"Daha ne kadar orada kalmayı planlıyorsun?"
Normalde karanlıktan hoşlanmayan ben, şu an dolabın içine girmiş fıstık ezmemi kaşıklıyordum. Dolap kapısının aralığından bakabildiğim kadarıyla, Lion bir divaya yakışır derecede ağırlığını tek bacağına verip eli kalçasında beni bekliyordu. Bıkkınlıkla göz devirip kavanozu bağdaş kurduğum bacaklarımın üstüne koydum ve kapıyı itekleyip dağılmış suratımı görmesine izin verdim.
"Ay çok çirkinsin, Harry seni bıraksın yol yakınken." Ekşittiği suratıyla baştan aşağı inceledi beni. Bacağımı dürten ayağına vurup dizlerimi kendime çektim.
"Bak, Harry'nin benim minnoş kurdumu omegalara yem etmesini istemiyorsam, o çirkin kıçını kaldırıp üstünü giyinmelisin!" Sonlara doğru tizleşen sesiyle sinirle dolaptan çıktım ve arkamı döndüm. Kalçalarıma hafifçe vurup tısladım.
"Hayatında görebileceğin en güzel kıça sahibim ben!"
Beni umursamadan üzerime kıyafet fırlattığında derince iç çektim ve tişörtümü çıkardım. Bir kere bile bana dönüp bakmaması rahatlatmıştı, her ne kadar kaprisli bir diva olsa da iyi anlaşıyorduk Lion ile.
"Ya sürü konseyi beni beğenmezse?" Ağlamaklı bir ifadeyle konuştuğumda dönüp şöyle bir baktı. Çok küçümseyici bir bakıştı, bir an güvenim iyice kırıldı.
"Bak Louis, sürün katledilmeden önce bizim sürümüz hakkında ne öğrendiysen hepsini unutmanı öneririm. Son birkaç yıldır, Harry'nin tek düşünebildiği sürünün devamlılığını nasıl sağlayabileceğiydi. Şimdi eline senin gibi bir fırsat geçmişken kaybedecek değildi. Bu sadece onun için geçerli değil, bütün herkes buna katılıyor. Reddetme gibi bir lüksleri yoktu, anlatabildim mi hayatım?" Konuşmasını sonlandırip bir süre yüzüme aval aval baktı. Ama cevap veremiyordum, açıkçası gerçekler daha önceden hiç yüzüme bu denli şiddetli çarpmamıştı. Utangaçlığım, midemde hissettiğim saçma sapan hayvanlar.. Hepsi gereksizdi. Çünkü bizimki sadece basit bir çıkar ilişkisiydi.
Annemin dediklerini hatırlıyorum, demişti ki, biz aşkı hem mutlulukla hem de acıyla hissederiz.
Sanırım haklıydı. Saf kan olmak, bir ayrıcalık değildi, aynı bir çöp gibi hissettiriyordu. Oysa ki sevgiye çok muhtaçmış gibi hissediyordum. Kollarında olmanın hayalini kuruyordum. O ise beni sadece sürüsünün kurtarıcısı olarak mı görüyordu?
Biraz canım acımıştı ama ses çıkarmadım. Lion'da, geldiğimden beri ilk kez çemkirmediğim için şaşırmıştı ama bir şey demedi. Belimden itekleyip odadan dışarı çıkardı.
Yine de, bir umut beni sevmesini istedim. Her zaman ki gibi, onun karşısındaki acizliğimle onun sevgisini istedim.
*
Uzun koridorda ilerlerken duvardaki çerçevelere ağzım açık bakakalmıştım. 100'e yakın çerçeve vardı ve her çerçevede başka bir çiftin öpüşmesi ya da ön sevişme demeliyim resme dökülmüştü. Kim çizdiyse çok güzel çizmişti ama bu nasıl bir sanat zevki? Bu koridordan Harry ile geçsem kafamı kaldıramazdım sanırsam.
Bakışlarım Lion'nun ilgisini çekmiş olacak ki, kibirli bir sırıtışla derin bir nefes aldı.
"Bu zamana kadar, sürünün başına gelmiş alfaların bütünü ve evlendikleri saf kanlar. Sizin de resminiz burada olacak. Herhalde en ateşli öpüşmeye siz sahip olursunuz, gözlerinizle birbirinizi yiyorsunuz resmen." Kıkır kıkır gülmesine sinirlenip kollarımı birbirine doladım ve önden yürüdüm. Bu nasıl sürü be? Herkes sürü başlarının öpüşmelerini görmek için can mı atıyordu yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarımda öpücüklerin saklı
WerewolfSafkan cinsler doğurganlık özelliği olan tek kurtlardır. Credit: foyoko