İntikam Uğruna

Bölüm Bir - İlk Adım

Altı ay, koskoca altı ay sadece araştırma ve hazırlık ile geçmişti. Kimlik, pasaport, bazı örgütler, sahte belgeler ve hatta sahte bir iş. Hazırlık konusunda listemdeki beş ismi araştırmakla o kadar meşguldüm ki, bedensel hazırlıklara o kadar da vaktim kalmamıştı. Aralarında soyadlarını hatırlamadıklarım bile vardı.  Bu beş isim rastgele seçilmemiş veya sıralanmamışlardı. İlk sıradakiler basitlerdi. Bunların dışında biraz bedensel hazırlıklarımı da tamamlamıştım. Beş haftalık Kick Boks hazırlık derslerinin yanında Fitness'a da gitmiştim. Bunların yanında poligonlarda atış eğitimi aldım ve sokak dövüşüne de ağırlık verdim.

Her şeye hazırdım ancak tek bir sorun kalmıştı. Normal Genç Kadın hayatımı geride bırakmam gerekiyordu. Bazı şeylere veda etmem gerekiyordu. Eski hayatım, eski çevrem gibi. Çoktan kendime bir ev tutmuş ve oldukça saf bir komşu bulmuştum. Ama artık Ahsen Erdel olmamalıydım. Ahsen Erdel, ölmeliydi.

Saat 11.53'e geldiğinde Dark Web'de tanıştığım eski bir arkadaşım olan Mark'tan (Gerçek adının bu olmadığına eminim.) aldığım öneriyi hayata geçirmek için dışarı çıkmaya hazırlandım. Klasik bir kombinim vardı siyah dar kot, siyah atlet, siyah bere ve siyah kapüşonlu. Ama kombinimde en sevdiğim şey, siyah uzun çizmelerimdi. Silahımı belime sıkıştırdığım gibi bıçaklarımı da ne olur ne olmaz diye çizmeme diktiğim özel kısma yerleştirdim. Tam kapıdan çıkıyordum ki aklıma gelen şeyle döndüm ve marketten aldığım hazır kek paketlerinden birini açarak dilimledikten sonra üzerine çikolata sosu gezdirerek mikrodalgaya koydum. Bir dakika kadar bekledikten sonra alıp üzerine dikkatlice peçete koydum. Ve çıktım.

Oldukça saf olan yan komşum Buse'nin kapısını tıklattım.

"Aaa Ely sen miydin?"

Neye şaşırıyorsa, her gün on ikide kapısını bir ben çalıyorum. -Evet adım Ely, daha doğrusu Elysion.-

"Benim canım işe gitmeden kendime kek yapmıştım sıcakken sana da getireyim dedim. Öptüm kocaman kendine iyi bak."

Evet, direk tabağı Buse'nin eline tutuşturup koşar adım kaçmıştım. Basamakları inerken Buse'nin nasıl bu kadar saf olabildiğini düşünüyordum. Onunla olan ilişkim tamamen çıkara dayalıydı ama severdim de onu. Her akşam işe diye çıkardım ki başım derde girdiğinde bana şahitlik edebilsindi. Bazende hiç çene çekemeyecek olduğumda ses kaydı bırakırdım evde. Gece boyunca oynayan bir porno'nun sesi. Biliyorum, iğrenç ama bir gün polis gelip beni sorduğumda evde veya işte olduğumu doğrulaması gerekiyor. Buse çok saf olması dışında çok konuşkan biriydi.

Kafamı iki yana sallayarak merdivenlerden inmeye başladım. Buse'den daha önemli işlerim vardı. Apartmanın kalorifer dairesine koyduğum kutuyu aldım ve Jeep'imin yan koltuğuna koyup yola çıktım. Arabamdaki mini bilgisayarımdan navigasyonumu açarak hastanenin adresine tıkladım. Her şeyi uzun zaman önce planlamıştım. Hastane yoluna saptığımda hastanenin kalorifer dairesinde beni bekleyen bir adam vardı. Adamla daha önceden konuştuğumuz için konuşma gereği duymadan bagajın kapısını açtım ve kapanmasını bekledim. Kapandığı an hastanenin arka kapısına yöneldim ve arabadan indim. Bagajdaki cesedi ve kutuyu kontrol ettikten sonra kutudan hemşire kıyafetlerini aldım. Son olarak şırıngaya ilacıda çektikten sonra cebime attım ve cesedi kucakladım.

Hızlı adımlarla cesedi bir sedyeye koyduktan sonra üzerini örttüm ve direkt olarak bodrum kata indim. Telefonumdaki hastane planından morga baktıktan sonra hızla sedyeyi morga sürdüm. Morg girişine geldim ve morg bekçisinin yanına gittiğimde uyuduğunu gördüm. Uyanması ihtimaline karşı boynundaki damara dikkatlice ilacın yarısını enjekte ettim ve hızla sedyeyi alarak morga girdim. D blok dolabında 127 numaralı ceseti çektiğimde beklediğim ceset olduğunu gördüm ve sedyedeki ceset ile değiştirdim. Aldığım ceseti direk sedyeye koyduktan sonra ortalarda görünmek istemediğim için direk çıkışa yöneldim ve aldığım kadın cesetini bagaja yerleştirdim.