Günlerden pazar, mevsimlerden kıştı. O hiç bitmeyecek sandığım zaman tükeniyordu. Hemde nasıl geçtiğini bilmeden. Bazen acaba her şey benden yavaş hareket ediyorda ben zamanımı çok hızlı geçiriyorum diye bile düşünüyordum. Şimdi bana sanki iki gün öncekimi gibi gelen o günleri anlatayım.
Güzel bir yaz akşamı evde oturuyor telefonla uğraşıyordum. Akşam saat 10.30 civarlarında şişe arkadaşım Ezgi beni aradı, konuştuk. Üniversite tercihlerimizin açıklanmış olduğunu söyledi. Bende heyecanla internetten öğrenmeye çalıştım ve öğrendim.
Arkadaşlarımı arayıp onlara hangi okulu kazandıklarını sordum. Neredeyse kimse yoktu benim kazandığım o lanet okulda. Önyargımıdır bilmiyorum ama ben daha önce böyle bir okulun varlığını dahi bilmiyordum. Kim bilir daha nelerini bilmiyorum. Herneyse iyi kötü o okulu bitirmek zorunda olduğumu biliyor ve ona göre davranıyordum.
Sabah olunca ilk işim akşamdan araştırdığım okula bakmak olucaktı çok yakınmış gibi. Tabi bunu hemen yapamadım sabah olunca önce annemlere haber verdim. Onlara çok iyi bir okulmuş gibi davrandım sanki kendileri bilmiyormuş gibi.
Okulun başlamasına on gün kadar falan kalmıştı. Hemen hazırlanıp orada nerede kalacağımı bulmam gerekiyordu. Acele ettim. hemen her şeyi hazırlamaya çalıştım. Bavulumu hemen hazırlandım. Otobüs biletlerine baktım. He bir de o internetten bulduğum ucuz evin adresinide aldım. Babam beni otobüse bıraktı. Bende yolda giderken o ucuz evin sahibini telefonla aradım. Kadın bana bu eve talip olan üç öğrencinin daha olduğunu söyledi. Aslında beraber olursak daha iyi olabileceğini düşündüm. Kadından o öğrencilerle nasıl iletişim kurabileceğimi sordum. Kadın bana telefon numaraları verdi. Bende o insanları teker teker aradım ve beraber oturursak bizim için daha avantajlı olabileceğini söyledim. Onlarda öyle düşündü. Sonra bir Kafe'de buluşup hem birbirimizi tanıyıp hemde ev için detayları konuşup evi gezmeyi düşündük. Ben otobüste olduğumu söyledim.
O yüzden hemen buluştuk. Ben onları sevmiştim. Onlarda muhtemelen beni sevdi. Kafe'de bir şeyler içtikten sonra eve bakmaya gittik. Evin kapısının önüne geldik ve birden ürktüm ev dışardan berbat gözüküyordu. Yeni tanıştığım oda arkadaşlarım Demet, Damla, Ceylin ve ben Eda burada nasıl yaşayacağımızı çok merak ediyorduk. Yani okula yakın ve bu ucuzlukta bir ev bulmak çok zordu. Vazgeçsek başka bir yer bulamayacaktık. En iyisi bir kere içeri girip bakmaktı.
Ürke ürke içeri girdik. Kapı yarım bir şekilde açıktı. Biraz ilerledik koridoru geçtikten sonra sağ taraftaki odaya bakıyorduk. Oda berbat bir şekilde pis kokuyordu. Bu pis kokuya dayanamayarak odadan dışarı çıkmak istedik. Odadan dışarıya doğru çıkarken Damla'nın burada olmadığını fark ettim. Kızlara
"Damla nerede? "
Diye sordum. Bir süre etrafa baktıktan sonra kızlar hep bir ağızdan
"Burada yok! "
Dedi.
Etrafta gariplikler olduğu belliydi. Ne yapacaktık? Nasıl yapacaktık? Bilmiyorum ama önemli olan beraber yapmaktı yoksa teker teker kaybolacaktık. Düşünmeye başladım. Eğer ilerlersem her an bir şey olabilirdi. Geri dışarı çıkana kadarda bit şey olabilirdi. Bir yanım dışarı çıkmaya bile korkuyordu bir yanımda "olduğun yerde kal şuam senin için en güvenli yer burası" diyordu .
Ceylin şuana kadar tanıdığım kadarıyla fazla korkusuz hiç bir şeyi kafasına takmadan bir tipti. Dediki:Amaan ilerlersek ne olacak ki? (Alaycı bir tavırla) en fazla ölürüz
Ceylinin dalga geçtiğini anlamıştım ona bir şey dememeyi tercih ettim ve ardından Ceylin serseri bir şekilde merdivenleri çıkmaya başladı."Hadi sizde ge..."
Lin diyemeden paaaat! Diye bir ses geldi. Çok korkak bir şekilde neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Demet benden daha cesur bir tarzda
"Ceylin de yok! Kesin o da kayboldu, Aaa Eda şuraya baksana daha yeni burada böyle bir şey yoktu. Ceylin muhtemelen buradan düşmüş olmalı. "
Evet Demet'in dedikleri mantıklıydı ama görünüşe göre vizede bir şey olucak. Bizde zamanla kaybolacaktık. Eve girdikten sonra arkamızdan kapanan kapı yüzünden etraf karanlık ve çıkış kapısı gözükmüyordu