2. Bölüm- Çıplak

268 10 5
                                    

Kapının şifresini girip kendimi eve attım. İçeriye adım atar atmaz duyularım harekete geçmiş, burnum evime yabancı olan kokuyu algılamıştı. Ensemdeki tüyler adrenalin duygusuyla diken diken olurken refleks olarak silahımı kavradım. Sigarayla karışan pahalı erkek parfümünün kokusunu takip ederken silahımın namlusunu salonun kapısına doğrulttum. Ayağımla kapıyı hafifçe ittirirken bakışlarım içeriyi taramaya başlamıştı. Kimseyi göremeyince artan adrenalinle kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. Arkamdan gelen sese refleks olarak dönerken boynuma saplanan iğne ve bileklerimi kavrayan ellerin etkisiyle silahım yere düştü. Metalin parke zeminde çıkardığı ses kulaklarımda yankılanırken çırpınsam da beni kavrayan ellerden kurtulamamıştım.

Gözlerimi araladım ve gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Rutubetli bir yerde sandalyeye bağlanmış bir şekilde oturuyordum. Tam karşımda duran kapının altından süzülen ışığa baktım. Işık bir anda kayboldu ve açılan kapıyla tüm odaya yayıldı. Adam yanıma yaklaşırken gözlerimle suratını seçmeye çalışıyordum. Adamın suratında maske olduğunu fark ettiğimde adam eliyle çenemi kavrayıp yüzümü yukarı kaldırdı. "Duyduğuma göre benden intikam almak istiyormuşsun güzellik" Bir anda içimde alev alan nefret duygusuyla iplerin arasında debelendim. Maskenin altından gelen boğuk kahkahayla daha çok debelenmeye başladım. Bileklerimi kesen iplerin verdiği acıyı umursamadan daha çok çırpınıyor, bu lanet herifin suratına bir yumruk indirmek istiyordum. Bana doğru eğildi. Kafamı kafasına gömerken düşmek üzere olan maskesini eliyle düzeltti ve suratıma bir tokat indirdi. Sağ yanağıma inen tokadın etkisiyle başım sol tarafa düştü. Yüzümde oluşan afallamayı silip soğuk bir ifade takındım ve kafamı dikleştirdim. Ağzımdaki bezle atabileceğim kadar büyük bir kahkaha attım. "Yakın zamanda burada bana yalvarıp ağlayacaksın." dediğinde bu sefer istemsizce gülmüştüm. Bu şerefsiz ailemi katlettiğinden beri bir kere olsun ağlamamıştım. Gerçekten değer verdiğim birini bulana kadar da beni ağlatamayacağını biliyordum. Bir anda aklıma gelen Apollon'u unutmaya çalışırken adamın sigara kokan eli ağzımdaki bezi çıkardı. Bir şey söylememi beklermişcesine durdu. "Bir şey söylememi bekliyorsun ama söyleyeceğim şeyleri o boklu bağırsaklarını ağzına tıkmadan hemen önce söyleyeceğim pezevenk herif" gözlerinin kısılmasıyla güldüğünü anlamıştım. "Yıllardır bana dair tek bir şey bulamayan biri için fazla iddialı sözler değil mi bunlar?" yüzümdeki ifadesizliği bozmamaya çalışırken kafamdan kelimeleri tartıyordum. Bu adamın karşısında yeniden çocukluğuma dönmüş gibiydim. Bana baktıkça güçsüzlükle eriyormuş gibi hissediyordum. "Şu an istersem kocaman bir GAT ordusunu buraya toplayabilirim ama kendimden o kadar eminim ki bunu yapmayacağım"  derken sesimin soğukluğu karşısında ben bile ürpermiştim. Adamın gülüşünün solduğunu fark ettiğimde keyifle güldüm. Ayaklarımdaki ipler yere düşerken sandalyeye bağlı ellerimin yardımıyla ayaklarımı havaya kaldırdım ve