Uraz bey bugün şirkete biraz geç gelmişti e haliyle imzalatmam gereken bir takım belgeler vardı sıkıntıyla iç çekerken koridordan gelen sesle kendi odamın camından koridora doğru baktım uraz bey gelmişti hararetli bir şekilde telefonla konuşuyordu sesinde endişeli bir tını vardı merak etmiştim doğrusu.
Perdeyi kapatıp kafamı cama yasladım. ya of hiçbirşey duyulmuyo ya! Cam da cam değil ki buz kütlesi resmen. Birkaç saniye cama yapışmış bir sinek pozisyonundaydım şuanda ne kadar acınasıyım. "Hiih !" birden kapı açılmasıyla korktum uraz beydi bu aman allahım acaba görmüşmüydü? Ay ne diyorum ben tabi gördü hala aynı durumdaydım hareket dahi edemiyordum neden acaba utancımdan! "Sen napıyorsun cama yapışmış?"
"Hiç! Toz varmı diye bakıyordum."
"Seni işine bak onları temizlikçi halleder."
"Tamam. Siz neden bugün geç geldiniz?"
"Sanane sana hesap mı vericem?" Tabiki vericeksin salak ben burda neciyim! Ah tabikide böyle söylemedim ağzıma sıçardı yoksa
"Yok estağfurullah!"
"E o zaman?"
"ya uraz bey tamam uzatmanın bir anlamı yok."
"Neyse. İhalenin evrakları hazır mı?"
"Hazır uraz bey."
"İyi. iki dakika sonra odamda bekliyorum. Evraklarla."
"Tamam uraz bey." Arkasını dönüp gitti kapıyı kapatır kapatmaz hemen sesli bir 'oh!' Çektim ay iyiki anlamadı yoksa varya işim iş valla. Masamın üzerinde bulunan evrakları aldım uraz beyin odasına doğru giderken konuştuğu şey neydi acaba diye düşünüyordum. Kapıyı tıklatıp içeri girdim bu odaya girerken nedense hep tereddüt ediyordum niyeyse?. "Buyrun uraz bey evraklar inceleyebilirsiniz."
"İnceleyeceğim zaten." Onlcoloyocoğom zoton! Ya yemin ediyorum bu heriften acayip nefret ediyordum. Evrakları masanın üzerine bıraktım tam çıkacağım sırada "nereye? Ben git demeden gidemezsin!" Offfff bu adam iyice abartıyor ha! al incele evraklarını işlem yap bu kadar mı zor ya!
Düşünmeyi bırakıp ordaki sandalyelerden birini çekip oturdum. "Ben sana oturabilirsin dedim mi?"
"Uraz bey siz benimle oyun mu oynuyorsunuz?
"Yoo ne oyunu ben işimi yapıyorum."
"Sizin işiniz benimle oynamak mı?!" Dememle birlikte ayağa kalkıp yavaşça yanıma geldi bense uzaklaşmakla yetindim. O ne kadar yaklaştıysa ben o kadar geri gittim.
"Ben. Seninle. Oynamıyorum." Her kelimenin üstüne basarak söylemişti ve ben tırsmıştım.
"Hem neden seninle oynayayım ki sen kimsin! Eğer biriyle oynayacaksam o güzel bir kız olur. Güzel kız demişken sahi sen hiç aynaya baktın mı? Bence bakmaya ihtiyacın varmış gibi gözüküyo." Söylediği her bir cümle beni derinden incitmişti kendini ne sanıyordu bu adam! Güzelsem başkasına güzel, çirkinsem de başkasına çirkindim ona ne?! Kendini insanlardan üstün görmesi çok sinir bozucuydu hani tüm insanlar eşitti? Adaletin bu mu dünya?!
"Uraz bey, ben.. ben birşey söylemek istemiyorum."
"Söyleme zaten. Çirkin!" Allahım ya ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ve daha fazla dayanamadım ağlayarak odasından koşarak çıktım. Terasa çıktım ve orda bir salıncak vardı ne zaman kendimi kötü hissetsem veya rahatlamak istesem hep buraya gelirdim ve bunu en iyi uraz bey bilirdi. Birkaç basamak kalmıştı ki ayak sesleri duydum aşağıya baktım kim diye tahmin etmişsinizdir ki uraz bey di. Adımlarımı hızlandırıp hemen salıncağa gittim hem orda otursam hemde yüzüne bakmasam benim için çok iyi olacaktı..Birazz kısa bir bölüm oldu ama olsun bir dahaki bölümlerde görüşmek üzeree
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sizi seviyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly
General FictionEbru annesini babası yüzünden kaybetmişti.. babası ise kızının yanında olmayıp metresiyle yaşıyordu ebru ise hayatından bıkmıştı babası bi yana bir de patronu vardı uzun zamandır peşini bırakmayan ama en küçük hatasında burnundan getiren.. iyi okum...