"Batıya doğru git Sua, batıya. Kıyameti getirecek hükümdar tahta çıktı. Adım attığı her yere lanetini götürecek, batıda insanları yok edecek ve durdurulmazsa çok büyük bir tehlike oluşturacak. Daha 15 yaşında, eline geçen ilk fırsatta öldür onu, sonunda senin için ölüm bile olsa. "
Kral yattığı yerden nefesini toparlayıp son kez konuşmaya çalıştı.
" Unutma öldür onu, bazen bir şeyleri yaşatmak için kahramanlar ölür. Sen bu görevini yerine getirmek zorundasın, masum insanların yaşaması için birisi ölmeli. Benim gibi yataklarda acınası bir şekilde ölmek yerine savaş alanında gururunla öl, emin ol dünyadaki en iyi ölüm şekli budur. Toprak, para ve otorite için yaşayıp berbat bir hayat geçirme, hükümdarlığın süresince adaletli olmaya çalış. İnsanların sıkıntılarına çözüm bulmaya çalış, yaptığı suçlara değil neden yaptıklarına, yapmalarına sebep olan şeylere önem ver. Sana mükemmel bir İmparatorluk bırakıyorum. Önce kızıma ardından da Pravision İmparatorluğuna iyi bak. "
Bunlar Kralın son sözleri olmuştu. Yastığa başını koyup hafifçe gülümsedikten sonra odanın içinde rahatsız edici bir sessizlik oluştu. Sua Kralın öldüğünden emin olunca son kez gülümseyen suratına bakıp " Benim için yaptıklarını asla unutmayacağım yaşlı dostum. Merak etme yakında tekrar yanına geleceğim." dedi ve odadan çıktı.
Kapının önünde bekleyen Saray muhafızı Straza "Efendim halk, konuşmanızı yapmanız için sizi bekliyor." dedi.
Sua kafasını olumlu anlamda sallayıp "Bana 2 dakika ver, geliyorum." dedi ve odasına gidip Kralın kendisine verdiği kesenin ağzını açtı ve içindekilere baktı. Kesenin içinde 3 tane, yeşil renkli, küçük taş vardı. Sua fazla kurcalamayıp keseyi çekmecesine koydu ve konuşmasını yapmak için Sarayın kapısına doğru hızlıca gitti.
Kapıya gelince dışarda yeni kralı görmek için gelen binlerce kişinin olduğunu gördü. Durduğu yerden arkasına bakınca sağ çaprazında karısını, sol çaprazında ise Strazayı gördü ardından kendinden emin bir şekilde konuşmasına başladı.
"Sayın halkım, ne yazık ki kralımız bu dünyada kendisine verilen süreyi doldurup aramızdan ayrıldı. Pravision İmparatorluğunun başına artık ben geçiyorum, eskisinden daha güzel günler bizi bekliyor."
Halk konuşmasını bitiren Suayı alkışlarken Sua da kendisine verilen tacı önce havaya kaldırdı ve bir süre öyle bekleyip kafasına yerleştirdi.
Son bir kez dışardaki kalabalığa baktıktan sonra içeri geçti onun arkasından ise Straza ve diğerleri geldi. Kralın eski yardımcısı Suayı karşılayarak selam verdi ardından konuşmak için ağzını açtığında Sua onu durdurdu ve "Odanı boşalt." dedi ardından kararından vazgeçip "Benim için son birşey yap ve ordudaki komutanların bu günden itibaren görevlerine son verdiğimi isterlerse orduda düşük rütbeli bir muhafız olabileceklerini onlara ilet." dedi ve yeni odasına doğru yürümeye devam etti.
Straza, Sua ya yetişerek kısık bir şekilde" Efendim siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Orduyu bu kadar kolay dağıtamazsanız, eski kralın öldüğünü öğrenen düşmanlarımız kısa süreli zayıflığımızdan faydalanıp bize saldıracaklardır. Bunun için güvenlik önlemlerini arttırmamız gerekirken siz tam tersini yapıyorsunuz. " dedi.
Sua kendinden emin bir şekilde " Bütün askerler eski kralın yönetimine alıştılar, benim yönetimime alışmak için süreye ihtiyaçları olacak ama benim o kadar oyalanacak vaktim yok ayrıca ben kralın çocuğu değilim yada onun soyundan gelmiyorum bu sebeple çıkabilecek olası bir ayaklanma riskini şimdiden yok etmek istiyorum." dedi.
Straza saygılı bir şekilde " Peki efendim. " dedi. Bu sırada Sua için hazırlanan yeni odanın önüne gelmişlerdi. Sua kalın sesiyle hafifçe bağırarak " Kapı. " dedi. Muhafızlar yavaşça kapıyı açtılar. İçeri ilk giren Sua olmuştu, biraz etrafa bakındıktan sonra koltuğuna oturup diğerlerine de oturmalarını söyledi.
Masanın üzerindeki belgeleri kendine göre düzenledikten sonra eski kralın bu gün için hazırladığı planlara göz gezdirdi. Kağıtta yazanlardan gözüne ilk çarpan yıkıcı ve saldırgan bir kabile olarak tanınan Smert kabilesisini gözlemlemek için giden casusun getirdiği belgeyi incelemekti.
