Bae'lerim işte 2. Bölüm umarım beğenirsiniz,,
Son ses P. Y. T.'yi dinleyerek dans ediyordum. Allam hayallerim gerçek olmuştu! Gerçi annem bir şey demese de gidecektim o konsere. Ben Meryem Özgür'sem bu konsere gideceğim! Aha bak şuraya yazıyorum! Doğukan da "Kes şu müziği" diyordu, ama Hu Kerz biç? Biraz daha dans edip şarkı söyledikten sonra yapacak bir şey olmadığı için bilgisayarıma girip indirdiğim ve 'İZLENECEK' listesine kaydettiğim dosyaya girdim. İzlenecek ondan fazla animem vardı ve boğulacak gibi hissediyordum. Blue Exorcist'te kaldığım bölümü açtım. İzlemeye başlamadan önce aşağıya koştum ve dört paket aşkım Crunch'lardan aldım. Çikolatalı sütten aldım. Son olaraktan da Lays gaşık cips'den aldım. Yiyin gari! Oradan bana göz kırpan Nutella'ya baktım dayanamadım ve onu da aldım.
••••
Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Pfff kafam kıçımda, kıçım kafamda değişik bir pozisyonda uyandım. Bilgisayarımı ne zaman kapattığımı bile hatırlamıyordum. Bu sefer annem beni kaldırmaya gelmedi. Saat 10'a geliyordu. Bir dakika? SAAT ON MU?!Allah Kahretsin geç kalmışım! Bugün okula gitmese miydim ya? Amaaan gitmeyeyim koy göte gitsin, diyemedim tabii ki. Aceleyle günlük kıyafetlerimden birini giyip kahvaltı etmeden çıktım. Sonunda okula vardığımda hızla ilk dersim olan Edebiyat sınıfına girdim. Kapıyı iki kere tıklatıp girdim. Sessizce arkada bir yerlere geçerken Deniz'in olmadığını fark etmiştim. Ne yapacaktım okulda ya. Uzun aradan sonraki dersim de Matematikti, ben bu kadar şanssız olamam ya! Hocamız Mr. Şakir normal Matematik öğretmenleri gibi değildi. Adamcağız kendi halinde, isteyince bol bol not veren değerli hocamızdı. Sonunda ders bittiğinde "Çok şükür Poseidon," dedim. Kantine indim. Bugünde fakirdik işte. Fakirlik başa bela. Değerli arkadaşım Pınar'a gittim. "Pııınaaar!" diye seslendim "Al." dedi elime dört lira sıkıştırarak."Vay be." deyip kantine döndüm. "Sonra öderim," dedim ve göz kırptım. Normalde böyle insanlardan nefret ederdim ama yakın olduğum kişilere yapıyordum işte. Capri-Sun ve Karışık bir tost aldım. Yanına da bir adat Crunch. Afiyetle yemeğimi yerken önüme bir aptal oturdu. Başak. Yemeğime devam ettim. Elini salladı "Heey!" dedi
"Taksana." Tostumu ısırırken telefonuma bakmayı sürdürdüm.
"Peh, diyecektim ki madem #1 numaralı Moonwalker'sın o halde konsere geliyorsundur?" dedi bilmiş tavrıyla. Oha bir dakika kesin miydi?
İçimden 'Ahey, ahey!' diye bağırırken "Tabii." dedim sakinlikle.
"Eh bende kulise girebileceğim. Yani bildiğin Michael'la tanışacağım! Acaba ne giysem? Michael'ın en sevdiği reenk... Yeşildi değil mi?" Hayır hayır sinirlendiğim kulise girebileceğini söylemesi değil, sinirlendiğim Michael hakkında bir ekmek kırıntısı kadar bir şey bilmediği halde onu 'sevdiğini' insanlara göstermesi. Ki onu sevmenin onun havalı olduğunu zannediyor. Tamam güzel bir şey ama onu tanımıyor bile! Dişlerimin arasından "En sevdiği renk kırmızı." Konuyu değiştirerek
"Ah çok tatlı değil mi amaaaa?" dedi. İçimden manyakça kahkaha atma isteğini bastırdım, Crunch çöpümü masaya bıraktım ve ona döndüm "Sen" -parmağımı ona çevirdim-
"bir daha Michael hakkında iyi- kötü fark etmez bir şey söylersen, saçlarından tutar Eiffel Kulesinden sallandırır, Dubai'deki en yüksek binadan atar, Hollanda'daki tüm sapık marketlerde çalıştırır ve son olarak Empire States'ı bir tarafına sokarım." dedim ve kantini terk ettim.•Ooooohhhh yeeeeahhh bebeeek!•
Sakin ol şampiyon kuul ol biraz
•Olm laf soktun lan laf! Nasıl kapak oldu yaa!•
Taam Meriy! Sakin ol işte hey Allahım.
•Oq.•
Vay anasını. İç sesim trip atıyor.
••••
Annemi okul çıkışında bekliyordum. Aklıma İşsiz gelince aradım, cevap verir vermez,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APPLEHEAD|M.J.|
De TodoHer hangi bir Moonwalker'dı o. Sadece fazla deli ve aptaldı. Ama bu özellikleri, hayalinin gerçekleştirmeyeceğini göstermezdi. Tamamen bir tesadüftü. Fakat hesaba katmadıkları kişiler vardı. Meryem Özgür'ün, Mary Free'nin, özgür ruhu olmasına rağmen...