1.BÖLÜM
Uçaktan indiğim gibi Coya Restaurant'ına gittim. Resturaurant'ın içerisi gerçekten çok pahalı bir yer olduğunu belli ediyordu. Etrafıma baktım. Fakat kızı hiçbir yerde göremiyordum.Anlaşılan kız gecikmişti.Duvar kenarındaki iki kişilik şık masaya oturup kızı bekledim.Önümdeki bardakların yerlerini değiştirirken yanıma garson geldi.Bana İngiliz aksanıyla "Ne alırdınız ?" diye sordu. İngilizcem pek iyi olmasa da hep kullandığım ve en sonunda ezberlediğim kelimeyi söyledim : "Arkadaşımı bekliyorum."Eğer o gün kızın bir işi çıkıp gelemezse , su isteyip kalkıyordum. Kuzenim bu konuda benim çok cimri biri olduğumu söylerdi. Haklıydı paramı genellikle kızlara hava atamak için kullanırım.Bu yüzden Vertu Ti telefonumu kızlarla yemek yerken hep masaya koyarım sinir olduğum çocuklara siyah kırmızı renginde olan bebeğimi -Bugatti Veryon'umu- gösteririm.Genellikle zengin çocukları bana hava atmaktan utanırlardı ne zaman birisine hava atsalar ben havalarını söndürürdüm.Babam Paris'in en zengin adamlarından biridir.Annem ile ayrıldıktan sonra yeni biri ile evlendi.Evlendiği kız ise bir üniversite öğrencisiydi.Çapkın olduğunu bilirdim ama işlerin bu kadar ileri gideceğini hiç düşünmedim.Bu kadar üstüme düşmesi ben den başka çocuğunun olmamasıydı.Bir kardeşimin olması fikri bile beni rahatsız ediyordu.Kafamı sağa sola çevirerek etrafıma baktım. Gerçekten çok güzel bir yer hem reastaurant şeklinde hem de bar şeklinde kullanılıyordu.Başımı kapıya doğru çevirmem ile kapıdan hostes kızın geldiğini gördüm.Bana doğru yürürken sarı dalgalı saçı bir sağa bir sola salınıyordu.Mavi gözünü ortaya çıkartacak bir göz kalemi , dudağına ateş kırmızsı renginde bir ruj sürmüştü.Siyah straplez mini etekli bir elbise , uzun topuklu bir ayakkabı giymişti.Ağzım açık kalmıştı içimden "Vay be ! Ne kadar güzel olmuş ."dedim. Ayağa kalkıp kızın sandalyesini çektim sonrada kendi sandalyeme oturdum.Garsonu çağırdım.İkimiz de aynı yemeği istemiştik. Garson masadan uzaklaşınca kıza dönüp: " Benim adım Chetan . Sizin adınız nedir güzel bayan ?" dedim. Kız gülerek: " Marry."dedi. Marry ile konuşurken garsonun elindeki dört tane yemeğin yanındaki bir bardak su dikkatimi çekmişti. Yemekler menüdeki en pahalı yemeklerdi.Gözümü garsona diktim. O yemekleri hangi masaya götürdüğünü merak ediyordum. Marry , bana bakarak:"Beni dinliyor musun?"dedi. Gözümü garsondan ayırmayarak :"Tabiki."dedim.Garson yemekleri bizim oturduğumuz masanın sağındaki masanın iki sıra önündeki iki kişilik masaya götürdü. Yemekleri turuncu dalgalı küt saçlı kıza verirken , suyu önündeki kıza verdi ama kızı, garsonun önünü kapatması yüzünden göremedim. Başka bir garson bizim masaya gelip yemeklerimizi verdi. Marry yemeğinden bir lokma alarak: "Nereye bakıyorsun ?"dedi. O sırada başımı masaya çevirip yemeğimden bir lokma aldım. Ve : "Hiçbir yere." dedim.Kızların masasındaki garsonun mutfağa gittiğini görünce masaya tekrardan baktım.Koyu kahverengi dalgalı uzun saçlı , kahverengi gözlü, pembe ince dudaklı, siyah ray-ban kare gözlüğü olan bir kızdı. Fakat o tanıştığım kızlara hiç benzemiyordu hatta daha önce onun gibi bir kızla hiç karşılaşmamıştım. Suratında bir kızgınlık sezdim ama ona kızgınlık çok yakışıyordu.Gözümü onun suratından bir türlü alamıyordum. Marry, bir anda masadaki suyu alıp yüzüme fırlattı benim konuşmama bile izin vermeden : " Hoşça kalın bay Chetan bir daha görüşmemek üzere."dedi ve masadan kalktı. Ben de kızın peşinden kalkarak : Hey Maggie ! Sen beni yanlış anladın."dedim ve kolundan tuttum. Bana dönerek bir dakika boyunca sessizce baktı ve peşinden suratıma tokat atarak: "Adım Maggie değil Marry adımı öğren ilk önce ve ondan sonra konuş benimle."deyip çekip gitti. Maggie haklıydı benim adımı da biri yanlış söylese sinirlenirdim. Ah! doğru