9

116 11 0
                                    

Amirimle düğünümüzü konuşacaktık.
"Amirim."
"Lisa ve Jennie."
"Sizinle bir şey konuşmak istiyorum."
"Tabii."
Telefonum çaldığında özür dileyip telefonu açmıştım.
"Ne?"
Telefonu kapattığımda ellerim titriyordu.
"Sorun ne Lisa?"
"J-Jennie, arayan Rosè'nin doktoruydu ve o, o ölmüş."
"Nasıl, ne?"
"Jennie onu da kaybettim."
Ellerimi saçlarımın içine daldırıp karıştırdım. Başım patlayacak gibiydi. ellerimi sıktım, dizlerimi hafiften kırdım bağırırken.
"Sikeyim!"
Elimi masaya vurup odadan çıktım. Bilgisayarımdaki adamın attığı mesajı Max'e yolladım.
"Bul şunun konumu."
"Burası efendim."
"Madem yapabilecektin neden ilk başta söylemedin?"
"Özür dilerim."
Silahımı alıp arabaya atladım. Adamın olduğu mekana gidip adamlarına ateş etmeye başladım. Elimdeki benzin kutusunu adamın olduğu odanın içine döktüm.
"Lisa, beraber ölürüz."
"Ölelim."
"Evde bomba var, geleceğini biliyordum."
"Olsun."
"Yak bizi sevdiceğim. Ölelim beraber."
"Ne diyorsun sen? Hayatımdaki her şeyi aldın lan benden! Jisoo benim hayatımdaki tek değerli varlıktı. Ondan geriye kalan tek şey onu doğuran annesiydi."
"O senin kızın bile değildi."
"Umrumda değil."
Elimdeki çakmağı yere bıraktım.
"Ölelim."
Dışarıdan Jennie'nin bağırışları geliyordu.
"Hepimiz öleceğiz."
Belimdeki silahı çekip karşımdaki adamı kafasından vurmuştum. Masadaki bıçakla kafasını kesip elime aldım. Dışarı çıkıp Jennie'yi tutan adama doğru fırlattım.
"Senin de sonun böyle olacak."
"Abime bunu nasıl yaptın?"
"Gel göstereyim."
Bana doğru koştuğunda zıplayıp kalbine tekme atmıştım.
Diğer elimle tuttuğum bıçağı boğazına doğrultup onun üstüne çıktım.
"İşte böyle yaptım. Benim de bir sorum var."
Kalbine baskı yaptığım nefes alamıyordu bunun için cevap veremiyordu.
"N-ne?"
"Peki siz benim kızıma ve en yakın arkadaşıma bunu nasıl yaptınız?"
Boğazına bıçağı hafiften sapladım. Ayağa kalktığımda tekmeyle boğazına doğru ittim bıçağı.
Jennie bana koşup sarıldı. Kanlı ellerimle ona sarılmıştım.
"Jennie ben çok özür dilerim. Bunları görmeni istemezdim."
"Önemli değil, hak ettiler."
"Hastaneye gitmemiz gerekiyor. En yakın arkadaşımı uğurlamalıyım."

Rosè'nin yanına gitmiştik. Elleri çok soğuktu.
"Jennie biliyor musun, o benim en yakın arkadaşımdı. Çok zor durumdaydı ve evlendik. O her zaman benim yanımda oldu. Biz evliyiz diye benimle ilişkiye girmek için zorlamadı asla. O bana aşıktı ve kızı olacaktı. Bir gecelik hatası hayatına malolacaktı. Onu özleyeceğim."
Sırtımda hissettiğim ellerle arkamı döndüm. Karşımda Rosè ve Jisoo vardı.
"Kendi hayatına odaklan Liz. Seni seviyorum."
"Ben de seviyorum seni anne. Lütfen kendine acı çektirme."

Jennie beni sarsıyordu.
"Lisa bağırma!"
Çığlık çığlığa gözlerimi açmıştım.
"Sakin ol."
Arkamı döndüğümde Rosè hâlâ yatıyordu. Kafamı onun koluna yaslayıp ağlamaya başladım.
"Kızımıza iyi bak, tamam mı? Sizin beraber olduğunuzu bilmek azıcık da olsa iyi hissettiriyor. Sizi seviyorum."

Ayağa kalkıp Morg'dan çıktım.
Elimi Jennie'nin beline koyup yürümeye başladım.
"O senin en yakının mıydı?"
"Evet."
"Neden evlendiniz?"
"Biriyle ilişkiye girdi ve hamile kaldı. Öğrendiğinde babası evden atmıştı."
"Çok iyi kalplisin Lisa. Bu yüzden benden bile uzak durmuştun bir aralar."
"Onu özleyeceğim Jen."
"O da, Jisoo'da seninle gurur duyuyor."
"Nereden biliyorsun?"
"Çünkü sen onlar için elinden geleni yaptın."
Gözlerimdeki yaşları silip yanağıma öpücük kondurdu.
"Ağlama artık."

Are you happy?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin