Bazı anlarda dibe vurduğunu hissedersin, ve tam sen veda ederken umuda,geçmişinden bir el uzanır yardıma...
Gitmek için ilk adımı attığım anda üzerime bir köpek atladı ve beni yere düşürdü, kahverengi tüyleri olan sevimli bir köpekti,yüzümde bir gülümseme oluştu. köpekleri hep çok sevmiştim , çocukken ne zaman bir köpek görsem eve götürmeye çalışırdım, ama hastalığım buna engel olmuştu, acaba Uzay bunu biliyor mudur? diye bir düşünce geçti içimden. Muhtemelen bilmiyordur
"Ada !" duyduğum tanıdık olmayan bir erkek sesi ismimi söylediğinde, köpeğin izin verdiğince başımı çevirdim ve bana seslenen kişiye baktım. uzun boylu, saçları omuzlarına kadar olan, mavi gözlü , gençten bir oğlandı.köpek onun sesini duyar duymaz üzerimden atladı, ve koşarak kaçtı. Yerimde doğruldum ve seslenen kişiye baktım, her halde köpeğin sahibi olmalıydı.çünkü köpek bacaklarının arasında dolaşıyordu "adımı biliyor musun?" diye sordum bana seslenmesinin ardından bir süre geçmesine rağmen cevap verme gereği duymuştum, hem de bir soruyla. "Senin adın Ada mı ?" o da benim soruma soruyla yanıt verince istemsizce kırkırdadım "ben burada başka kimseyi göremiyorum?" bu sefer de o kıkırdadı gamzesi vardı işte bunu sevmiştim...içimden bir ses "o Uzay" diye fısıldadı zaten o olmasa kalbim onu sevmek için bahane üretir miyidi? "köpeğime sesleniyordum,çocukluğumda en sevdiğim şey adaya gelmekti bu yüzden adı Ada" dedi ve kısa süreliğine bir nefes alıp devam etti konuşmasına "anladığım kadarıyla adın Ada , Uzay ben de memnun oldum" elini bana uzattığında kas sistemim tamamen durmuş gibi hissediyordum, içimde ki his doğru söylemişti, o Uzay'dı benim günlerce yolunu gözlediğim ve umutsuzca vaz geçtiğim... Kendime kızdım öylece vaz geçer miydi seven insan? Tam da son noktaya gelmişken vaz geçiyordum ama adaşım engellemişti gitmemi. Sahi o köpek...hatırlıyorum onu, benim köpeğimdi ama ben hastalanınca Uzay'a vermiştim daha bir ismi bile yoktu onun ve Uzay ona bir insan ismi vereceğini söylemişti ,benim için değerli birinin ismi diye de eklemişti bu anı dudaklarımda kocaman bir gülümseme oluşmasına sebep oldu
"Elim havada kaldı sıkmıycak mısın?" gözleriyle elini işaret ediyordu, o kadar dalmışım ki düşüncelere unutmuşum bir anda bunu hemen elini sıktım "ben de memnun oldum" eli sıcacıktı , büyük bir eli vardı, benim elim içinde kaybolmuştu işte o an hiç çekmek istemedim o eli oradan gayet keyifliydi böyle "genelde bu kadar yavaş mı hareket edersin?" bu soru üzerine hızla çektim elimi "hayır sadece biraz fazla düşünceliyim bugün" aslında her gün böyleydim ben her an her saniye Uzay'ı düşünürdüm "senden bir şey rica edebilir miyim?" başımı olumlu anlam da salladım merak tohumları serpilmişti yüreğime "bana Arslan Erdurmaz'ın evini gösterir misin?" işte bu soruyu beklemiyordum.bu galiba ayağıma gelen en büyük şanstı "onu neden soruyorsun?" şaşkınlığımı gizleyememiştim "burada ki tek tanıdığım kişi o, gerçi görse beni tanımaz ama" haklıydı tıpkı onun beni tanımadığı gibi amcam da onu tanımazdı ."olur götürürüm" dışımdan bunu söylerken içimden başka bir şey söylemiştim yüzüne söyleyemiyceğim bir şey "gel bakalım Uzay'ım seni yaşadığım gere götüriyim"
###
Eve geldiğimiz de kapıyı bir kaç kez çaldım ama açan olmadı "balığa gitmiş olmalı " dedim ve çantamdan anahtarımı çıkardım, kapıyı açarken Uzay'ın şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. "Şaşırdın değil mi? Arslan amca dediğin kişi benim öz amcam. Onunla beraber kalıyorum" Uzay bana fazlasıyla güzel bir gülüş bahşetti."evet bu şaşırtıcıydı yol boyunca hiç bir şey demedin de" ben bir gün içinde iki şaşkınlık yaşamıştım onun gelişi ve bizimle beraber kalışı...o da biraz şaşırsa bir şeycik olmaz "inan ben daha fazla şaşırdım"Ayak üstü sohbete daldığımızdan içeri girmeyi unutmuştum bir sessizlik oluşunca başımı kaldırdım ve Uzay'ın gözlerinin içine baktım hatırlasa beni , gene eskisi gibi baksa mesela gözleri.her şey daha kolay olabilirdi ama onda aynı olan tek şey bana verdiği güven hissiydi yanında her zaman güvende olduğumu hissetmiştim,bir müddet sonra bakışlarımı kaçırdım bir doz utanmış olabilirim, oysa gözlerini kaçırmak şöyle dursun korkusuzca bakıyordu gözlerime onunla böyle bir dalaşa girsem kesinlikle mağlup çıkarım. "Ada" ona o kadar dalmıştım ki "hee " gibisinden bir nida kaçtı dudaklarımın arasından "artık içeri girelim" başımı