ya kızın adı Marry'di. Masadaki peçeteden bir tane alıp üzerine : " Akşama ne yapıyorsun bebek ?" yazmıştım. Garsonu çağırıp peçeteyi ona verdim ve gözlüklü kıza vermesini söyledim. Garson kıza peçeteyi verince , kız garsona bir şeyler dedi ve masadan kalktılar. Kız gitmişti. Adını öğrenememiştim. Garsonu çağırdım ve hesabı istedim. Fakat gelen hesabı görünce ne diyeceğimi bilemedim iki yemek bu kadar tutmuş olamazdı.Garson bana eğilip :"Peçeteyi verdiğiniz bayan hesabı sizin ödeyeceğinizi söyledi. Siz peçeteye öyle yazmışsınız."dedi. Ne yapacağımı bilmiyordum kredi kartımı hesaba iliştirince garson: "Maalesef bu karttan işlem yapamıyoruz." dedi. Diğer kredi kartlarımı da yanına iliştirdim garson kartları alıp gitti. Sonra kartlar elinde geri geldi ve : "Verdiğiniz kartlarda yeterli bakiye yok bayım." dedi. Nasıl olurdu? Babam hiçbir zaman kredi kartlarıma para yatırmazlık etmezdi. Hemen babamı aradım ve kredi kartlarımda para olmadığını söyledim.Babam ise saatin geç olduğunu parayı yarın yatıracağını söyledi. Anlaşılan hiç bir çıkar yolum kalmamıştı. Garsona bakıp:" Yanımda hiç para yok."dedim. Garson bana bakarak:"Beni takip et ."dedi.
...........................................................................................................................................
Arkadaşım Alex bana bakarak: " Resmen bütün hesabı çocuğa yıktın. Zavallı çocuk nasıl kalkacak o fiyatın içinden." diyerek güldü. Alexsis benim en yakın arkadaşım ve ona hep Alex diye hitap ederim. Alex'e bakarak:"Kendisi kaşındı.Saat çok geçti eve gitsek iyi olacak beni ablam ve eniştem merak eder.Yarın okulda buluşuruz ."dedim.Eve vardığımda ablam,beni soru yağmuruna tutmuştu :"Ne yaptınız? Gününüz nasıl geçti? Bu saate kadar nerdeydiniz?"dedi. Hangisine cevap vereceğimi bilmiyordum. Ablama bakarak:"Arkadaşımın doğum gününü kutlamak için bir restauranda gittik.Restaurant çok pahalı bir yerdi.O yetmezmiş gibi Alex en pahalı yemekleri istedi ben ise su istedim.Birde adamın biri peçeteye akşama ne yapıyorsun bebeğim yazıp garsonun eline tutuşturup yolladı.Bende garsona hesabı o ödemek istiyormuş dedim.Tamam mı?"dedim.Ablam bana bakarak: "Şunu bir daha söylesene ne yaptım dedin." dedi. Gülerek :"Hesabı ona ödettim." dedim.O sırada eniştem geldi ve bana sarılarak:"Ne konuşuyorsunuz bakalım?"dedi. Ablam , gülerek: "Senin prensesin ne yapmış bugün bir bilsen." dedi .Eniştem meraklanarak:"Ne yapmış?" dedi. Ablam , dayanamayarak: " Bugün Alex' in doğum günüydü ya yemek yiyeceklerdi.Hesabı prensesin ödeyecekti ama prensesin hesabı ona sarkıntılık yapan adama ödetmiş."dedi. Eniştem ise :"İşte benim prensesim."dedi sonra ablama sarılıp:" Seni çok seviyorum kraliçem ."dedi. Hep eniştem gibi romantik birini hayal ettim.Ablam ile eniştem gibi birbirimize güzel sözler söylediğimizin hayalini kuruyordum. Aradığım erkek tipi aynı eniştem gibi bazen ablam ile eniştemi çok kıskanıyordum.Yeğenim Devraj aşağıdan bağırarak: "Baba biri bana patates dedi ."dedi. Eniştem meraklanarak aşağıya indi. Bizde peşinden indik. Fakat gördüğüm manzaranın gerçek olmaması için dua ediyordum. Ablama bakarak:" Abla bana bunun gerçek olmadığını söyle." dedim. Ama istediğim yanıtı alamamıştım.
Evimize gelen çocuk ablama yenge, enişteme King diyordu.Birde eniştem o çocuğa sarılarak: "Seni çok özlemişim Haylaz."dedi. Evimize gelen çocuk restaurantta bana sarkan çocuğun kendisiydi.
YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM.ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVDEKİ ORMANTİK
HumorKendinden emin , başarılı bir erkeğin hiçte başarılı bir şekilde kalkamayacağı hesap masasında başlayan , bol komedili bir hikaye.... Sürekli ders çalışan inek kızın , gözlerini kitaplardan ayırma vakti gelip geçiyordu ama o bile kafasını kitabından...