Arabaya biner binmez annem hemen " Eee Em okulun ilk günü nasıldı? Yeni arkadaşlar edindin mi?" diye sordu. Ne cevap verebilirm diye düşünüdüm. Arkadaş edinmiştim ama aynı zamanda belalı bir düşmanda edinmiştim. Bunu anneme söyleyemem diye düşündüm. Annem,
"Emily hala soruma cevap vermedin?" diye sorunca düşüncelerimi kenara itip sevimli bir gülümseme ile karşılık verdim "İyiydi. Pek kimseyle tanışmadım." diye yanıt verdim. Kısa ve öz bir cevaptı, başka bir sorunun ardını getirmemesi için dua ettim. Zaten annem başka bir soru soramayacak kadar dalgın görünüyordu.
"Senin günün nasıl geçti?" diye sordum çünkü ortamdaki sesizliği bozmak istiyordum. "İyiydi. Ama yorucuydu. Eve gidince ilk işim biraz dinlenmek olacak." dedi ve gülümsedi. Eve yetişene kadar ettiğimiz tek sohpet buydu. Sanırım ikimizin de pek konuşmaya hevesimiz yoktu.
Eve yetiştiğimizde odama çıkıp kameramı kontrol ettim. O aptal çocuk kameramı o kadar hızlı dolaba atmıştıki içten içe kırılmamış olmasını diliyordum. Ama zarar görmüştü bir daha çalışacağını pek sanmıyordum biraz kurcaladım ama çalışmadı "Off lanet olsun gerizekalı kameramı kırmış!" dedim çok sinirlenmiştim aptal çocuk kameramı bozmuştu bunu ona ödetecektim. Gözlerim doldu sakinleşmek için dışarı çıkma kararı aldım. Dolabımı açtım, kot bir şort ile kolsuz gömleğimi giydim, altına spor ayakkabımı geçirdim. Bizim caddenin üst kısmında bir park vardı. Oraya gitmek istiyordum. Yüzüme soğuk su ile yıkadım ve annemin yanına gittim. Annem mutfaktaydı, yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Son günlerde gerçekten annemi bu dalgın haliyle yakalıyordum. Bu pek hoş bir durum değildi. Annemi böyle görmek istemiyordum. Toparlanması gerekiyordu. Annemin neşeli hallerini özlüyordum.
"Anne bizim caddenin üst kısmında olan parka gidebilir miyim lütfen? Hem biraz temiz hava almak istiyorum. Okul havası biraz sıktı beni." dedim. Bana dödü derin bir iç çekti ve "Olur Emily ama geç kalma lütfen" dedi " Tamam geç kalmam." deyip annemi öpüp dışarıya attım kendimi.
Temiz havaya gerçekten ihtiyacım vardı. Bugün Edward beni tehdit etmişti ve açıkçası biraz korkmuştum. Soğuk ve sert bakışları vardı. Ama bu özlellikler ona çekicilik kazandırıyordu. Ama konu bu değildi. Hiçbir insan egosu bu kadar büyük olamazdı. Birkaç dakika yürüyüp bunları düşünrken bir kavgaya şahit oldum. Kavgayı gizli gizli izledim. O kargaşada bir yüz beni korkutmaya yetti. Edward gayet rahat bir biçimde başını duvara yaslamış sigarasını içiyordu ve yerde birkaç tane alkol şişesi vardı. Bu durum beni bu çocuktan iyice soğutmaya yetti. Bakışları soğuktu sanki yanı başında bir kavga yokmuş gibi rahattı, sanırım bunu hergün yaşıyordu. Biraz kıpırdandı, sigarasını yere attıp üzerine bastı sonra kavgaya döndü. Yüzü dağılmış olan çocuğun saçlarını tutup gayet sert bir biçimde eliyle kavradı ve geriye doğru çekti. Çocuğun kulağına eğilerek bir şeyler söyledi sonra kaşla göz arasında bir bıçak çıkarıp çocuğun karın boşluğuna sapladı. Ben daha ne olduğunu anlamaya çalışırken çocuk iki büklüm olup yere yığıldı. Soğuk bir hareketle çocuğu işaret edip yanındaki çocuklara bir şeyler söyledi. Ordaki çocuklardan iki kişi çocuğu bir arabaya bindirip götürdü. Neydi bu şimdi? Edward denen o ahmak gayet soğuk bir biçimde birini bıçaklamıştı ve ben buna şahit olmuştum. Arkamı döndüm ve ilerlemeye başladım. Durdum, tekrar dönüp baktım, sonra korktum ve önüme döndüm. Çünkü donuk ve sert bakışlarını bana çevirmişti.
