15

690 78 48
                                    

Jeongin'in kafası lunapark satesinde bira da olsa dağılmıştı. Bir hafta boyunca Chan'ın evinde kalacaktı. Bu yüzden de Seungmin'i görmeyecekti.

"Sen sağdaki odada kalacaksın. Fazladan odam olduğuna şükretmelisin."

"Neden fazladan odan olduğunu biliyorum hyung~"

"Nedenmiş peki?"

"Woojin hyungu odadan kovduğunda sırtı ağrımasın diye fazladan odalı bir ev seçmiştin."

Chan utanıp başını eydi ve yavaşça evet anlamında kafa salladı.

"Hyung,ona gerçekten aşıksın."

"Evet Jeongin, ona çok aşığım."

"Sana bişey sorabilir miyim?"

"Sor miniğim."

"Woojin hyunga aşık olduğunu nasıl anladın?"

"Yani...nasıl anlatsam ki? Onu gördüğünde mutlu oluyorum. Onsuz tek bir saniye bile duramıyorum. Yanımda olduğunda ve bana sarıldığında midemde kelebekler uçuşuyor. Bunun gibi şeyler olduğunda anladım."

Chan bunları gülümseyerek büyük bir heğecanla anlatmıştı. Jeongin Chan'ın mimiklerini gülümseyerek izliyordu. Heğecanlandığındaki hareketleri çok tatlıydı.

Kapı çaldığında Chan'ın heğecanı ikiye katlanmıştı. Kapıyı açar açmaz Woojin'e sıkıca sarıldı. Elleri titriyordu.

"Ho-hoş geldin."

"Hoş buldum sevgilim. Neden bu kadar hızlı nefes alıyorsun? Kalbin de çok hızlı atıyor. İyi misin?"

"Woojin hyung...sanırım ona sormamam gereken bir soru sordum ve heğecanlandı."

"Ne sordun?"

"Sana aşık olduğunu nasıl anladığını sordum."

Woojin Chan'ı kucağına alıp koltuğa oturdu. Chan'ın hala elleri titriyordu.

"Evet sormamalıydın... Chan sakin ol sevgilim. Ellerin titriyor."

Chan heğecanlandığında ilk sevgili oldukları gündeki gibi oluyordu. Utangaç, heğecanlı ve çekingen. Ne zaman mı geçiyordu? Zamanı...fesat düşünmelisiniz.

"S-sakinim ben."

"Hmm... Öyle mi? Bana pek öyle gelmedi. Bence sen beni istiyorsun... Jeongin evden çıkmalısın."

Jeongin ikiletmeden evden çıktı ve en yakın parka doğru ilerledi.

Ara sokağın kenarından geçerken birinin kendisini ara sokağa çektiğini farkedip çığlık atacağı sırada çeken kiçi ağzını kapattı.

"Sakın bağırma Jeongin, benim."

"Beni takip mi ettin? SAPIK MISIN SEN YA?!"

"Bağırma. Ve evet senin sapığınım. Şimdi de seni kaçırıyorum."

Seungmin Jeongin'i bileğinden tutup peşinden sürüklemeye başladı. Ama ilerledikleri yol eve gitmiyordu.

"N-nereye gidiyoruz?! Bıraksana kolumu ya! Burası evin yolu değil! Sana bir soru sordum Kim Seungmin! Bana cevap ve-"

Seungmin daha fazla dayanamayıp Jeongin'i kucağına aldı.

"Sus ve bana güven."

"Yaptıklarından sonra nasıl güveneyim?!"

"Biraz daha konuşursan öpeceğim."

Öpülmek istemediği için susmayı seçti. Bir süre sonra yeşillik bir alana geldiklerinde durdu.

Jeongin'in içi ısınmıştı. Sonbahar olmasına rağmen hala güneş buraya gülümsüyor ve çeşitli çiçekler açmasını sağlıyordu.

Seungmin yere oturup Jeongin'i de kucağına oturttu ve sarıldı.

"Hep seninle buraya gelmeyi hayal etmiştim. Beraber ağaçtan düşen yaparklarla bir dağ yapıp üzerine atlayacaktık. Sonra sen yorulup göğsüme yatacaksın ve oracıkta beraber uyuyacaktık. Ama her şeyi berbat ettim. Sana yıllardır aşığım ve birden bire isteklerim kalbimin önüne geçti. Özür dilerim."

"Önemliydi. Beni ne kadar korkuttuğundan haberin var mı? Hayallerine gelirsek, belki gerçek olurlar. Kimse bilemez değil mi?"

"Olabilir miyiz?"

"Olabiliriz. Yani sanırım. Eğer bana kakaolu süt alırsan."

"Sana seni alamam güzelim."

"Kakaolu sütün kendisine alerjisi var. Ama alerjisi olan şeye aşık."

"Ne?"

"Kakao, sütüne aşık oldu hyung."

_____

Selam!

Kakao sütüne aşıksa sonraki bölüm final diyebilir miyiz? Bence evet.

Kendinize iyi bakın💛💛💛





Kakaolu Süt <<JeongMin>>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin