$3$

6.4K 167 166
                                    

Jungkook;

Dae Cha;
-Hayır Jungkook düşündüğün gibi birşey yok. Hamile değil. Sadece fena bir gribe yakalanmış. Bol bol dinlensin, bir de bir, iki tane ilaç var onları gönderirim içsin yeterli.
(Amma uzun konuştun aq)

-Tamam kapının yerini biliyorsun. Görüşürüz.

Dedim ve Dae Cha'nın yanından ayrıldım. Odama girdiğimde uyuyan bir Misya bulmayı beklemediğim için oldukça şaşkın bir biçimde ona doğru ilerledim. Ciddi anlamda güzel bir kızdı. Her erkeğin altına almak isteyebileceği türden bir kızdı. Ayrıca sohbeti de tatlıydı. Bunları sadece jin hyung söylemişti, benimle oturup sohbet edeceğini düşünmediniz umarım...

Misya'dan uzaklaşıp çalışma masama ilerledim ve yumuşaklığından ötürü kıçımı yumoşlaştıran sandalyeme oturdum. Odamdaki herşey ultra pahalı ve rahattı. E bi zahmette olsun zaten, o kadar adam öldürüyoruz.

Masamın üzerinde ki yeni göreve göz gezdirmeye başladım, kısaca görev şöyleydi;

Fransa'dan gelen Dicaprio adında bir adam var. Adam sadece bizimle görüşmek için buraya geldi. O adamda bir anahtar var, ve bize o anahtar lazım. O anahtar ile New York'taki kasayı patlatabiliriz. Bu da bizim şuan ki hedefimiz olan Herry Stockholms'un para akışını bir kaç haftalığına durduracak. Bu işimize gelicek çünkü bu hafta sonu onun çalışanlarının maaş günü. Maaş yoksa çalışan yok. Bu yüzden o anahtar bizim için çok önemli.

-J-Jungko-ok

-Efendim?

-Suyu uzatabilir misin?

Ayağa kalktım ve içi dolu olan bardağı elime alıp onun yanına gittim.

-Al.

Suyu elimden aldı ve büyük bir iştahla içti. Ardından farketmeden aigo yaparak bana teşekkür etti. Ciddi anlamda garip bir kızdı, düm düz bakarken sexy, ağlarken çocuk, gülerken sevimli bir genç kızdı ama ben sadece olgun kadınları severdim. Çocukları değil.

Geri tekrar yerime dönerken bana birşey dediğini duydum

"Büyük anneme zarar vermedin değil mi?"

Bunu o kadar kısık sesle söylemişti ki zar zor anlamıştım. O gerçekten ailesine değer veriyor olmalıydı, doğrusu benim bir ailem bile olmamıştı. İlk cinayetimi 7 yaşında işlemiştim. Babamı öldürerek. Annemse, o zaten şuan ki ben gibi Vonnegut ile çalışıyordu. Benim babamı öldürdüğümü duyduğunda beni öldürmek için eve gelmişti ancak Taehyung beni ondan korumuş ve annemi karnından bıçaklamıştı. Vonnegut bunu öğrendiğinde Taehyung ile beni yanına almış ve her zaman bizim çok yetenekli olduğumuzu söyleyerek bizi güzelce yetiştirmişti. Doğrusu güzel demek yanlıştı. Bizi bir katil olarak yetiştirmişti.

-Misya?

-Efendim jungkook?

-Bu akşam Jin ile birlikte olucaksın. Unutma fazla yakın davranmak yok!

-Tanrı aşkına, bak ben senin zanettiğin gibi bir kız değilim, sürtük değilim!

-Benimle yattın Misya ve hala sürtük değilim diyorsun!

-NE ZAMANDAN BERİ TECAVÜZ EDİLEN KİŞİLER SÜRTÜK SAYILIYOR?

Tam ona doğru yürürken yine bir kapı çalma mevzusu olmuştu Misya'ya iğneleyici bakışlarımı gönderirken kapıyı açtım.

Yoongi;
-Namjoon aşağıya inmeni söylüyor ama tabikide üstünde güzel bir smokin ile.

Dediğinde sıkıntıyla üfledim ve kapıyı yüzüne kapattım. Smokin seçemezdim. Tarzıma uygun olmadığı için beceremezdim.

-Misya?

-Ne var?

-Yardım et.

-oh, ne. Olamaz! JUNGKOOK BAŞINA NE DÜŞTÜ SENİN?

-Abartma ve bana smokin seç.

-Peki jungkook.

Bir süre sonra

-Jungkook, bunu deneyebilir misin rica etsem?

Dediğinde elindekini kaptım ve odada ki banyoya doğru ilerledim. Tişörtümden başlayarak  soyundum ve üzerime geçirdim. Ardından kötü bakışlarım ile birlikte dışarı çıktım.

 Ardından kötü bakışlarım ile birlikte dışarı çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-Nasıl duruyorum Misya? (Dehşet-ül vahşet)

-Korkutucu, sanki her an cebinden bir bıçak çıkarıp beni öldürücekmişsin gibi. Ayrıca görkemlide.

Demesiyle odadan çıktım ve aşağıya Namjoon hyung'un yanına gittim.

-Hyung ben hazırım çıkalım. Yolda konuşuruz planları.

Onlar kafalarıyla onayladıktan sonra kapıya doğru 6 meteor adımlamıştık Jin hyung bu tür sakin görevlere gelmezdi. Çünkü sakin kalamayacağını ve adama dalacağını söylemiş ve birkaç kere de kanıtlamıştı. O adrenalinin oğluydu, sakin kalamıyordu. Tabi bu sakin kalmamak sadece bize karşı gelenlerde vardı. Örneğin Misya ona karşı gelmiyordu, o da Misya'ya iyi davranıyordu.

Ben bunları düşünürken arabaya binmiş ve hareket etmeye başlamıştık.

BÖLÜM SONU

Diğer bölüm baya bomba

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Diğer bölüm baya bomba.

Aslına bakarsanız bu bölüme yazmak
istiyordum ama ailecek film izleme
kararı aldık o sırada siz meraktan çatlayın

Kelime sayısı; 610

$THE BANK$Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin