MEZAR

1.7K 89 44
                                    

Soğuk toprakları avucuma alıp ezdim. Gözyaşlarım benim himayem dışında akmaya devam ediyordu. Annem hep ne olursa olsun ağlama diye öğüt verirdi. Ve ben kimsenin yanında ağlamayan biriydim. Şu an beni görenlerin şaşırdığına emin olsam da, onlar da bunun normal olduğunu biliyordu.

Annem.

Bu yaşıma kadar örnek aldığım tek insan. Ve ben şu an onun mezar taşının başında hüngür hüngür ağlıyordum. Ölüm haberini telefonda almıştım. Bütün dünyam yerle bir olmuştu.

 İntihar.. 

Annemin intihar edeceğini aklımın ucundan bile geçirmezken bu söylenmişti. Benim annem güçlü, yenilmezdi. O, sert bakışlarının ardında hep yaşamayı sevmişti. Başarıyı, kendini sevmişti. Beni sevmişti. Aklım bu gerçekleri durmadan tekrar etse de intihar denmişti. Ve ben bunu her saniye inkar etmeye hazırdım.

Bir el omzuma dokununca arkamı dönmem gerekse de yapasım gelmemişti. Aynı şekilde ağlamaya devam etmiştim. Zaten gücüm de kalmamıştı. O lanet olası haberden bu yana ağlıyordum, susmadan, dinlenmeden. Şimdiye gözümde yaş kalmaması gerektiğini bilsem de kendime direniyordum. ''Gece'' dedi ellerin sahibi. Bu sesi biliyordum. En iyi arkadaşıma aitti. Koraya..

Sesin ona ait olduğunu idrak edince arkamı dönerek ayaklandım. Beni kendine nazikçe çekip sarıldı. Yüzüne çok kısa bir süre denk geldiğimde gerçekten üzüldüğünü gördüm. Beraber büyümüştük. Üzüntümüzü, mutluluğumuzu, başarımızı, her şeyimizi birlikte yaşamıştık. Acıyı da birlikte tadıyorduk.  

''Koray'' dedim hıçkırıklarımın arasından. ''Annem..'' Kelimeler ağzımda düğüm olmuştu.

''Şşş'' dedi sessizce. Bana daha da sıkı sarılınca boynuna iyice kenetlendim. ''Geçecek'' dedi. 

''Geçmeyecek'' diyebildim sadece. Bir şey diyemedi. O da biliyordu geçmeyeceğini. Elleri saçlarıma gitti. Yavaşça okşamaya başlayınca bir an rahatladığımı hissettim. Bana hep güven veren kolları yine iyi gelmişti. 

Klasik cenaze töreni bitmişti. Zaten takip edemeyecek kadar büyük bir acım vardı. Ne yapıldığını bilmeden mezarının başında topraklarıyla oynayarak ağlamıştım. Ve gözümü açtığım kısa bir zaman diliminde insanların çoğunun gittiğini fark ettim. Yalnız, yapayalnız kalmıştım. 

Babam..

Annem ve babam benim yaşlarımdayken tanışmış ve iki seneye evlenmişler. Annem 21 yaşında bana hamile kalmış ve doğumdan sadece 1 hafta sonra babamı trafik kazasında kaybetmiş. Bütün yükü omuzlarına o yaşta alan annem bir süre depresyonda kalmış. Benim varlığımı bile unuttuğu bir dönemden geçmiş. Sonra kendini toparlayıp hayatını bana adamış. Ve ben annemin sadece bunları anlatırken ağladığını görmüştüm. Onu gerçekten sevmişti. Birlikte geçirdiğimiz 18 senede hayatına başka bir erkeği sokmamıştı.

Babamın küçük şirketini ele aldıktan sadece 3 sene sonra büyütmüştü. Başarıdan başarıya koşardı. Beni aksatmaz, sevgisini eksik etmezdi. Bana hep tek varlığım sensin derdi. 

Gözümün önünden annemle ilgili şeyler geçtikçe yeni bir ağlama nöbetine tutulmuştum. İnsan, varlığıyla büyüdüğü birinin yokluğuna nasıl alışabilirdi ki? Şu an ihtiyacım olan annemdi. Onun acısını sadece onun varlığı geçirirdi. 

Durmadan sarılan, öpen, gülen bir anne-kız ilişkimiz yoktu. Elbette eğlendiğimiz zaman çoktu fakat ciddiyetimizi hiç eksiltmeden devam ederdik hayatımıza. Soğuk ve sert bakışlarımı annemden aldığımı söylerdi herkes. Annemin kocaman, siyah, sert gözleri gözümün önünde canlanınca kalbimin yandığını hissettim. Beni nasıl geride bırakabilirdi?

Koray kendimden habersiz acı çektiğim o sürede beni arabaya bindirmiş, eve götürmek için sürücü koltuğuna oturmuştu. Korna sesiyle irkilince kendime gelebilmiştim. Ve bir şey gelmişti aklıma;

İntihar..

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin