first nexus

504 40 5
                                    

   Multimedyaya inatla aynı şarkıyı koymamın tabiki bir nedeni var. Ama pek mantıklı değil.

"Onu nasıl bulduğumu ve ilgisini nasıl kazandığımı hiç anlayamadım." Islanan kıyafetlerini umursamadan sigarasını içmeye devam etti. Şimdi ince dudaklarımın arasında da bir tane bulunuyordu çünkü azarlamalar ve kızgınlıklar için burada bulunmayacağını biliyordum. "Ben sadece edebiyat kulüplerine rastgele yazılar bırakırdım. Sahip olduğumuz yalnızca bir ortak  nokta olması bile böyle hissedebilmek için yeterli gelmiş olmamalıydı." Derin bir nefes çekebilmek için kendime izin verdim. Duman her ne kadar yetersiz ciğerlerime olması gerekenden daha fazla hasar verse de sanki duygularımı kamufle edebiliyordu. Karşımda uzanan sonsuz okyanus, kesinlikle koyu renkli saçlarının dalgalarından daha ilgi çekici değildi. Tembel hareketlerle rüzgarda dağılan kahküllerini düzeltişi aklıma gelince güldüm. Hala gülebilmem için, iyi bir sebepti.

"Beni bunun hakkında daha öncesinde defalarca uyarmış olduğu halde onu kurtarmaya çalışırken kendim boşlukta buldum. Bunu yapmanın saçmalıktan ibaret olduğunu söylemene ihtiyacım yok çünkü onun da aynı fikirde olması yeterince can yakıcı. Ama her zaman sevecen görünümünün altında büyüttüğü zehri paylaşmak konusunda oldukça hevesliydim. Sıradan değildi ve farklı da  değildi. Biçimli ufak bir burnu vardı ve gülünce kırışan göz kenarlarından nefret ederdi. Bunları ne zaman öğrendiğimi bile anlayamadım. Bir an için iyi bir arkadaş gibi gözükürken göz açıp kapayıncaya kadar ince çizginin karşı tarafındaydım. Sonrasını biliyorsun, kendimi umutsuzca onun için bir şeyler karalarken buldum." Deniz kabarıp bez ayakkabılarıma vurunca geri çekilmek zahmetinde bile bulunmadım. Yalnızca bir çare soğuk suyun sinirlerimi dondurmasını diliyordum ama her zaman olduğu gibi bugün de şanslı değildim.

"Öyle bilmiş bir ağzı vardı ki, beni çileden çıkarıyordu. Ne zaman ne söyleyeceği, yazacağı belli olmuyordu ve ben saniyeler içersinde kendimi dilinin çekimine kapılmış halde buluyordum. Kelimelerle resmen oynar ve onları kendi emri altında kıvranana kadar rahat bırakmazdı. Sonraları bana ait hiçbir cümlesi olmadığını fark ettim. Onun hayatında kendime dair bir iz bırakamadığım gibi karmaşık aklı ve değişken duyguları arasına da sızamamıştım. Onu sevemiyordum. Onunla konuşamıyor veya ona düştüğü çukurdan kurtulabilmesi için dört elle sarılamıyordum." Soğuk kumlarda geriye doğru uzanıp başımı sırt çantama yasladım. Gökyüzü uçsuz bucaksız bir çarşaf gibi gözüküyordu. En az saçlarının soluk karası kadar ilgi çekici ve gizemliydi. Her ne kadar itiraz etmiş olsa da karanlığı  ve yalnız olmaktan hoşlanıyordu

"Onu tanımama fırsat verdiği ölçede her bir zerresini ezberlemeye çalıştım. Benim için yalnızca kalemine tapındığım bir yazar olduğu zamanlarda bile onu hep çözümlemeye çalıştım. Kırılgan düşüncelerini ve paslanmış ruhunu...Sanırım bu yüzden vazgeçti. O hep bilinmezliği severdi."

one hourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin