sinirliydi böyle hararetli bir konuşmayı ancak tek bir kişi ile yapabilirdi,

Babam.

Arkadaşlar bir kaç gün yazmadığımı biliyorum. Ama tercih sonuçları ile uğraşıyordum. Umarım bu bölümü seversiniz. Lütfen oy verip yorum yazın.

Gülümse ÇekiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin