Merve bir süre ekrana öylece baktıktan sonra kendine geldi, gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.
"Ne yapıyorum ben ya?Kendine gel Merve!"
Elleri ile saçını düzeltti ve etrafa bakındı. Kerim'in Büşra'yı sevmediğini biliyordu, öyle düşünüyordu. Peki neden bu kadar rahatsız olmuştu? Neyiydi ki Kerim onun? Alt tarafı siteye taşınan eski sevgilisi. Hem zaten o zaman bile 1 yıldan kısa bir süre beraberlik yaşamışlardı.
"Çocuktuk" diye düşündü Merve. Ama hemen ardından anıları belirdi gözünün önünde, genç Kerim'in sesi çınladı kulağına, birbirlerine verdikleri sözler geldi aklına.
Madem çocuklukta kalmış bir şeydi bu, Merve niye hâlâ o balığa dokunmuyordu, dokunamıyordu?"Belki de ona verdiğim ama bozmak zorunda kalmadığım tek söz.." diye içinden geçirdi Merve.
Onun bu sözünü 20 yıldır tutmasını düşününce acaba Kerim de sözlerini tutuyor mudur diye düşündü. Tutmasa bile haklıydı. Merve, onun hayatını başına yıkmıştı. Onun için aşkından ölürken hemde...
Merve bu düşüncelerden kurtulup elindeki telefona baktı. Hâlâ siniri geçmemişti. Kerim başka bir kadına sarılıyordu. Tamam, yıllar içinde bir çok ilişkisi olmuş olabilirdi. Ama şimdi durum farklıydı. Merve'nin yaşadığı yerde eski sevgilisi ile sarılıyordu. O kişinin Büşra olması daha cok rahatsız ediyordu Merve'yi. Gençlik yıllarında, Kerimle beraberken bir defa sormuştu onların ayrılık sebebini. Yanıt olaraksa Kerim'in onunla zaten ciddi düşünmediğini, sadece takıldığını duymuştu. O yüzden ikisi hakkında pek çok şey bilmiyordu.
Merve'yi bu düşüncelerinden ayıran şey Raşel'in sesi oldu.
"Merve hanım, sofrayı kurayım mı?"
"Kur, tatlım. Milayı ben çağırırım."
"Peki, Merve hanım."
Raşel, masayı kurmaya başlarken Merve telefonunu bir kenara fırlattı, bütün o düşüncelerinden kurtuldu ve kızının yanına çıktı.
Mila odasında ödevlerini yapıyordu. Merve, onun bu halini gülümseyerek izledi, yanına gitti ve saçlarına bir öpücük kondurdu. Mila o zaman farketti annesini.
"Hadi tatlım, yemek vakti"
"Tamam anneciğim, şunu da bitireyim sonra yerim."
"Yardıma ihtiyacın var mı?"
"Yok. Ben yapabiliyorum. Biliyor musun? Hoca bana bugün aferin dedi. Bütün soruları bildim!" dedi heyecanlı bi sekilde.
Merve kızının bu haline gülümsedi ve aynı heyecanla cevap verdi ona.
"Işte benim prensesim! Seninle gurur duyuyorum." dedi ve yanaklarından öptü kızını.Beraber aşağı indiklerinde sofra çoktan hazırdı. Anne-kız keyifli bir akşam yemeği yediler. Merve kısa bir an için de olsa kafasındakilerden kurtulmuştu.
Kendini yatağa bıraktığında tekrar düşünceleriyle baş başa kaldı. Kendini bir türlü uykunun kollarına bırakamayınca yatağından kalktı ve cam kenarına doğru yürüdü. Gözleri Kerim'in evindeydi. Şuan kiminle ne yapıyor diye düşünmeden edemiyordu.
Salonun ışıkları hâlâ yanıyordu.
Bir kadının silüetini gördü dikkatli bakınca. Ve hemen ardından bir çift kolun kadını sarmaladığını...
Merve'nin kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başlamışken elinde içki bardakları ile giren Kerim'i görünce rahatladı. Kadının Ayça, adamın da kocası olduğunu anladı.Bu manzarayı gördükten sonra sanki omuzlarından bir yük kalkmış gibi rahatladı ve yatağına uzandı. Kendisini uykunun kollarına bırakması uzun sürmedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merve&Kerim [AWARE]
RomanceAware (Japonca) - kısa ve geçici ancak olağanüstü güzellikte bir anın hem güzel hem de acı verici olması. Bir kelime ancak bu kadar güzel açıklayabilirdi Merve ve Kerim'in aşkını. 2000 yılında başlayan ve aynı yıl biten, yaşandığına inanılamayacak...