Özür
________________Akşamüstünü süslediğim saatlerden birindeydim.
Tamda yanına çökmüş, çıplak sırtımı küvetin dışına yaslamıştım. İlk dayadığımda soğuğu omurgalarımda hissetmiş olsam da, şimdilik sıcaktı. En az küvetteki su kadar sıcak olabilirdi.
"Yanıma gelmeyecek misin?"
Uzuncana bir duman ciğerlerimi çevrelediğinde başımı çevirip ona baktım. Süt beyaz teni ve sıcaktan al al olmuş yanakları pürüzsüzdü. Simsiyah saçları 'onun' kadar olmasada ilgi çekiciydi ve şimdi iseküvetteki bedenini aşağıya doğru kaydırmıştı. Su hareketlenip küvetten aşağıya, enseme değer değmez sırtıma doğru kaydı sıcaklık.
Gülümsediğinde küçülen gözlerinde takılı kaldığım müddet onun sandığım kadar iyi olmadığı kanaatine varmıştım. Sarsılmıştım. Son bir kaç haftadır bulabildiğim en iyilerini bulup getiriyordum. Seçiciydim, lakin nafileydi. Boşa kürek çekmekte ustalaşmaktan başka bir halt etmemiştim.
Ne kadar siyah olursa olsun, ne kadar beyaz olursa olsun ve ne kadar güzel olursa olsun; o saç onun saçı, o ten onun teni ve o güzellik onun güzelliği değildi.
"Birazdan geleceğim..."
İç çekercesine, tüm bedenini ve tüm yüz hatlarını inceledim. Çıktığım bu seyirde bil hassa derinden sarsıldığın bir hadise vardı.
Gözler.
Aynı renk olsa bile, aynı ışıltıyla bakmıyorlardı.
"Acele et,Taehyung. Su soğuyacak."
Gözlerinde kaybolmadan, dudaklarım hilâl şeklini alıverdi. Yüzümü karşımdaki aynaya doğru hizalayıp kendimi incelemeye koyuldum şimdi de. "Acele etmemi istemezsin." Başını çevirip aynadaki aksime baktı. Yüzünde alabildiğine saf bir masumiyet hakimdi.
"Üşüyeceğim..."
Birden ayaklandığımda, soğuk fayansta, vücudum gibi çıplak ayaklarımla lavabo tezgahına vardım. Gümüş saplı hançerim bana parıldadı o sırada. "Pekâlâ inançlı mısındır?" Alayla bir kahkaha kopardığında ben ise avucuma aldığım hançerdeki yansıyan suretime bakıyordum.
"Din, köleliktir."
Yanlış cevap.
O başını geriye doğru yatırıp gözlerini yumduğu müddet, ağır adımlarla yanına doğru ilerledim. Küvetteki suyun altında bulunan çıplak bedeni ziyadesiyle rahat ve küçüktü. Benden fazlaca kısaydı ve yaklaşık bir saattir boş boğazlık ediyordu. Onu becermem için tahrik edici şekilde konuşuyor olması utanç vericiydi doğrusu.
Zihniyetinden cahiliyet akıyordu tamamen.
"Öyle mi dersin?"
Sağ ayağımı adamakıllı sıcaklıkta olan suya sokuverdim. Akabinde kalçama kadar suya battığımda bacaklarımı onun bacaklarının arasına yerleştirdim. Küvet ikimiz içinde genişti ve doluydu. Benim girmemle birlikte yükselen su fayansa sıçrar sıçramaz gözlerini açmıştı. Saf gülümsemesiyle bana odaklandı şimdi de.
"Tanrı'yı anlayamıyorum, bizleri tamamen boşa yaratmış gibi."
Boş boğazlık ediyordu.
Kollarımı küvetin kenarlarından aşağıya sarkıttığımda derincene soluklandım. Seviyemin düştüğünü ve iliklerime kadar utandığımı hissediyordum. "Ve şimdi, günah işlemeye ne dersin?" Birbirimize bakıp gülümsedik.
Sessizliği delip geçen şey; ona doğru yaklaştığımda fayansa doğru taşan sular olmuştu. O ise kendini bana kurban edercesine, başını hafif geriye yaslamış bekliyordu. Bacağının arasındaki bedenim onun kulağına olabildiğince yakınken fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐌𝐈𝐓𝐀𝐓𝐄 𝐆𝐎𝐃
FanfictionZinadan başladım. Farklı zevklerin tadına varmak istedim. Aradığım şeyi her bedende denedim. Her gün bir başkasıylaydım. En sonunda zevkin doruğuna ulaşacağım bir şeyin farkına vardım. O kırmızıydı. Ve ben kırmızıyı en sevdiğim şeyde kullandım. Tan...