Karanlık sokaklardan sinsi adımlarıyla geçerken gözlerini bir an olsun karşıdan ayırmıyordu. Gözleri etrafta onu arıyordu, onu bulmalıydı.
Yıldızlar derin bir kuyuyu andıran gözlerini parlattığında avını görmüş kaplan gibi alımlı adımlarını aynı ritimde sürdürdü."Seni hiçbir zaman sevmemiştim. Canımı sıkıyordun, bu sefer kaçış kapısı kapandı, tatlım"
Bir evin duvarından, evine giden avını izledi bir süre, saklanıyordu. Sessiz sessiz yaklaşırken aynı zaman da seriydi de. Parlak kuyularını bir saniye ondan ayırmazken, tebessüm etti.
Sihir zamanıydı...
Karşıdan bir ses geldi.
"Hangi ucube ıslık çalıyor?.. Cesaretin varsa çık seni bücür!" yine aynı senaryo, aynı replik diye içinden geçirdi, siyah botlarıyle saklandığı yerden çıktı ve güzel bir gülüş sundu.
"Jiminie~" devam etti. Devam eden sadece sözleri değil, insanı delirten ve onca insanın ölümüne sebep olan seslerdi. Islık sesleri...
Etrafta can havliyle onu arayan gözlerin sahibine, son fısıldamasını sundu, ve sokak lambalarının süslediği sokaklarda kayboldu. Arkasında son nefesini vermek üzere olan birini bırakarak.
"Bunu duyabiliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
whistle and whisper
القصة القصيرة[chaesoo texting] √ kim jisoo'nun ıslıkları ve fısıltıları vardı.