Saatler geçti aramızdan
Ne sen kala da durdun
Ne ben çeyrekte
Buluşacağımız yer de yoktu
Koşturduk biz sadece-Narkissos-
12 Ekim 16:00
İmkansız aşklar doldurmuş bütün şehirleri. Bir de kuru kalabalıklar. İmkansız aşk nasıl olur bilmezdim; ama mektuplarla öğrenmeye başlıyordum. Ufacık satırlara yazdığı aşkı, Bahar'ın, ben içim yana yana okuyordum. Belki sadece abime yazdığı içindi; ama canım yanıyordu işte.
O gece okuduğumda mektubu bunu hissetmiştim. Bahar'ın abime olan aşkına, ufacık kelimelerle ona ulaştırma gayretine hayran olmuştum. Abime Güneş'im demesine bile.
belki de Onat için yaratılmıştı. Güneş kelimesi ona çok uygundu.
O gittiği yeri neşelendirirdi, güldürürdü. Mutluluk getirirdi. Ben hiç onun yanında üzüldüğümü hatırlamıyordum. Ağlasam bile bana unuttururdu ağlamayı.
Bencil adam.
Ölüp giderken, onca insanı mutlu etmekle uğraştığı hayatında neyin onu karartığını bilmemek...
Hangi yerde karardığını?
Annem mi?
Palavra.
Ona inanmıyordum. O gece izlerken onu bana aktardığı duyguya inanmıştım sadece. Caresizlik ve ölmüş bir Onat
Çoktan ölmüş bir Onat.
Gözlerimi yorgunca kırpıştırırken Araz içerinin kapısında belirmişti. Bu sefer gökyüzüne bakacak gücü bulamamıştım kendimde. Bu şehri izleyecek mutluluğu. O yüzden ters dönmüş kıvrılmıştım yine geçen ki gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖK YÜZÜNE YARIM SANİYE KALDI
Подростковая литератураSeni özlemekten korkuyorum, sigara adam..." dedim onu kendime çekerken. "Senden çektikçe biteceğinin farkındayım ama yine de seni bırakamıyorum. Ellerim mi ıslak yoksa sen mi sıkıca yerleştin parmaklarıma?" Dikkatlice beni izlerken ona sokuldum. Kaf...