"Siktir!" diye mırıldandım. Yürümeye başladım. Ama park yerine eve doğru ilerliyordum . Oturduğumuz yer New York'un pek işlek yerlerinden sayılmazdı ıssız denebilecek kadar sakindi ve birkaç ev vardı sadece. Yani Edward burada beni öldürse kimse sesimi duyup yardıma gelmezdi. Durup etrafıma baktığımda burası bizim eve giden yol olmadığını anladım. Nerdeydim ben? Çevreme bir göz attım dar bir sokaktaydım, ilerde bir grup genç vardı. Ellerine gazete kağıdına sarılı alkol şişeleri vardı. İçlerinden biri beni farketti.
"Beyler bakın aramızda kim var?" dedi ve tüm o piç bakışlar üzerime dikildi. Ve beni baştan aşağıya süzmeye başladılar. Arkamı döndüm ama arkamı dönmemle bir çocuk yolumu kesti. Hafif kumral saçları ve yeşil gözleri vardı. Yapılı bir vücüda sahiptti. "Çekilir misin?" dedim sesimi yükseltip ama bu onları kahkaya boğmaktan başka bir işe yaramadı. Gülümserken gözleri parıldadı. Yana kaydım o da benle aynı yöne kaydı. Beni bileğimden yakalayıp duvara itti ve sonra çevik bir hareketle üzerime abandı. Çok güçlüydü hareket edemiyordum. Sarhoş olduğu çok beliydi. Korku tüm bedenimi sardı. Debelnemeye başladım, ama bu onu eğlendirmekten başka bir işe yaramıyordu. Gruptan birkaç kahkaha sesi yükseldi. "PİÇ KURUSU RAHAT BIRAK BENİ!" diye bağırmaya başladım. Çocuk yüzünü yüzüme yaklaştırdı nefesini yüzümde hissediyordum. Eliyle saçlarmı geriye itti. "YARDIM EDİN!" diye bağırdım ama sesimin pek duyulmayacağından emindim. Çocuk baş parmağını dudaklarımdan boynuma doğru indirdi. "Boşuna bağıma bebeğim seni burda kimse duyamaz." dedi ve pis pis sırttı .
Gruba dönüp "Gidin!" dedi daha doğrusu emir etti. "İmdat! Yardım edin ne olur! Beni duyan var mı?YARDIM EDİN! "bağırdım ağlamklı bir sesle çünkü olacaklardan gerçekten çok korkuyordum. Kahkaha attı "Kimse seni duyamaz bağırmaktan vazgeç. Hadi eğlendir beni biraz!" dedi ve boynuma doğru eğildi. Nefesini boynumda hissettim ardından dudaklarını. Debelenip ağlamaya, bağırmaya başladım. "Boşuna bağırma bebeğim burda sen ve benden başka kimse yok." dedi boynumu öpmeye devam etti, bileğimi çok sıkı kavramıştı, ben ona karşı çok güçsüzdüm. Bağırmaya ve ağlamaya devam ediyordum. Nasıl geldim buraya lanet olsun!!!! O piç bileğimi bıraktı, bana yaslandı. Kıpırdayamıyordum. Eliyle ağzımı kapattı. Ağlıyordum ve o kadar çok korkuyordum ki burdan nasıl kurtulacağımı düşünemez hale gelmiştim. Tek eliyle gömleğimin düğmelerini açmaya başlamıştı. Ağlamam hızlandı ve daha fazla debenlenmeye başladım. Elini ağzımdan çekti çığlık atıp bağırmaya başladım ama hemen ağzımı geri kapadı.
" Boşuna bağırma dedim sana kimse duyamaz seni!" dedi ve düğmelerimi açmaya devam etti. Artık yorulmuştum. Çok korkuyordum. Gözlerim acı acı kararmaya başlamıştı ki bir ses,
"Ben duydum" dedi.
Umarım bu bölümü beğenirsiniz. İyi kötü yorumlarınızı bekliyorum.