Sua çok şaşırmıştı ama odadakilere belli etmemeye çalışıyordu. Kral Smert kabilesini gözlemlemek için casus gönderdiğine göre olası bir tehdit vardı yada tehlike çoktan sınırlara dayanmıştı ve kral şimdiye kadar iç karışıklılık çıkmaması için olası bir savaşı halkından saklamayı başarmıştı. Bu Sua'nın eski krala bir kez daha hayran kalmasına sebep oldu.
Sua Pravision İmparatorluğuna geleli 10 yıldan fazla olmuştu. İlk başlarda dilenci olmasına rağmen birazcık şans sayesinde orduda Komutan olmaya hak kazandı. Şu anda koca bir imparatorluğun yönetimini elinde tutuyorsa bunlar eski kraliyet muhafızı Tegan sayesindeydi. Sua geçmişini düşünürken açılan kapıyla dikkati dağıldı.
İçeri giren 6 yaşındaki oğlu Morteydi. Morte babasını selamladı ve diğerleri gibi boş bulduğu bir yere oturdu. Sua eski kralın kızıyla evlenirken aşk değil, mantık evliliği yapmıştı çünkü ilerde İmparatorluğu yönetme fırsatı eline geçmişti ve bunu kaçıramazdı. Sua her ne kadar böyle düşünsede karısı Meili ona aşık olduğu için evlenmişti.
Yaklaşık yarım saat boyunca belgeleri inceleyen Sua belgeleri bir kenara koyup odanın içinde göz gezdirince içerde sadece Straza ve kendisinin kaldığını gördü. Kollarını öne doğru uzatıp hafifçe esnedikten sonra Strazaya bakarak. "Ordu için yeni komutanları seçme görevini sana veriyorum. Bu işi benden daha iyi yapabilecek tek kişi sensin." dedi.
Straza "Tabiki efendim." dedikten sonra tereddüt ederek " Efendim, moralinizi bozan bir şey mi var?" diye sordu.
Sua masadaki belgeleri Strazaya uzatarak "Sınırlarımızda bir tehdit söz konusu, daha tahta yeni çıktım ve bu savaşta başarılı olamazsam otoritemi kabul ettiremediğim halk beni buradan indirebilir." dedi.
Straza belgelere baktıktdan sonra hafifçe gülümseyerek kağıtları Suaya uzattı ve. "Efendim gerekirse surları yükseltiriz, nöbetçi sayılarını arttırırız ve gece nöbetlerinde daha çok muhafız görevlendiririz siz endişelenmeyin, Pravision tarihi boyunca işgal edilemeyen sayılı İmparatorluklardan birisi ayrıca sizin kurduğunuz bin kişilik özel okçu birlikleri sayesinde bütün dünya bize karşı olsa bile yenilmeyiz. " dedi ve biraz düşünerek " Siz izin verirseniz ben olası bir kuşatmada dışarısı ile ilişkimimizin kesilmemesi için tüneller açtırabilirim. " dedi.
Sua kafasıylı onaylayarak " Gerekeni yap Straza ayrıca bana bütün erzakların miktarını ve kraliyet hazinesinde ne kadar altın olduğunu öğren. " dedi.
Straza kendisine verilen görevleri yerine getirmek için kapıya doğru yürürken arkasına dönüp. "Efendim ilk seferinizi nereye düzenlemeyi planlıyorsunuz?" diye sordu.
Sua derin bir nefes alıp. "Smert tehdidini atlattıkdan sonra batıya doğru uzun bir yolculuğa çıkacağız." dedi.
Straza bu cevap karşısında biraz şaşırmıştı çünkü batıda güçsüz kabileker ve değersiz topraklar vardı ama bu sefer fazla sorgulamadı ve açılan kapıdan dışarı çıktı.
Aradan fazla zaman geçmemişti ki odanın kapısı tekrar açıldı ve içeri üzerinde casus kıyafetleri giyili olan birisi girdi ve Suaya selam vermeden elindeki ruloyu ona uzattıp hızlıca odadan dışarı çıktı.
Sua bu olaya bir anlam veremesede rulonun içindeki kağıdı çıkarıp göz gezdirdi ama ters giden bir şeyler vardı çünkü kağıdın üzerinde kanla yazılmış "Ölüm" yazıyordu. Sua kağıttan gelen garip kokuya yeni anlam vermişti, kağıdın üzerinde zehir vardı. Biraz sonra aşırı derecede terlemeye ve nefes almakta zorlanmaya başladı. Gözlerini kapatmadan önce duyduğu tek şey ise saraydaki bağırışmalar ve kınından çıkan kılıçların çıkardıkları seslerdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ETALAS
FantasyKimsenin kaçacak yeri kalmadı, herkes bana tek tek hesap verecek. Artık hesaplaşma zamanı. Sönen bir intikamın külleri, rüzgarla savrulup kendi kıyametlerini yaratacak.