Green Day - Time Of Your Life.
Batuhan'nın numarasını girdim.
Çalıyor.. Çalıyor.. Çalıyor..
Cevap vermiyor lanet olasıca göt herif. İnsan dokunamadığı birini nasıl özleyebilir ki! Çok saçma saçma saçma.. Lanet olsun. Sesini duymaya ihtiyacım vardı. Özledim, sesini özledim.
Odama çıktım. Kendimi sırt üstü yatağımın üstüne attım. Gözlerimi kapattım. Aklıma bugün parkta olanlar geldi. Garip o ojeli çocuğu düşünmeden duramıyorum. Bana Bayan Siyah demesini, hafif olan tebessümünü, sanki birbirimiz için yaratılmışız gibi. Davranışları, düşünce şekli.. Ona bir süre daha ismimi söylemeyeceğim.
Telefonumun bildirim sesiyle gözlerimi açtım. Uyuya kalmışım.. Büyük bir telaş ile telefonuma uzandım. Saat sabahın 04.35'ı hangi mal mesaj atar ki? TURKCELL mi!! Bu ne ya.. Şaka mı yapıyorlar. Bu saatten sonrada uyuyamam artık. Yatağımdan kalkarak odamın içinde sigara paketimi arıyorum. Bütün çabalarımın sonunda buldum.
Penceremin önüne geçip sigaramı yaktım. Dışarısı karanlık, her ne kadar evde durmak istemesem de hasta olmak istemiyorum. Hava soğuk sonuç itibariyle. Tabletime uzanıp rastgele bir şarkı açtım. Green Day - Time Of Your Life. Parktaki çocuğu düşünerek uyuduğuma inanamıyorum. Beni bu kadar etkilemesi fazla garip..
Uyuşuk ve uykulu bir şekilde odamı terk ettim. Alt katta ki banyoya girdim. Tişörtümü çıkardıktan sonra bileklerme baktım. Yavaş yavaş kabuk tutuyorlar..
Ilık bir duş aldıktan sonra odama çıkmadan saçlarımı kuruttum. Mutfağa geçip sütü dolaptan çıkardım. Sütü ısıtırken bir yandan da kaseye kırmızılı meyveliyi boşalttım. Bir kaşık ve kaseyi alıp odama çıktım. Üzerime dolaptan rastgele aldığım bir tişört ve tayt gecirdim.
Bilgisayar masamın başına oturdum. Bu akşam gitar kursu başlıyor.
Δ Δ Δ Δ Δ Δ
Saatime bakıyorum 15.50 ve çıkış zili çalıyor. Sonunda bir gün daha bitti. Sınıftan çıktım. Yavaş yavaş merdivenlere yöneldim. Şakalaşan, birbirini iten, kahkaha atarak konuşan insan topluluğunun arasından yavaşça kurtuluyorum. Onlardan biri gibi olmadığım için seviniyorum.
Otobüsün orta kapısına doğru ilerledim. Sıradaki durakta inmek için stop dügmesine bastım. Camdan dışarıyı izlerken durakta birinin olduğunu fark ettim. Otobüs durduğun da ayağa kalktı. Koyu lacivert dar bir kot, siyah bir kapşonlu giymiş ve hırkanın kollarını parmak uçlarına kadar çekmiş bir genç adam.. Kafasını kaldırdığında göz göze geldik...
-"Bayan Siyah." dedi. Otobüsten indiğimde yanına yaklaştım.
-"Selam." dedim kısaca.
-"Naber?" dediginde ses tonundaki sıkıntıyı anlamamak mümkün değil.
-"İyi değilsin." diye mırıldandım. Sıkıntılı bir şekilde iç çekti.
-"Sorun ne?" diye tekrarladım. Bana bir adım daha yaklaştı..
Kısa ve kesin bölümler yazıyorum. Tadında olması gerek. Vote ve yorum lütfen. Moral için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenskeş
Novela Juvenilİyi ki üzmüşler seni. İyi ki acıtmışlar canını. Ve iyi ki bugün olman gereken kişi olmuşsun. Şimdi,neye üzülüp neye üzülmeyeceğini; kime değer verip kime değer vermeyeceğini, kiminle yakın kiminle uzak olman gerektiğini biliyorsun.Bundan daha güzeli...