prologue

1.7K 62 3
                                    

Böyle bir şeyin elimden çıkması kaçınılmazdı değil mi?

 
    22 Haziran 2015

"Tüm bunlara devam etmeden önce onunla nasıl tanıştığım, teninin kokusunun beni ve karmaşık zihnimi kendisine hapsetmesine ilk ne zaman izin verdiğim ve güldüğünde tıpkı bir kız çocuğununki gibi tizleşen sesinin tınısına nasıl kapıldığım hakkında bir şeyler zırvalamamı istediğini biliyorum. Ama bunun benim için bir başı veya sonu yok." Ellerim sarı tutamların arasına karıştığında sıkıntıyla nefesimi verdim. Ilık ter damlacıkları alnımdan boynuma doğru ince bir istikamette ilerliyorlardı, yüzüme vuran serin rüzgarın yardımcı olduğunu söyleyemem. 

Uzun parmaklarını dizlerinden ayırıp onları gövdesine çekti ve kollarını dizlerinin etrafına sardı. Karmaşık saçları ve dağılmış görüntüsünün altında cümlelerimin içinde uyandırdığı merakı görebiliyordum ve bu beni daha iyi hissettirmiyordu. Yalnızca bir saniye için onu kendime saklamam gerektiği konusunda karar kılmıştım. Ela gözlerinin tenimi yakıp kavuran neşeli bakışlarını ve dudaklarının benimkilerin üzerinde hareket etmesinin nasıl hissettirdiğini bulanık hafızamın değerli bir köşesine not edip onu aklımdan uzaklaştırabilmek için. Ama içimde büyümeye devam eden bir balon vardı ve en sonunda bunun beni harap mı edeceğini yoksa onu tamamen unutmamı mı sağlayacağını bilemiyordum. Ona dokunabildiğim yalnızca birkaç saat içinde tattığım cennet gözkapaklarımı her kapattığımda zihnimde tekrar canlanıyordu. Ne yazık ki boğazımdaki yumru onu  yalnızca kağıtlara dökünce sönüp gidecek gibi değil. 

Boğazını temizleyerek beni devam etmem için teşvik ettiğinde tekrar parmaklarımla uğraşmaya başladım. Gözbebeklerini örtmüş hüznün bana acıdığından mı yoksa kendi sıkıntılarından biri mi olduğunu ayırt edemiyordum. Sigarası dudaklarından sarktığında bakışlarım yarısı içilmiş dala kaydı. Kendisi içmekten asla vazgeçemese de benim kullanmamdan her zaman nefret ederdi. Onu bırakması için zorladım. Ölümün saniyelerimizden çalacağını ona açıkladım ama beni dinlemedi. İradesinin elinde olduğu tek şeyin içmek olduğunu söylerdi ama, yanılıyordu. Benim tüm iradem tamamen onun elindeydi. Kalp atışlarımın hızı ve beni kirpiklerime kadar titreten kahkalarımın tüm sahibi oydu.

Bunu ona daha önce hiç söylemediğim için mi vazgeçti bilmiyorum ama sorun değildi, artık düşünmek için çok geç.

one hourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin