"Hayır, böyle devam edemem!" Chaeyoung bir anda aldığı nefesin bile ciğerlerini yaktığını hissettiğinde hızla ayağa kalktı. Korku, aldığı nefesi bile ona zehir ederken Jisoo'nun bu sakinliği onu çileden çıkarıyordu.
Ayağa kalkıp ellerini saçlarına daldırıp yavaştan çekmeye başlamıştı.
"Chaeyoung, seslerin kesildiğini sanıyordum sorun ne?" Jisoo artık ona çeşitli sesler göndermeyi durduralı çok olmuştu. Her şey yoluna döner diye düşünmüştü.
"Asıl sorunda o unnie. Sesler kesildi ve düşüncelerim beni belirtiyor!" Jisoo kalkıp sırtını sıvazlayıp onu sakinleştirmeye çalıştı. Elinden geldiğince Chae'yi ürkütmeden saçlarındaki ellerini kendi elleri arasına aldı ve fısıldadı.
"Bu kasaba da böyle olaylar sıkça rastlanır. Bu sesleri duyman veya benim yanımda artması, öleceğimiz anlamına gelmez tatlım. Hem seslerin son bulduğunu söyledin, artık bir sorun olduğunu sanmıyorum."
Chaeyoung bütün savunmasızlığıyla, başını ölümün omzuna yaslayıp beline sarıldı.
Gözyaşları da aynı şekilde ölümün omzuna akmıştı."Ne olursa olsun, beni hep sever misin Rosie?"
Kısık sesle cevap verdi. "Hep severim. Ne olursa olsun, bana ihanet etmediğin sürece seni severim Jisoo-ah"
"Bana ismimle seslenmen hoşuma gidiyor. Fakat sanırım bu son seslenişin olacak." derin bir nefes vererek gözyaşlarına engel olmaya çalıştı. Islık seslerinin sahibi bile titriyordu artık.
"Nasıl yani unnie?"
"Seni kandıramam Chaeyoung, ama şunu bil ki kimse boşuna ölmedi. Ölenlerin hepsi bunu haketti." yavaşça küçüğün kulaklarına fısıldamasını sürdürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
whistle and whisper
Short Story[chaesoo texting] √ kim jisoo'nun ıslıkları ve fısıltıları vardı.