Rica
_________________Neden kaçtığımı, oradan
topuklayıp aynanın karşısına geçtiğimi bilmiyordum. Tek yaptığım şeyse aynaya bakıp üstümü başımı düzeltiyor olmamdı. Bir eksiklik yoktu. Her zamanki gibi iyi görünüyordum ama öyle hissedemiyordum."İyi görünüyorsun Taehyung."
Bilemiyordum.
Aynadaki aksime bakıp kaküllerime çekidüzen vermek garibime gidiyordu. Özellikle parmağımdaki yüzüklere bakıp yüzümü buruşturmama diyecek lafım yoktu. Sanki ben yapmıyordum bunları. Bugünkü alkolün yan etkileriydi belkide bunlar? Manasızdı.
O adamın benim için geldiğini söylemesi kadar manasızdı."Bay Kim?"
Siması tanıdık olan herife bakıyordum aynadan. İçeriye birinin girdiğini dahi farkedememiştim. "Evet?" Başlı başına anlamsızlıkla dolu günümden hiç düşmeyen yüz ifademi takındım. Sonrasında ise sırtımı aynaya doğru dönüp onunla göz teması kurdum.
"Sizi görmek isteyen biri var Efendim."
Heyecana kapılmış, ellerimle tezgahı sıkmıştım. Ensemden aşağıya bir ter damlasının sırtıma doğru süzüldüğünü hissedebilmiştim o sırada. "Kim?" Adam ensesini kaşıdı. Alnındaki teri ise cebinden çıkardığı beyaz bir bez yardımıyla siliverdi. Şişmandı ve domuz gibi terliyordu.
"İsmini bilmiyorum...Piyano salonunda bekliyor."
Piyano salonunu biliyordum ve orada beni bekleyen şeyin ne olduğunu tahmin edebiliyordum. O ana bir kaç adım daha yaklaşıyor olmamın vermiş olduğu adrenalinle oradan ayrılıp hızlı adımlarla piyano salonuna ilerlemiştim. Avuç içlerim terliyor ve kalp atışlarım olabildiğince düzensizleşiyordu.
Güzel adamla hayalini kurduğum o sahnenin gerçekleşecek olmasını umuyordum elbetteki. Ve evet.
Oradaydı.
Kalçasını piyanoya yaslamış, gözlerini ise dışarıdaki manzaraya sabitlemişti. O devasa salonun tam ortasındaki piyanonun orada durup manzaranın keyfini çıkartıyor gibi duruyordu. Yüzündeki gülümseme miydi, hüzün müydü? Anlayamadığım ifadesini iyice incelemeye devam ettim. Orada dikilmiş bunu yapıyordum ki,
"Bay Kim."
Gözlerinde kaybolduğumu, ruhumun seksek oynadığı hissediyordum. Hatta bu saniyeden itibaren ayaklarımın beni nasıl taşıdığına dahi hayret ediyordum. Kapıldığım hayallerin verdiği coşku ve heyecandı bu. Elime ayağıma dolaştırmak istemiyordum. Her zaman olduğu gibi kendime ait o tavrımı kullanacaktım ama bu fazlaca soğuk olurdu. Bundan emindim.
Rugan ayakkabılarım altın rengi fayans zeminde 'tak' sesi çıkarıyorken ona doğru yaklaşmanın vermiş olduğu bu büyük gerginlikle derincene bir nefes aldım. Yüz hatlarını bu loş ortamda, ay ışığının ve bazı gaz lambalarının aydınlatmaya çalıştığı salonda iyice görebilmek için yaklaşıyordum.
O sırada ise kendine çekidüzen veriyordu.
Kibar havası beni bir kez daha tavlarken adımlarımı kesip tam karşına dikildim. Elini uzatmış ve o tapılası tebessümünü sergilemişti. Hayır,hayır. Elini tutacak olursam ona ne yapacağımı tahmin edemiyordum. Belli olmayan hareketlerime engel olamayıp ona yanlış şeyler yapabilirdim. Ve istemiyordum. Ona dokunmak beni günaha teşvik ediyordu.
"Dokun ona Taehyung..."
O görmeden terleyen avuç içimi pantolonuma silip yavaşça elimi kaldırdım. Sindirerek, aklıma kazıyarak bu anı yaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐌𝐈𝐓𝐀𝐓𝐄 𝐆𝐎𝐃
FanfictionZinadan başladım. Farklı zevklerin tadına varmak istedim. Aradığım şeyi her bedende denedim. Her gün bir başkasıylaydım. En sonunda zevkin doruğuna ulaşacağım bir şeyin farkına vardım. O kırmızıydı. Ve ben kırmızıyı en sevdiğim şeyde kullandım. Tan...