olumlu anlamda salladım ve içeri girdim o da arkamdan girdi ve kapıyı kapattı.amcamın ona vericeği tepkiyi merak ediyorum. Yiğeni günlerce ortalarda gözükmüyor, ardından da eve bir erkek getiriyor. Vericeği tepki gerçekten hayal bile edilemez. "Şu sıralar biraz düşünceliyim dedin.ama donup kalmanı sağlıycak kadar fazla ne düşünüyorsun?" Uzay seslenince fark ettim gerçekten donup kalıyordum düşünürken etrafımda ne olduğunu bile göremiyordum tıpkı oturma odasına geçip koltuğa oturduğunu fark edemediğim gibi. Ben de karşısında ki koltuğa un çuvalı misali bıraktım bedenimi "amcamı düşünüyordum acaba günler sonra eve bir erkekle gelmeme nasıl tepki vericek?" Uzay kafası karışmış görünüyordu. Bunda anlaşılmıycak bir şey olmadığını düşünüyordum ki "eve erkek mi getiriyorsun sürekli?" diye sorduğunda kendime kızdım.tıpkı bir çocuk gibi yanlış anlamıştı beni.belki de büyümemişti onun içinde ki çocuk ...belki de henüz büyüyememiştik hiç birimiz... "Hayır tabi ki.bir kaç gündür eve gelmiyordum, sahilde takılıyordum"
Sessizlik, bütün odayı kapladı tek bir kelime etmeden karşılıklı oturduk ve bekledik.çocukken olsa buna çok gülerdik hatta Uzay derdi ki "her zaman kapatmadığın çeneni şimdi mi kapatıyorsun? Hiç yakışmadı size hiç" önceden Uzay yokken hatırlardım bu anıları, sonra geri dönmek isterdim o zamanlara, küçücük kalplerimizde kocaman bir aşkı paylaşmıştık onunla ama şimdi hiç bir şey eskisi gibi değildi karşımda duran Uzay bana dair hiçbir şey hatırlamıyordu ya da ben öyle zannediyorum bilmiyorum.sahi bunu sormalıyım en azından küçüklüğünde hatırladığı bir şey var mı onu bilmeliyim "şey" aynı anda aynı sözle lafa girdik .ben gene gülümserken o gülümsememişti "buyur ilk sen söyle" dedim merak etmiştim surat astığı şeyi "beni tanıyor muydun daha önce?" benim ona sorucağımı o bana sordu , yoksa beni hatırlıyor mu? Tanıdı mı ki beni? "neden sordun ki?" yalan külliyen yalan ben seni tanıyamıycam bu yürek mahv eder beni"Arslan amcanın yanında bir yiğeni olduğunu bilmiyordum, daha önce tanışmamıştık galiba" tanışmıştık, çocuk kalbiyle sevmiştik bir de birbirimizi hatırlasana oyuncaklar getirirdin bana bir sürü "evlenince o kadar çok oyuncak alıcam ki sana onlarla bir oyuncak dükkanı açabileceksin" derdin mesela, ona söylesem mi emin olamadım ama söylemeliyim . "tanışmıştık çoc..." lafım amcamın o gür sesiyle bölündü "Ada" hızla ayağa kalktım ve kapıya koştum "hoş geldin amca" amcam sinir saçan gözlerini üzerime dikti "neredeydin kaç gündür?" bir açıklama düşünmemiştim bunun için.ama kızlardan birinde kaldığımı söyleyebilirdim "sakın Serap ya da Açelya da kaldığını söyleme çünkü onları aradım ve ikisi de nerede olduğunu bilmediklerini söylediler" seslice yutkundum şimdi ne diyebilirdim ki? Başka bir arkadaşım da yoktu ki. Ben karar vermeye çalışırken, benim yerime Uzay cevap verdi "benim gelmemi bekliyordu" ne yani Uzay beni tanıdı mı? biliyor muydu bunca zaman onu beklediğimi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Geleceği
Roman d'amourZaman nedir ki geçer 5 sene geçer...10 sene geçer... Kimileri de bu Ada'dan göçer Yıllar öncesinde göçen birgün elbet göçtüğü yere döner... Ve yıllar sonra yeniden Uzay boşluğu küçücük bir Ada'ya düşer.... **** Veda ederken umuda, geçmişinden bir el...