suratına tekme indirdim. Geriye sendeleyen adamın kendine gelmesine fırsat vermeden ayağa kalktım ve hâlâ ellerimin bağlı olduğu sandalyeyi gövdesine indirdim. Kısa bir sürede ellerimi de sandalyeden kurtardığımda adam daha yerden kalkamamıştı. Gülümseyerek ayağımla suratındaki maskeyi ittirirken kalkmasını engelleyecek şekilde diğer ayağımla bedenine baskı yapıyordum. Suratını gördüğümde bir taraftan içimdeki nefreti bastırmaya çalışırken diğer taraftan simasını beynime kazıyordum. "Şu an burada seni öldürmek isterdim ama bu kadar sade bir ölümü hak etmiyorsun maalesef" dedikten hemen sonra suratına indirdiğim tekmeyle bayılmasını sağladım. Adamın üstünden inip üstünü aramaya başladım. Bir çakı ve tabanca dışında hiçbir şey bulamamıştım. Tabancayı kenara fırlatırken çakıyı sıkıca kavradım ve adamın gömleğini açtım. Çakının sivri ucunu değdirdiğim yerlerden akmaya başlayan kan beni korkunç bir şekilde mutlu ediyordu. İşim bittiğinde çakıyı da tabancanın yanına gönderdim ve ayağa kalkıp eserime baktım.  Adamın göğsünde kanayan "Bekle ve Gör" yazısı içimdeki nefreti az da olsa bastırabilmişti. Adamın karnına sert bir tekme indirip kapıya doğru yol aldım. Dışarıda hiç kimsenin olmadığını tahmin ettiğimden hızlı adımlarla bu eski binadan çıktım. Nefretimin ağır bastığı kısım binaya geri dönüp adamı lime lime etmem gerektiğini söylerken mantığım ailemi katledenin sadece o adam olmadığını vurgulayıp bu adamla diğerlerine de ulaşabileceğimi söylüyordu. Mantığımı dinlemem gerektiğini biliyordum. Ayaklarımın geri dönmesine izin vermeden koşarak uzaklaştım. Nereye gideceğimi kestirmeye çalışırken bir taraftan da ceplerimi yokluyordum. Üstümdeki her şeyi almıştı. Büyük ihtimal telefonum benden uzaklaşınca kendini imha etmişti. Bu da Burak'ın yakında bana yardım göndereceğinin habercisiydi. Sol bileğimdeki gözlerimi kısınca zar zor görülen küçük metale baktım. Damarımın üstüne sabitlenen bu cihaz benim kurtarıcım olacaktı. Uçsuz bucaksız kurak alanda büyük bir kaya bulunca durdum ve birilerinin beni bulmasını bekledim. İçimde kavrulan nefret koşarak oraya geri dönmemi söylese de diğer adamları da bulmak uğruna kendimi engelliyordum. Helikopter sesini duyunca düşüncelerime bir ara verdim ve yukarı baktım. GAT'ın siyah helikopterinden atılan halata tutunarak yukarı tırmandım. İçeriye adım attığımda otomatik kapı kapanmıştı. Görevli bana yeni bir telefon uzattığında hızlıca bilgilerimi telefonuma tuşladım. Normal bir telefon gibi gözüken bu aletin kendini casus programına çevirişini izlerken bir taraftan da nefretimi bastırmaya çalışıyordum. Uzun bir süre düşüncelerimle boğuştum ve ardından görevlinin talimatıyla köşede duran tabancalardan birini aldım ve sırtımdaki paraşütle kendimi aşağı bıraktım. Evimden sadece birkaç km uzaklıkta olan bu alana indiğimde bahar kendini gösterircesine yağmurunu üstüme bıraktı. Yağmur üzerimdeki nefreti akıtıp beni rahatlatırken adımlarımı yavaşlattım ve ıslanmanın keyfini çıkartarak evime yürümeye devam ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kızıl TilkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin