Chan Jeongin'i almak için kaldığı eve gelmişti. Jeongin koşarak Chan'ın yanına gidip sarıldı.
"Hadi hyung! Gidelim gidelim gidelim~"
"Tamam miniğim sakin. Gideceğiz. Hazırsın değil mi?"
"Evet!"
"Nereye gidiyorsunuz?"
Hyunjin gelip sormuştu. Bu sayede Jeongin'in yüzünde piç bir sırıtış belirdi.
"Neden sordun ki hyung?"
"Merak. Ayrıca beni mükemmel uykumdan uyandırmanızın sebebini öğrenmek hakkım."
"Jeongin lunaparka gitmek istedi. Beraber oraya gidecektik."
"Ben de geleyim mi~"
"Ama...ama biz Chan hyungla baş başa gidecektik."
"Jeongin bu seferlik gelseler ne olur ki?"
"Ben sadece seninle gitmek istiyorum. Yoksa evde bu kafadan özürlülerle evde oturmasını da bilirdim."
Hyunjin trip atıp gitmeye hazırlandığında Jeongin'in telefonuna bir mesaj geldi.
Hyunggie~: İyi eğlenceler kakaolu sütüm
My Baby: Sağol hyung
Bana bir ip ucu daha verdiğin için
Hyunjin hyungu eledim
Telefonu elinde değildi
Sadece Chan hyung ve Seungmin hyung kaldı
Yine faka bastın
Hyunggie~: Bilerek yaptım
Beni bulman gerek
My Baby: O zaman kim olduğunu söyle hyung
Bulmam daha kolay olur.
Hyunggie~: Cesaret edemiyorum ama
Doğru yoldasın
My Baby: Hyung
Bizimle lunaparka gel
Hyunggie~: Kurnaz bir tilkisin jeonginnie
Ama yemezler
My Baby: O zaman kim olduğunu biliyorum
Seungmin hyung~
Seungmin bu kadar erken bulabileceğini tahmin etmediği için şaşırmıştı. Bu kadar dalgın olduğu için de kendine kızıyordu.
Odasının kapısı çalındığında korkuyla gidip açtı.
"Merhaba Seungmin hyung~"
"Me-merhaba. Geçsene."
"Geçmeyeyim bence."
"Kızgın mısın?"
"Neden kızgın olayım?"
"Sana mesaj atanın ben olduğumu öğrendiğinde kızmış olabileceğini düşünmüştüm."
"Hayır kızmadım."
İkisi de bir süre sessiz kalmışlardı. Seungmin utandığı için başını yerden kaldırmıyordu.
"Bana bak hyung."
Başını yavaşça yerden kaldırdı ve Jeongin'e baktı.
"Seni seviyorum Jeongin."
Jeongin'i belinden çekip odanın içine soktu ve kapıyı kapatıp duvarla arasına aldı. Jeongin kendini sıkıca tutan kollardan ayrılmaya çalışsa da başarısız oluyordu.
"H-hyung bırakır mısın?"
"Hayır. Bu sefer bırakmayacağım."
"Kollarım acıyor hyung bırak."
Seungmin Jeongin'in boynunu koklayıp öptü. Boynuna art arda öpücüklerini sıralarken Jeongin hala tepiniyordu. Sonunda korkudan ağlamaya başlamıştı.
"Hyung yapma!"
Seungmin daha da sertleşmişti. Jeongin'i kucağına alıp yatağa yatırdı ve üzerine çıkıp hafif dekolteli bulüzünün yakasını daha da açıp göğsüne öpücüklerini sıraladı.
"Hyung yalvarırım dur! Beni korkutuyorsun..."
Bu sefer Seungmin'i durdurmayı başarmıştı. Seungmin hızla uzaklaşıp Jeongin'i kollarının arasına aldı.
"Özür dilerim. Çok özür dilerim. S-seni korkutmak istememiştim."
"Uzak dur. Ya-yaklaşma. Bırak."
Seungmin uzaklaştığında Jeongin yataktan kalkıp göz yaşlarını sildi. Aynadan kızarmaya yüz tutmuş gözlerine baktı.
"Bir süre bana yaklaşma."
Koşarak odadan çıkıp kendisini bekleyen Chan'ın yanına koştu.
"Gidelim hyung. Acele edelim. Evde daha fazla durmak istemiyorum."
"Bir sorun mu var miniğim? Bana anlatabilirsin."
"Hayır hyung. Sadece gidelim."
Jeongin Chan'ın elinden tutup evden çıkarttığında kapının kapandığını duyan Seungmin tutmaya çalıştığı göz yaşlarını çığlıklar eşliğinde serbest bıraktı.
_____
Selam.
Üzgünüm, Seungmin piç olmamalıydı. Neden böyle geliştiği hakkında hiçbir fikrim yok.
Yakında final olacak.
Kendinize iyi bakın💛💛💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakaolu Süt <<JeongMin>>
FanfictionBilinmeyen numara: Kakao gibisin ufaklık My Baby: Anlamadım Bilinmeyen numara: Kakao gibi acısın demek istiyorum ama sütle karışınca tadından yenmez Sütün olmak isterim My Baby: Yanlız benim süte alerjim var Onu ne yapacağız