❝say something i'm giving up on you❞ ↬jeno

letter to jeno

Say something, I'm giving up on you
I'll be the one if you want me to
Anywhere, I would've followed you
Say something, I'm giving up on you

And I am feeling so small
It was over my head
I know nothing at all

And I will stumble and fall
I'm still learning to love
Just starting to crawl

Say something, I'm giving up on you
I'm sorry that I couldn't get to you
Anywhere, I would've followed you
Say something, I'm giving up on you

And I will swallow my pride
You're the one that I love
And I'm saying goodbye

Say something, I'm giving up on you
And I'm sorry that I couldn't get to you
And anywhere, I would have followed you
Oh, oh, oh, oh say something, I'm giving up on you

Say something, I'm giving up on you
Say something

×       ×        ×       ×        ×        ×        ×       ×

Bu şarkı bizi anlatıyor Jeno. Sen ve beni. Hiçbir halt bilmeden beni öldürdün. Beni o adamlar değil, sen öldürdün.

Her şeyin farkındayım. Ben orada, sokak ortasında bıçaklanırken senin izlediğini biliyordum.

Gözyaşlarıma kıyamayan sana ne oldu? Ah, ben söyleyeyim. Aslında her zaman kıydın. Sen beni sevmedin, bedenimi sevdin. İğrençsin.

Orada, o gün ara sokakta beni sıkıştırıyorlardı Jeno. Paramı istediler. Ben de vermeyince beni dövdüler. Sonra bil bakalım ne oldu? Aslında senin de birkaç gün önce fark ettiğin gibi kız olmadığımı fark ettiler.

Bunların tüm sorumlusu sensin. Sen ve o aptal algın. Diğerleri umrumda değildi. Bunu bana sen yaptın.

Her şey kafamın içindeymiş aslında. Ne sen benden hoşlanmışsın ne de ben senden. Gerçekten... Kendimi bu yalana çabuk kaptırmışım. İğrencim ben. Aptalım. Ama senin ve arkadaşların kadar iğrençleştiğimi sanmıyorum.

O an, sokakta sıkıştırılıp, dayak yiyip karnıma bıçak saplanmadan önce seni gördüm. Okulda geçirdiğim o berbat günün ardından sensiz yürüdüğüm nadir zamanlardan biriydi. Sen zorbasın. Ben oracıkta öldürülürken oturup gülebilecek kadar. Ah hayır, gerçekten dayak yemenden bahsetmiyorum. Okulda bana yaptıklarından ve bana sırıtışından.

Bu kadar senelik birlikteliğimiz bu kadar mıydı?

Hani beni ne olursa olsun bırakmayacaktın? Hani her yere beraber gidecektik? Neden beni elinin tersiyle itip duruyorsun? Neden? Neden?

Senin için çabaladım Jeno. Sana her şeyi anlatmaya çalıştım. Ama beni dinlemedin. Şimdi bana bir şey söyle, senden vazgeçiyorum. Bu sözün bana söylediğin son sözün olacak. Hayata ve annene de. O diğer arkadaşlarına da.

Senin sayede aşkı öğreniyordum ben. Takılıp düşüyordum yere. Ama beni hep sen kaldırıyordun. Bunu bana neden yaptın?

Ben... Senin yüzünden kendimden tiksindim. Annenin bile beni güzel olduğuma zar zor ikna edişi, benim için her gün ağlayışı, ameliyat param için gece gündüz çalışması... Bunların hiçbiri umrunda değildi, değil mi? Annem intihar etti Jeno. Senin yüzünden. Daha fazla dayanamadı ve intihar etti. Depresyondaydı. Benim için çabalarken harap olmuştu. Kendisi hayata gözlerini yumduktan sonra beni sana emanet edecekti. Her gece saçlarımı okşayıp "Çok güzelsin..." derdi bana. Her öyle deyişinde bir umut ışığı beliriverirdi kafamda. Ama bu ışık en küçük bir darbeyle bile sönebilirdi. Umudum güçsüzdü. Ruhum ve psikolojim gibi. Bedenim gibi, senin bana olan aşkın be sevgin gibi.

Küçüktün veya değildin. Bu beni ilgilendirmez. Dört yaşındaki çocuk birisini öldürdüğünde de cinayet olur, otuz yaşındaki bir adam birisini öldürdüğünde de. Gerçeklerden kaçma.

Aptalsın. Çok aptal. Aptal bir katilsin. Az sonra kendini de öldüreceksin. Bu üçüncü cinayetin olacak. Birisi ben, diğeri annem ve şimdi de sen. Hatta öldükten sonra bile cinayet işlemeye devam edeceksin. Anneni de öldüreceksin.

Seni seviyorum, Jeno. Seni sevdim, hem de çok. Senin aksine. Seni herkes sevdi. Yine de ilk ve son aşkım olarak kalacaksın. Bu şarkı her ne kadar bizi anlatsa da, farklı olan şeyler de var.

Senin hastalıklı ruhun intihar ettiğinde, seni bekliyor olacağım. Kollarını açacağım sana. Kollarıma geleceksin. Bu hastalıklı ruhun, hastalıklı cinayetlerinle beraber hastalıklı aşkımızı taçlandırmış olacak.

Sana hoşça kal demiyorum. Çünkü az sonra buluşacağız.

Seni bekliyorum, Jeno.

-Min Hwan